AŞAĞIDAKİ  yazı hastanede yattığım süre içerisinde kızımdan gelen bir mektup. Mektup bir özlem, bi hasret niteliğinde idi. 'Yayınlayayım mı?, yayımlamayayım mı?' diye çok gittim geldim.
Bir baba olarak yazılanlardan dolayı ne kadar mutlu, ne kadar huzurlu olduğumu ifade etmem oldukça zor. Zira ben yoğun bakımda iken onların hastane otoparkının içinde park ettikleri arabada doktorlardan gelecek olan bir haberi beklerken çektikleri ızdırabı daha sonraki günlerde duyunca yazanada, yazıya da büyük haksızlık olacağını düşünerek aradan geçen onca haftaya rağmen "YAYINLANMASI GEREKİR" diye kararımı verdim.
Teşekkür ederim anne...
Teşekkür ederim hayat arkadaşım...
Teşekkür ederim kızlarım...
Ve görmediğim halde iyileşmek için hatim indiren, Yasin-i Şerifi  okuyan daha nice ismini bilmediğim ve "Seni Allah için çok seviyoruz" diyen nice isimsiz abi ve kardeşlerime ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.
***
Koku...
Baba kokusu...
Senin kokun...
Sen ve parfümün...
Hafif...
Lâkin nasıl bir koku ki geçtiğin yerde âdeta bir işaret bırakan bir koku...
Asansörde, geçtiğin her yerde "babam eve gelmiş" diyecek kadar...
Oysa bugünlerde; bazen beni boğduğunu düşündüğüm "Çok sıkıyorsun baba yaaa!" dediğim kokuya sen gittiğinden beri hasret kaldım.
Sıktım bir iki kere, çok sıkmadım, sıkamadım.
Bitmesinden korktum, sensiz kalmaktan korktum. Unutmuşum işte. Oysa muhakkak bir yedeği olurdu. Ya araba da, ya da evde..
Dün babaannem, "Bülent eve gelsin de valla artık çok konuşuyorsun demeyeceğim. İstediği kadar konuşsun, hep dinleyeceğim onu." dedi.
Gözlerim doldu baba...
Seni aradık.
"Periyodik 55 bin çene bakımına gideceğim(!)" diyen koca yürekli adamı aradık.
Çok özledik seni!
Çok seviyoruz seni!..
Hep beraber filmler izliyoruz.
Demin bir film izledik “Bizi hatırla” diye. Oradaki kız, babasına "Her şey güzel olacak ve sen yine evine dönüp dağ gibi bizim arkamızda duracaksın!" dedi. Şimdi de ben söylüyorum sana:  Az kaldı! Evine dönüp yine dağ gibi bizim arkamızda duracaksın babammm!
Biz güçlü olmayı...
Sabırlı olmayı...
Vatan sevgisi...
Bayrak aşkını...
Devlete hizmet etmeyi...
Pes etmemeyi senden öğrendik ve daha çok şey öğreneceğiz. Beraber gülüp, beraber ağlayacağız. Her şeyi ama her şeyi beraber yapacağız.
İyi kötü her şeyin üstesinden beraber geleceğiz. Şunu anladım ki hep seni sevdiğimi söyleyeceğim.
SENİ SEVİYORUM BABAAA!!! diye bağıracağım bundan sonra.
Elini tutup öpeceğim...
saçını tarayacağım...
başını koklayacağım.
Çünkü SEVMEK DEMEK UTANMAK, ÇEKİNMEK DEMEK DEĞİL!
Söz veriyorum, senin için daha çok gazete okuyacağım.Yazdığın bütün yazıları yutacağım; sonra onlar üstünde konuşacağız.
Sen yeter ki iyi ol ve bizimle ol!!!
Her şey seninle anlamlı,
seninle güzel.
Seni çoooooooookkkkk seviyoruz.
Bugün doğum günün...
Doğum günün kutlu olsun,
Babaaa.

Sıdıka Şeyda ERTEKİN