Sarılmaların geçer boynumdan ılık bir rüzgâr gibi. Titreme nöbetlerim başlar sonra ve koymaya başlar sensizlik sol yanımdan ağır ağır.
    Özlemlerim sıraya geçmiş son sayıyı sayan yok, son sayı yok, son diyen gönlüm yok. Artı ve eksi sonsuzlardayım. Kalbimin neresinden gidersen git kocaman bir ‘SEN’ çıkıyor, kocaman bir sensizlik gülüm.
    Ah! Benim on sekizli yıllarım, ah! Benim çatal kara, çingene bakışlı, siyah saçlı, gül kokulu bakir yârim. Ah! Benim on dokuzum, ah! Benim yirmi dokuzlu yıllarım. Sahibi olamadığım, ah! Çaldırdığım en güzel zamanlarım. Şimdi öyle uzak ki sevmeler, papatya kokulu kırlarda seviştiğimiz,  bir külah çekirdekle kilometrelerce güneşte yürüdüğümüz , heyecandan yüreklerimizin sırılsıklam olduğu o masum, o kendine has hatıraları yakalamak… Ne kadar da anlatsam vuslata yarından başka çare yok çılgın belalım. O yarın ki, o yarınlar ki ömrümüzle bedellenmiş ah! Sevimli yanlarım.
    Nice ertelenmişlikler var ömrümüzde, nice sarılmalara engeller. Kendi kendimize yazık ettiğimiz avuç içi kadar zamanları hiçe saydığımız, kıymet bilmediğimiz ve nice pişmanlıklarımız var sarılıp kalmaları bir kenara ittiğimiz.
    Gençlik çabuk geçiyormuş, yıllar çabuk. Koşuşturmaktan gözlerimize bir lahza bakışları tehir etmiş durmuşuz. Bugünü hiç  düşünmemişiz gülüm ve bugün o yarım bıraktığımız, o ertelediğimiz, o geçiştirdiğimiz, boşu boşuna hoyratça harcadığımız zamanlara ne çok ihtiyacımız var gülüm.
    Ahlar ve tühler sanırım şimdi daha büyük bir anlamla yüreğimize vuruyor. Şehrin bu yakası ağır kanamalı gülüm. Keşke yanımda olsaydın, keşke mahcup sevdamıza kıymasaydık gülüm.
    Sevenler bir gün elbet buluşurmuş. Ilık bir rüzgâr gibi sarılmalar elbet bir gün kavuşurmuş ve elbet titreme nöbetleri an gelir dinermiş gülüm. Adı ölüm de olsa, sevenler elbet bir gün gül kokarmış gülüm…
    Sonsuzun koynunda bile olsa senli bir an ve bana ateşlerin en dibinde kül olmak kalmışsa sonra yoksa sen diye bir an, birde yarınlar kalmamışsa ahir zaman ve gelmişse kıyamet, senden de gitmişse bu can, bir kere tutayım, bir kere tutunayım ellerine sonra öleyim orada bir an gam değil gülüm…