YOZGAT, tarih öncesinden günümüze kadar yerleşim yeri olarak kullanılmış, doğu-batı-güney-kuzey yollarının kesiştiği bir noktada yer alıyor. Yozgat'ta yaşayanlar olarak, bu özelliğimizi kendi lehimize çevirmek, sosyal, kültürel, ekonomik getirilerinden yararlanmak yerine, 'sen-ben' kavgasıyla birbirimizi gırtlaklıyoruz...
Deniz, kum ve güneş üçgenine alternatif sunan coğrafi ve iklim özellikleri ile tarihi, doğal güzellikleriyle turizm bölgeleri arasına dahil edilebilecek konumda olan Yozgat, 'koruma refleksi' ile geliştirilen 'yasaklar' nedeniyle, bir türlü girdiği girdaptan kurtulamıyor. Hattuşaş-Kapadokya arasında yer alan Yozgat, yerli ve yabancı turistlerin yoğun olarak uğradıkları her iki bölgenin geçiş noktasında yer alıyor. Yol ağının 'siyasi tercihler' kapsamında oluşmasından dolayı turizm sektöründen Yozgat yararlanamıyor. Yozgat kendi yağı ile kavulamıyor. Daha doğrusu kendi yağı ile kavrulmasına izin verilmiyor, 'hep bize muhtaç olsunlar!' mantığı ile hareket ediliyor...
Şehrin merkezinde bulunan 'Mercimek Tepe' antik bir kent olmasına karşın, tarih boyunca gün yüzüne çıkartılacağı günü bekliyor. Mercimek Tepe'nin turizme kazandırılması Yozgat'a yerli ve yabancı turistlerin gelmesini, farklı sektörlerin gelişmesini sağlayacaktır. Hattuşaş-Kapadokya bağlantılı yolun güzergahı, Büyük Taşlık Köyündeki Uşaklı Höyük bölgesinden başlatılıp, Kerkenes ve Peyniryemez'deki antik kalıntıları da içersine alıp, Sarıkaya Roma Hamamı'ndan Boğazlıyan, Yenifakılı, Kozaklı'ya bağlanması Yozgat'ın sosyal, kültürel, ekonomik, ticari aktivitesini olumlu yönde etkileyecektir...
Ama kimsenin umurunda değil.  İlçecilik anlayışını ön planda tutulup, siyasi rant peşinde koşanlardan medet bekliyoruz...