MERSİN’de bir kirpiyi takip eden çoban, Akdeniz kıyısındaki Gilindire Mağarası’nı keşfetmiş.
Çoban, kirpiye takip sonucu, kafasını soktuğu mağaranın büyüklüğü ve derinliği karşısında şaşkınlık yaşamış.
Çoban durumu yetkililere haber vermiş ve akabinde yürütülen çalışmalar ile mağaranın bulunduğu alan turizm alanı ilan edilmiş.
Akabinde bir takım çalışmalar da yürütülerek, mağara ziyaretçilere açılmış.
Akdeniz kıyısındaki Gilindire Mağarası, ziyaretçilerine 560 merdiven inerek, buzul dönemini keşfetme fırsatı sunuyormuş.
Şimdi tüm bunları neden yazdım?
Dün, Yozgat’ta Turizm Haftası çeşitli etkinliklerle kutlandı.
Kutlama etkinlikleri Sarıkaya’da bulunan Roma Hamamı alanında gerçekleşti.
Yukarıda bahsini yaptığım haberi okuyunca kafama şu sorular takıldı:
-Mersin’de çobanın bulduğu mağara kısa sürede turizme kazandırılırken, bizde neden arpa boyu yol alınamıyor?
-Neden yıllardır dünyanın seçkin üniversitelerinin arkeologlarının çalıştığı alanlara turist çekemiyoruz?
-Mesela Kerkenez, Büyüknefes gibi tarih yuvası alanlar neden turizm merkezi olamıyor?
-Kazankaya’da çobanın keşfettiği Kibele tanrıçasını ziyarete neden kimse gelmiyor?
-Çoban keşfine ihtiyaç duymadığımız, tarih ve medeniyet fışkıran Roma Hamamı’yla ilgili net planlamamız ve hedeflerimiz nedir?
Soruları çoğaltmak mümkün ama ben bu kadarını soruyorum.
Tarihi ve turistik değerleriyle yıllardır turizmden pay alamayan Yozgat’ta bir Turizm Haftası’nı daha kutlamış olduk…
HEDİYENİN HEDİYESİ
Eskiden ülke şartları ve imkanlar bugünkünden çok farklıydı.
Dünya düzeni bugünkü tüketim toplumunu henüz tam manasıyla oluşturamamıştı.
Yani, bir ayakkabı ve paltonun senelerce giyildiği, eskiyene-yırtılana kadar kullanıldığı dönemlerdi.
Bir kablonun, bir adaptörün tamir edildiği, lehimcilerin iş yaptığı dönemlerdi.
Günümüzdeki gibi at çöpe yenisini al dönemi değildi.
Günümüzde birçok araç-gereç kısa ömürlü, değişime uygun üretiliyor.
Bindiğiniz otomobilde dahi parça tamiri yapılmıyor, parça değişimi gerçekleştiriliyor.
Demem o ki, eskiden olduğu gibi bir pantolon veya bir gömlek bugün çok değerli ve önemli değil.
Dün bir haber gördüm, haberin içeriğinde sempozyuma katılan doktorlara çanta hediye edilmiş, onlar da bu çantaları kullanmadan, köy çocuklarına hediye etmişler.
Yani hediyeyi başkasına hediye vermişler.
Dediğim gibi eskiden bir çanta çok kıymetli ve değerliydi.
Günümüzde de maddi imkanı nedeniyle bulamayan ve olmayan için çok kıymetli ve değerli.
Ama aynı şekilde maddi imkanı olan için ise bulmak, temin etmek son derece kolay ve düne kadar ucuz maliyetli.
Demem o ki artık bu tarz etkinlik ve faaliyetler bana nedense anlamsız ve sıradan geliyor.
Hatta bazen bazılarını saçma bulduğum oluyor.
Öyle ya günümüz Türkiye’sinde 100 çocuğa sıfır okul çantası almak, maddi imkanı yerinde olanlar için son derece basit bir eylem.
Bu çantaların alınıp, dağıtılması ise yine günümüzde, haber değeri olmayan sıradan bir hadise…
Artık bu tür etkinlik ve faaliyetler ile bunların haber olması vatandaşın ilgisini ve dikkatini çekmiyor.
DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN
*Dik duruşundan taviz vermeyen ismi.
*Çıkış ve tepkisini devam ettiremeyenleri.
*Çocuklara 23 Nisan hediyesi vermeyen hazırlanan Belediye Başkanı Kazım Arslan’ı.