AKŞAM televizyonun karşısında geçtim, haberleri izlerken, bir haber dikkatimi çekti, ilgiyle izledim. Belki izleyenleriniz de olmuştur. Covit-19 salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında okulların kapatılıp, yeniden açılmasıyla kırtasiyecilerin içerisinde bulunduğu durum anlatılıyor.

Muhabirin sorusuna yanıt veren kırtasiyeci, ''Okullar açıldı ama kısıtlamalı eğitim verildiğinden iş yok. Günlük kazancımızla kirayı bile ödeyemeyiz, aylık 10 bin lira kira ödüyorum'' diye yakınıyor. Diğer bir kırtasiye sahibi ise, ''Stobaj dahil bu işyerinin 6 bin lira aylık kirası var, nasıl ödeyeceğiz bilemiyorum. Sadece kira bile değil, elektriği, suyu, doğalgazı, vergisi var. Aldığımız mal zaten borç'' yanıtını verdi.

Çekimler İstanbul'dan. Kira bedellerini duyunca durakladım. Habere, görüntülere kilitlendim. Biri 10 bin lira, diğeri 6 bin lira olan kırtasiye işyerlerinin iç görüntüsü de verildi. Birisinde lavabo ve mutfak kısmının olduğu da görülüyor. Geniş bir işyeri. Kirası 10 bin lira. Yozgat ile mukayese etmeye çalıştım. Yozgat'ta bugün en küçük kırtasiye dükkanının aylık kirası 10 bin liranın üzerinde. İstanbul'daki kırtasiyecinin günlük cirosunun üçte birisini ancak yapabilen Yozgat'taki işyerindeki kiracı ne yapsın? Üstelik 10 bin liranın üzerinde bir kira söz konusu. Üçte bir ciro, daha fazla kira ve benzeri gider.

''Ne yapsın?'' diye yönelttiğim sorunun yanıtını hepimiz biliyoruz. Sadece pandemi döneminde değil, ondan önceki dönemde bile birden fazla işyeri kapısına kilit vurdu, ''Kirayı bile ödeyemiyorum'' diyerek. Gerçekten Yozgat'ta kira bedelleri çok yüksek. Çünkü, bir çok insan kira geliri ile geçimini temin eder duruma gelmiş bu şehirde.