ÇANAKKALE, bir ölüm kalım savaşıydı. Çanakkale, bir saldırıya karşı, etten ve kemikten bir savunmaydı. Ülkenin her köşesinden, dağ başlarından, köylerden kopup gelen çocuk yaşta gençlerin, ana kuzularının aslana dönüştüğü yerin adıydı Çanakkale… Destanlaşan kahramanlık mekanı!
Ana kuzuları, Kınalı Kuzular...  Anneler, kuzularını kınalayarak gönderiyorlardı Çanakkale’ye. Her kınalı kuzu, bir kahramandı, bir destandı. Yozgatlı Hasan’da bunlardan biriydi... Aslında ülkenin her köşesinden koşup gelen Mehmetçikler birer Kınalı Hasan’dılar… Kınalı Hasanlar vatan için kurban edilmiş birer semboldü!
Kınalı Hasan’ın annesi, saçlarını kınalayıp göndermişti cepheye. “Haydi yavrum, köyüne, nişanlına veda et; Sabanını, tarlanı, her şeyini bırak vatan görevine koş;  O silâha sarıl ki, böyle günde bir erkek dualı demirden başka bir şey kullanmaz. Bunu tutan bir bilek, Köleliğin uğursuz zincirine vurulamaz.“
Git evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım, Şu yaralı bağrıma kara taşlar salayım.
Haydi oğlum, haydi git! Ya Gazi ol, ya Şehit!” 
Kumandan askere yeni gelmiş acemi birliğini kontrole çıkıyor ve Hasan’ın saçlarını kınalı görünce yanına çağırıp  soruyor:
“Oğlum, bu ne iş, bir erkek saçlarını kınalar mı? ” Hasan  cevap vermiyor, çünkü sebebini kendisi de bilmiyor: “ Bilmiyorum kumandanım annem yaktı” diyor. Kumandanı annesine mektup yazıp bu durumu sormasını istiyor. Hasan hemen bir arkadaşına, annesine göndermek üzere bir mektup yazdırıyor:
“Anacığım, kardeşlerimi askere gönderirken başına sakın ha kına yakma... Kumandanım bana sordu ben cevap veremedim. Kardeşlerim de cevap veremeyip mahcup olmasınlar.” Sahi Anne, Benim başıma neden kına yaktın ki?
Mektubu alan annesi, anne yüreğinin sıcaklığını yansıtan cevabî bir mektup yollar oğluna. 
“Ey oğlum, gözümün nuru Hasan’ım! Köyümüzde rahat rahat oturalım mı? Vatan sevgisi içimizde alev alev yanarken;  Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın. Ben senin anan isem, beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü; Allah, bu vatan için seni yaşattı; Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor.  
“Kumandan efendiye söyle... Biz kurbanlık koçları kınalar, öyle kurban ederiz Bir de gelinlik kızlarımıza kına yakar erlerine kurban ederiz. Sen dört kardeşin arasında kurbansın. Sen İsmail’sin, Sen orada şehit olacaksın inşallah!.. “Kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa, ben de senin saçını öyle kınaladım.  ”Allah seni Peygamberin yolundan ayırmasın.  “ Seni melekler şimdiden rahmetle anıyor. Gözlerinden öperim. 
Anan Hatice..
Anlatılan odur ki: Hasan şahadet şerbetini içmiştir. Arkadaşları cebinde bu mektubu bulurlar. Komutanına kınanın sebebini söyleyememiştir, ancak arkadaşına not düşmüştür mektubun sonuna:  “Anam yakmış kınayı  vatanına kurban olacak aday diye… Ben de vatan için kurban doğmuşum. Anamdan Allah’a son bir hediye, “Kumandanım! Ben İsmail doğmuşum.”