Önceki gün CHP tarafından Cumhuriyet Alanı’nda bir iftar yemeği verildi.
CHP’nin iftarını diğer partilerin iftarından ayıran özellik ise halka verilen bir iftar yemeği olmasıydı.
Yani öyle kendin çal kendin oyna türünden olmadı.
Tüm halk davet edildi.
Herkesin katılımına açık olan bir organizasyondu.
Cumhuriyet Alanı’nın tamamı doldu ve iftara yoğun ilgi gösterildi.
Bunda sanırım yemeğe CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımının da önemli etkisi oldu.
***
CHP İl Başkanlığı görevine Abdullah Yaşar’ın seçilmesiyle birlikte parti yoğun bir gayret ve tempoyla çalışmaya başladı.
CHP, Yozgat’ta gerçekleşen her şenlikte, düğünde, bayramda, resmi törenlerde boy gösterdi.
Meydanı boş bırakmamaya çalıştı.
Bizde varız diyerek halk ile kontak kurmaya çalıştı.
CHP, ramazan ayında gerçekleştirdiği iftar yemeği ile bu işi taçlandırmış oldu.
Bereket Kervanı adıyla yapılan toplu iftarların ardından en kalabalık iftar programını CHP gerçekleştirmiş oldu.
***
Buraya kadar söylediklerim CHP Yozgat İl Örgütü’nün gayret ve çabalarıyla yapmış olduğu güzel işlerdi.
Dünkü iftarda eleştirilecek biri varsa o da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Yozgat’ta yıllardır parti olarak istenilen başarıyı elde edemeyen CHP’nin genel başkanı neden Yozgatlılara sadece dört dakika konuşur?
Kendisini görmek için alanı hınca hınç dolduran Yozgatlılara neden sadece birkaç dakika seslenip Yozgat’ı terk eder?
İşte bunları anlayamadım.
Cumhuriyet Alanı’nı dolduran halk eminim Kılıçdaroğlu’nu daha uzun dinlemek istemiştir.
***
Bir diğer husus ise Kılıçdaroğlu’nun korumalarının halk ve basın ile genel başkan arasına ördüğü etten duvar meselesidir.
Görüntü alınmasına, fotoğraf çekilmesine izin vermeyen korumalar, halk ile genel başkan arasında da ciddi set oluşturdular.
Kırk yılda bir kere Halk Partisi’nin liderini gören Yozgatlıya bu noktada biraz korumalar hassasiyet gösterseydi keşke.
Birde o güzelim iftar programını gündeme taşıyacak olanbasın mensuplarına verilen eziyet yok mu…
Ulusal haber ajanslarının ve yerel gazetelerin emsilcileri maalesef dün çalışamadılar.
Görüntü alamadılar.
Fotoğraf çekemediler.
Buda akıllara ister istemez her fırsatta basına sansür uygulandığını ve basına sahip çıkılması gerektiğini ifade eden bir genel başkanın bu söz ve söylemlerinde samimiyetsiz olduğunu hatıra getirdi.