SEÇİM bitti ama bu tartışma bitmedi. Bir yerlere ulaşsın ve bu ötekileştirme son bulsun diye konuyu kaleme alıyorum. Seçimden önce başladı bu “Kazımcı - Celalci” polemiği.
Önce Ak Parti içinde çatlaklar oluştu.
Bu çatlak kısa sürede büyüdü, belediye içine sızdı.
Sivil toplum kuruluşları, iş adamları derken işin ucu bizlere, yani yerel basın kuruluşlarına kadar uzandı.
Biri aynı partinin eski belediye başkanı, diğeri il başkanı ve yeni belediye başkan adayı.
Eski başkan partisi aday göstermediğinden dolayı, “Halkın aday olmam yönünde bir isteği ve baskısı var” diyerek partisinden istifa etti ve “bağımsız” başkan adayı oldu.
Zaten ne olduysa bundan sonra oldu.
“Kazımcılar ve Celalciler” vardı artık.
Birileri, Yozgatlının yakından tanıdığı, aynı siyasi anlayıştan gelen iki isim arasında uçurum oluşturmaya çalıştı.
Zaten o “birileri” değil mi, “Kazımcı - Celalci” ayrışımını başlatan!
Aday Celal Köse ile fotoğraf çekinen “Celalci” oldu, diğer aday Kazım Arslan’a selam veren “Kazımcı…”
Bunu ne Celal Köse yaptı ne de Kazım Arslan.
Bunu yapan, alışık olduğumuz kraldan çok kralcı tayfa idi.
Her seçim döneminde güçlü gördüğü adayın etrafında toplanan, adaya faydasından çok zararı dokunan güruhtan bahsediyorum.
Kaş yapayım derken göz çıkaran o güruh sayesinde “Kazımcı - Celalci” polemiği aldı başını gitti.
Yozgat seçimini yaptı fakat 31 Mart akşamı yapılan bir açıklama haftalardır süregelen “Kazımcı - Celalci” ayrışmasının seçimden sonra da devam edeceğinin sinyallerini verdi.
O akşam Ak Parti İl Başkanı Çelebi Dursun Cumhuriyet Meydanında toplanan kalabalığa “…Seçim günü gelince partisine ihanet etmiş, davasına ihanet etmiş hainlerle karşı karşıya geldik...” ifadelerini kullanmıştı.
Alışılagelmişin dışında bir seçim sonu açıklaması olmuştu.
Seçim sonraları Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ilçe başkanlarına kadar parti yetkilileri “birlik, beraberlik” mesajları verirler, kendilerine oy vermeyen seçmenleri de kucaklayıcı konuşmalar yaparlar -ki alışık olduğumuz minvalde açıklamalar bunlardır.
Bu nedenle 31 Mart akşamı il başkanı Dursun’un yaptığı konuşması dikkatimi çekmiş hatta “Ak Parti’ye ihanet edenler!” başlığı ile köşeme taşımıştım.
Merak edenler okuyabilirler.
Evet, seçim bitti.
Ak Parti adayı Celal Köse yüzde 40 oy alarak Yozgat’ın yeni belediye başkanı oldu.
En yakın rakibi, bağımsız aday Kazım Arslan yüzde 36 oy aldı.
Arada 2 bin 165 oy farkı vardı.
Aradaki farkın az oluşu veya il başkanının seçim gecesi yaptığı açıklama, bu bahsettiğim kraldan çok kralcı tayfanın ekmeğine yağ sürmüş olmalı ki seçim bitti ama “Kazımcı - Celalci” polemiği bir türlü bitmedi, bitirmediler!
Bugün Yozgat Belediyesi’ne gittiğinizde halen “Kazım - Celal” sohbetlerinin içinde buluyorsunuz kendinizi.
Seçim bitmiş, 4 ay olmuş ama halen “Celalci” olduğunu tescil etmek isteyen birileri diğerlerini ötekileştirmek adına “Kazımcı” olarak yaftalamaktan çekinmiyorlar.
Bugün halen Yozgat Belediyesinde; “Kazım varken neden ona söylemedin? Bunu biz yapmadık, Kazım yaptı. Gidin Kazım’a sorun. Bu borç Kazım’ın…” gibi söylemlerin kullanılıyor olması hoş değil, doğru da değil.
Birilerinin Başkan Celal Köse’nin ve Kazım Arslan’ın etrafındaki bazı insanlara seçimin bittiğini ve “Kazım - Celal” ayrışmasının kimseye bir fayda getirmeyeceğini söylemesi gerekiyor.
Velhasıl, artık “Celal’i en çok seven, Kazım’ı en çok kötüleyendir” anlayışından uzaklaşmak gerek.
Bu Yozgat’a ve Yozgatlıya zarar verir.
Celal Köse Yozgat’ın seçilmiş başkanıdır. İnsanların bunu kabullenip, Yozgat Belediyesinin hizmetlerine odaklanmaları gerekiyor.
Sağlıcakla…

Not: Yazımda “Kazımcı – Celalci, Kazım – Celal” 
hitaplarını konuyu halk dilinde ifade etmek için kullandım.

Aksi halde, makam sahiplerine ve yaşça benden büyük
insanlara isimleri ile hitap etmem.