BİR süredir siyasetteki metal yorgunluğu konuşuluyor. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti içindeki revizyona işaret ederek metal yorgunluğu dile getirmiş olsa da, ben bu yorgunluğa farklı bir açıdan yaklaşıyorum.
Çoğunluğun yaptığı gibi konuya sadece siyaset çerçevesinden bakmıyorum. Bana göre esas metal yorgunluğu kamuda ve en alt birimlerden başlıyor.
Hatta bu yorgunluk bizim için bir devlet geleneği halini almış durumda.
Nasıl mı?..
Görevini ciddiye almayan, haliyle de profesyonel olamayan, üzerine düşeni yapmayan kamu çalışanlarından başlayan bu metal yorgunluğunun yıllardan beri süregelen bir alışkanlık halini aldığını gözlemliyorum.
Kurum adına çalışmayan, kurum için çalışmayan, çoğu zaman bireysel hareket eden kamu görevlilerinden bahsediyorum.
Yani görev tanımını bilmediğinden üzerine düşeni yapmayıp, üzerine düşmeyeni yapan çalışanlar…
İşlerini layıkıyla yapanları tenzih ederek, Yozgat’tın zabıta çalışanlarının bazılarını bu duruma örnek gösterebilirim.
Gözlemlediğim kadarıyla zabıtamız şikâyete tabi çalışır duruma gelmiş. Yani arayacaksınız, şurada şu var, şundan rahatsızım diyeceksiniz ki zabıta gidip olaya el atsın, çözüm arasın.
Hâlbuki zabıta günlük vazifesini telefon almadan da yerine getirebilir, getirmeli de…
En son ne zaman Yozgat merkezinde, cadde ve sokaklarında ekip halinde dolaşan, esnafa ve vatandaşa uyarılarda bulunan zabıta veya zabıta grubu gördünüz?
“Şu plakalı aracını oradan kaldır, buraya park etmek yasak” anonsu yapan trafik zabıtasından bahsetmiyorum. Trafik zabıtası Yozgat için yeni bir uygulama. O da park sorunu ayyuka çıktığı için ihtiyaçtan hâsıl oldu.
Bir süredir cadde ve sokak aralarında dolaşıp, kaldırımı işgal eden, gürültü kirliliğine neden olan veya çevreyi kirleten vatandaşları uyaran zabıta ekiplerini göremiyorum.
Haliyle bir rahatsızlık durumunda telefon edip şikâyetinizi dile getirmeniz gerekiyor.
Yozgat gibi küçük şehirlerde şikâyet konusu başlı başına bir problemdir. Hak verirsiniz ki, neredeyse herkesin birbirini tanıdığı bir şehirde insanların birbirlerinden rahatsızlığını dile getirmeleri öyle kolay değil.
Bir de vatandaşın şikâyetin gizliliği hususundaki çekincesini buna ekleyecek olursak, durum karmaşık bir hal alıyor.
Yozgat Belediyesinin kurduğu 666 66 66 numaralı çağrı merkezinden dilek ve şikâyetlerinizi bildirebiliyorsunuz.
Biraz da deneme amaçlı olarak, geçtiğimiz günlerde 666 66 66 numaralı çağrı merkezini arayarak bir rahatsızlığı dile getirdim. Birkaç gün sonra tekrar bana dönüş yapıp konunun zabıta ekiplerine bildirildiğini söylediler.
Öncelikle çağrımın gizliliğini ölçmek istedim. Acaba bu çağrı merkezi olması gerektiği gibi mi çalışıyordu?
Daha önceleri ihbarlardaki mahremiyete çok fazla önem verilmiyordu ama bu yeni çağrı merkezinin işleyişi daha profesyonel olmuş.
En azından şuana kadar bıraktığım çağrıyla ilgili muhataplarından herhangi bir geri dönüş almadım. Yani henüz beni kimse arayıp “Yasin, sen bizimle ilgili şikâyette bulunmuşsun” demedi. Umarım bu şekilde devam eder.
Evet, çağrım dikkate alınmış ve ardından gerekli düzenleme yapılmış ama bu haliyle devam ediyor mu?
Sıkıntı burada ortaya çıkıyor. Alınan ihbardan sonra ekiplerin durumu arada bir kontrol edip, düzeni sağlamaları gerekmez mi?
Her defasında çağrı merkezini mi arayalım?
Söylediğim gibi gözlemliyorum ve gözlemlerimi aktarıyorum.
Belediye Başkanı Kazım Arslan’ın bu konulardaki hassasiyetini biliyorum fakat başkanın sürekli bunları kontrol veya takip etmesi mümkün değil.
Bu nedenle görev bilincinin aşılanması gerektiğini düşünüyorum.
Görev bilinci sorunu kamunun genel bir sorundur ve birkaç günde çözülmesini beklemek yanlış olur.
En alt birimden başlanmalı, personele görev bilinci aşılanmalı, görev tanımını bilmeyen personele gerekli eğitim verilmelidir.
Aksi halde olumsuzluğun faturası tüm kuruma kesilir.