Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer, İşte çok değil 20-25 yıl kadar önce yaşadığımız köylerin değişik mevkilerinden alarmı andıran kesintisiz kağnı gıcırtıları gelirdi. Kimi saman, kimi çuval, kimi değişik zahire vs. taşıyan kağnılar zamanın olmazsa olmaz vasıtalarıydı.
Şimdi çocuklarımızın resimlerde kurtuluş savaşının sembolik vasıtaları olarak gördüğü bu ulaşım ve iş vasıtaları ülkemizin hemen hemen hiçbir bölgesinde aktif halde görülmüyor. Bırakın kağnıyı öküzlerin bile nesli tükendi. Sahi hiç biriniz ineğe benzeyen iri yapılarıyla, uysal görünüşlü boğa görebiliyor musunuz? Hint sığırı Zebuya benzer iri yarı bu hayvanlar nasıl olurda her evde bulunacak kadar sık olmasına rağmen şimdi bir tanesine  ile rastlayamıyoruz. Onları sanki köylüler evrimleştirip o hale getiriyordu. 
Şimdi hani modeli yüksek, görüntüsü mükemmel ve marka arabalar var ya, sahiplerinin zenginliğini, konforunu gösterir; o zamanda kağnılar öküzlerin bakımlılığı, kağnının dizaynı, yanlarına asılan sabunna, yoğurt dolu boynuzlar, boyunduruk vs. gibi aksesuarlarla kalitesi keşfedilirdi. Tek öküz, tek inek, eşek veya tosun gibi ulamalı koşumlar sahibin biçareleğini, yukarıda saydığımız aksesuarların eksiksizliği ise kağnı sahibinin zenginliğini gösterirdi. Zengin kağnısı sabunnnadan alınan su veya yoğurtun kağnı mazılarına ve ağırlık noktalarına sürülmesiyle çok yüksek sesli gıcırtılar ortaya çıkarırdı.  
Hepimiz biliriz o zamanlar insanlar arasında büyük bir dayanışma vardı. Hani büyüklerimiz yaptığımız ufak tefek saygısızlıklara ve duyarsızlıklara eh işte zamane diyorlar ya.... O zamanlar sosyal güvencenin yokluğundan, fakirlik ve imkansızlıklardan dolayı herkes birbirinin durumunu iyi anlar, yardımlaşmalar ileride benimde başıma bir mağduriyet gelebilir, endişesiyle dayanışmaya dönüşürdü. Adeta bu da bir töre sigortasıydı. Hasta veya düşkün birilerinin işleri tüm köy halkı tarafından yapılırdı. Buna bizzat bende şahidim. 
Düşünebiliyor musunuz. Siz çok müşkül ve mağdursunuz. Hastasınız, yatalaksınız. Bakmakla mükellef olduğunuz aileniz emeğinize muhtaç, önünüzde karakış var, mahsulünüzü işlemek zorundasınız. ve kalkamıyorsunuz. Kafanızda sorumluluk hisleri, her bir işin bir tarafta olmasının ve yapamamanın huzursuzluğu içindesiniz. Ve tüm köy halkı sizin işlerinizi bitirip rahata erdiriyor, mağduriyetinizi gideriyor.  İşte o dayanışma sayesinde işlerinizin bitmesinin verdiği moral düzgünlüğü hasta adama doping olup iyileştirebiliyordu da. 
Günümüzde hemen hemen çoğu insan o zamanlarda yaşayan her insandan kat kat daha zengindir. Ve hatta şimdiki normal standartlarda bir vatandaşımızın bir köy halkı gelirinin tamamına tek başına sahip olduğu bilindiği halde, günümüz koşullarında düşkün insanlara umursamaz bakışlar o zaman insanlarının insani değerlerine emsal edilebilir mi. 
20-25 yıl önce böyleydi. 20-25 yıl sonra belki şimdi duyarsız baktığımız göz alışkanlıklarımız zamanla teknolojiye yenik düşecek, çocuklarımız jet-skiler, kayıklar, modeli düşük arabalar, hayvan gücüyle yürüyen vasıtalar, değişik oyuncaklar veya sık kullandığımız muhtelif araçlar zamanla özlem dolu gözlerle aranacaklar..: