TÜRKİYE'de kadın olmak zordur, Yozgat’ta kadın olmak daha zordur. Gençliğimi, kadın kimliğine pembe harflerle yazılan tabuların, bir türlü değişmediği Yozgat’ta yaşadım. Her yıl İstanbul’dan bir umut yollara düşüyor, kadının yeri ve öneminin madımak toplamaktan öteye gitmediğini gördüğüm Yozgat’ta hayal kırıklığı yaşayarak dönüyorum.
Belediyelerin kurduğu kooperatiflerde, kadın dayanışması ile kadının üretirken sosyalleşmesi hedeflense de belli bir tabaka sanat, müzik, iş hayatında iş veren veya çalışan olsa da hala eşiyle çıktığı yolu “Söz benim, yol benim.” dercesine önden yürüyerek giden erkeğe; eşini geriden hızlı adımlarla takip eden kadına rastlamak mümkün Yozgat’ta. Tek başına sağlık kuruluşuna gidemeyen, çarşı, pazara çıkamayan kadınlar var hala.
Yaşanılan ekonomik sıkıntılara bir de kadın olmanın zorluğu ekleniyor tüm yurtta. Tencerede kaynatacak yiyecek bulamayan biçare kadın, bir de eşinin ve toplumun kendisine yüklediği kadın olma rollerini üstlenmek zorunda kalıyor.
Kadınsan; annelik rolün vardır.  Çocuğu tek başına yapmışsın gibi çocuk bakmak senin işindir. Karnından başlarsın onu sahiplenmeye, birlikte öğrenci olursun, eğitimiyle ve her türlü ihtiyacıyla sen ilgilenirsin. Kadınsan karnında sıpa, sırtında sopa eksik olmaz.
Kadınsan; evin tüm hizmeti senden sorulur, sen aslında hayata gönderilmiş hizmetçisindir.
Kadınsan; ağlayan bebeğini gece susturmak için sabahlamak zorundasın. Çünkü evin beyi rahatsız olabilir.
Kadınsan; taşı aş yapmak zorundasın. O tencereyi, o evde her koşulda kaynatmalısın.
Kadınsan; saçın uzun, aklın kısadır. Eteğin yerleri süpürse bile hep eksik eteksindir.
Kadınsan; ne işin var parkta, kafede? Kendi kafeni, bir iki komşunla bahçende kendin kurarsın. Hatice bugün ne pişirecek? Gülsüm oğlanı ne zaman everiyor? Dodoların Esme’nin kızını istemeye geldiler mi?... Bahçe kafede gündem bunlardan ibarettir. Merak bu işin raconudur.

İNTERNETTE KADIN OLMAK 
ZORDUR.
Her yerde kadın olmak zordur biliriz. Son yıllarda kadın olmanın zorluğu, internet ortamına taşındı onu da biliriz.
Nereden mi biliriz? Yaşadığımız için biliriz.
Gece-gündüz sosyal medyada yapmadığı kepazelik kalmayanlar, kadınları sosyal medyadan uzak tutuyorlar. Kadınsan, internette sosyal medya hesabın olamaz.  Eğer olursa; profil resmin çiçek, böcek, manzara olmalıdır. Ama erkek isterse göbekli, şezlong keyfi yaptığı çıplak resmini bile profile koyabilir. 30 yıl önceki resmini de koyabilir, kadın avına çıkabilir. 
Kadınsan; profiline gelen takipleri, arkadaşlık isteklerini kabul etmek zorundaymışsın gibi dürtülürsün, mesaj yağmuruna tutulursun. Eğer cevap vermezsen az önce güzel sözcüklerle methiyeler dizen angut; birden kabalaşır, basar küfrü. Bu küfür onu, dibine kadar erkek yapar.
Kadınsan; paylaştığın her şeye dikkat etmek zorundasındır. Benim de bazen beğendiğim bir şarkıyı, sırf aşk ya da ayrılık şarkısı diye paylaşmadığım oluyor. Paylaştıysan eğer ya aşıksındır, ya da yavukluna göndermişsindir, hemen hikayen yazılır.
Kadınsan; erkek milletinin paylaştıklarını beğenemezsin. Beğendiysen kesin o adamı beğenmişsindir. Kesin aranızda bir şey de vardır sizin. Aşk filminin kadın oyuncusu yaparlar vallahi, kadının hayat senaryosunu yazan çok olur. 
Kadınsan; internet parazitlerine maruz kalırsın. Paylaşımınıza, kimlerin beğendiğine, yazılan yorumlara bulaşırlar. Bu parazitler, siz farkında olmadan yaşam kalitenizi düşürürler.
Sosyal medya uzmanları, sosyal medya hesaplarını kadın-erkek diye ayırmıyor oysa. Kadınlara pembe, erkeklere mavi profil uygulaması yok sosyal medyada.
Üç kuruşluk bazı sosyal medya kullanıcıları cinsiyetçi bakışlarını internet ortamına taşıdılar ya;
Pes yani!