NE zaman eğitime katkı niteliğinde bir çalışma için İstanbul’a davet edilsem, heyecan duyarım ve bekleneni en iyi şekilde yapabilmenin yollarını düşünürüm. İstanbul sadece küçük bir coğrafya değil, bütün Türkiye demektir. Hatta orada bir çalışmaya katkı vermek, doğrudan bütün dünya için bir şeyler yapmak gibidir. Öyle hissederim.
Pek çok eğitim etkinliğinde yer aldığım oldu. İstanbul en seçkin öğrencilerin yer aldığı okullara sahiptir. Bunlardan İstanbul Atatürk Fen Lisesinde 21-23 Haziran 2017 tarihlerinde düzenlediğimiz “Öğretmenler için Proje Tasarımı ve Danışmanlığı Eğitimi” isimli etkinlik halen dün gibi hatırımdadır. Kadıköy’deki bu okulun proje okulu olarak özel statüye sahip olduğu ve özenle seçilmiş bir öğretmen kadrosu olduğu kolaylıkla fark ediliyordu. Yaklaşık 35 civarında oldukça dinamik bir öğretmen grubu katılmıştı. Bu arkadaşlar ülkenin geleceğine yön verebilecek potansiyeldeki öğrencilerin eğitim gördüğü bir okulda görev yapıyorlar. Aslında çok önemli bir sorumluluğun altına girdikleri apaçık ortada. Bu öğretmenler düzenli derslerin ötesinde, büyük bir özveriyle çalışmalılar.
Böylesi okullarda proje tabanlı eğitim faaliyetlerinin daha da artırılması ve geliştirilmesi gerekir. Bu yönde okul kadrosunda yer alan öğretmenlere daha fazla donanım kazandırmak ve var olan birikimi güçlendirmek için sürekli eğitim faaliyetlerine yer verilmelidir. Bu çerçevede faydalı bir çalışma yaptığımızı düşünüyorum.
Gönüllü olarak yürüttüğümüz faaliyetlerin değerinin bilincinde olan Okul Müdürü Uzm. Öğrt. Muzaffer Güneş sürekli motive eden ve okul adına sorumluluk duygusu yüksek bir idareci olarak detayları da iyi gözlemleyen birisi. Kendi eğitimini de canlı tutarak Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında yüksek lisans da yapmış. Kendisini tanımaktan mutluluk duydum. Etkinliğin gerçekleştirilmesinde öncülük edip temasları sağlayan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Kadir Esmer ve yine aynı üniversiteden Prof. Dr. Seyfullah Madakbaş ile Doç. Dr. N. Cenk Sesal, Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Keskin ve Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Melih Saraoğlu ile eğitmenlik yapmıştık. Tekrar istense yine katkı vermek ve çalışmalara destek olmak için içtenlikle gidebileceğimiz bir okulda olmaktan huzur bulduk.
Benzer bir eğitimi İstanbul Bakırköy ilçesi Halil Bediî Yönetken Ortaokulu’nda 27-28 Ekim 2018 tarihlerinde “Öğretmenler için Proje Danışmanlığı Eğitimi” başlığı altında düzenlemiştik. Yine gönüllü olarak katkı veren akademisyenlerle birlikteydik. Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Kam öncülük etti ve kendisi ile birlikte Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Melih Saraoğlu, İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selda Mercan ve bendeniz eğitmenlik yaptık. O tarihlerde Okul Müdür Vekili olan Celal Yıldız ve Müdür Yardımcısı Ayşe Güngör güçlü sosyal ilişkileri ve disiplinli çabalarıyla, hafta sonu olmasına karşın okulda görev yapan öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun programdan yararlanmasını sağladıklarını hatırlıyorum. Proje yazma ve yürütme alanında tecrübeli olan öğretmenler de vardı. Onlar da çok faydalandılar. Öğretmenlerin proje faaliyetlerinde daha aktif yer alabilmeleri ve öğrencilere proje faaliyetlerinde danışmanlık yapabilmeleri için akademik çevrelerce verilecek eğitimlerin çok faydalı olduğunu hep görüyoruz.
Sürekli bir değişim var. Yeni kuşaklarda zamana uygun gelişimi yakalayabilmek için sistem, okul, çevre, öğretmen ve aile boyutunda yapılması gereken daha çok iş var. Bunların farkında olmak hepimize yeni sorumluluklar yüklüyor. Bundan kaçamayız.
Bu bağlamda İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü çok güzel bir çalışmayı 4 yıldır yürütüyor. “İstanbul Veli Akademileri” isimli çalışmayla, velilerin eğitim ortamlarına ilgilerini ve okul mensupları ile birlikteliklerini artırmaya yönelik önemli bir amaca hizmet ediliyor. Bu örnek çalışmaya artan bir ilgi olduğu da görülüyor.
İstanbul Bakırköy’de bulunan Halil Vedat Fıratlı İlkokulu Müdür Yardımcısı sevgili Bülent Yılmaz’ın aracılığıyla tanıştığımız zamanın İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Uslu ile telefonla görüşmemizde yürütülen bu çalışmayla ilgili edindiğim bilgiler çok değerliydi.
Malumunuz, toplumumuzda her konuyu şikayet edilebilir hale getirme alışkanlığı halen büyük oranda yaygındır. Bir veli, bir komşu veya yolu okul civarından geçen birisi rahatlıkla şikayetlenecek bir şey bulabiliyor ve bunu şikayet aracı haline getirebiliyor. Belki uğrayıp ya da telefonla arayıp kolayca cevabını alabileceği en basit bir konuyu dahi dijital ortamlarda üst makamlara iletebiliyor. CİMER gibi yollarla yazışma yoluna gidiliyor. Bu yol, pek çok kişinin meşgul edildiği ve sonunda da harcanan zaman ve emeğin ötesinde basit bir cevapla dönüş yapıldığı bir işlemi başlatıyor. Buna hiç gerek yok aslında. Böyle bir durumda kişileri meşgul etmenin yanında ilgili okul ya da kişilerin moral ve motivasyonunu da olumsuz etkileyebiliyor. Yanlış bir algı ve anlamadan başlıyor ve yine yanlış bir algı ve anlama sonucu çıkıyor. Çok gereksiz.
İşte bu yönüyle “İstanbul Veli Akademileri” projesinin, pek çok kişiyi gereksiz yere meşgul eden bu tarz CİMER gibi kanallarla yapılan yazışmalarda çok ciddi oranda azalmayı da sağladığı görülmüş. Mustafa Uslu Bey bu ve benzeri güzel sonuçlardan bahsedince okulların veliler ile iletişim ortamları oluşturmasının ne denli önemli olduğunu bir kez daha anladım.
Okul ve veli iş birliğini önemseyen, çocuğun eğitim ve gelişim süreçleri hakkında anne ve babaları bilinçlendirmeyi hedefleyen “İstanbul Veli Akademileri” pandemi sürecinde de çevrim içi eğitimlerle devam ettirildi. Bir çocuğun dünyaya geldiğinde içinde yer aldığı ilk okul ortamının aile olduğu bilinciyle yürütülen bir çalışma. Akademisyen ve alanlarında uzman kişilerin anne ve babalara yönelik gerçekleştirdiği onlarca çevrim içi söyleşi icra edildi ve bunlar, sosyal medya ortamlarında çok geniş kitlelerin istifadesine de sunuldu.
Benden de bir çevrim içi seminer vermem istendiğinde hemen kabul ettim. “İstanbul Veli Akademileri” kapsamında İstanbul Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün daveti üzerine, “Öğrencide Bilim Okuryazarlığı Farkındalığının Oluşturulması Bakımından Okul-Aile İş Birliğinin Önemi” konulu bir seminer verdim. İnternet üzerinden, instagram aracılığıyla, İstanbul Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Bürosu’ndan Aslı Sucu’nun yönetiminde ve karşılıklı soru-cevap yoluyla canlı olarak yayımlanan program süresince, eğitimi bilimin temel unsuru olarak ve bilimi de insanlığa hizmetin önemli bir unsuru olarak görmenin önemine yönelik düşüncelerimi ifade etmeye çalıştım. Bilime yönelik yetkinlikleri çok erken yaşlarda vermek; eğitim ve bilimde tabana inmek gerektiğine ve toplumun bütün katmanlarında bilimin konuşulabilir hale gelmesi gerektiğine değinerek çocukların bilimle iç içe olduklarını, uzun vadeli düşünmek gerektiğini ve temel bilimlerin öneminin de burada yattığını vurguladım.
Günümüz dünyasında girişimcilik ön plana çıktı ve “Akademik Girişimcilik” bilimin ışığında yürütülen çalışmalarla daha güçlü ve rekabetçi ürünlerin ortaya çıkmasına zemin hazırladı ve hazırlamaya devam ediyor. Bilim okuryazarlığının, bilimsel içerikli yazılar okumak ve yazmakla sınırlı bir şey olmadığını ifade ederek hayatı doğru öğrenmek, doğayı doğru anlamak lazım geldiğinden hareketle, dönüşüm, değişim ve gelişime bağlı olarak eğitim sistemi içerisinde öğretim programlarını da şekillendirmeye mecbur olduğumuz ortadadır.
Esnekliğe ihtiyaç var. Her bireyin özgün olduğu unutulmadan, bilimsel okuryazarlık eğitim süreci içerisinde bireylere bağlı olarak daha özenli biçimde düşünülmelidir. Bilimsel okuryazarlık birikimi olan bir birey, karşılaştığı bilimsel konuları daha kolay kavrayabilir ve bilimsel bilginin kalitesini daha iyi değerlendirebilir. Öğrencilerde bilime dönük merak uyandırmak, var olan merakı canlı tutmak ve ailede de bilim okuryazarlığı farkındalığı oluşturmak için “İstanbul Veli Akademileri” gibi projeleri oldukça faydalı buluyorum. Ailelerin neler yapabileceği ve öğrencileri doğru yönlendirmede verebilecekleri katkılar konusunda akademisyenlerin görüşlerini halka aktarmaları gerekir. Bu tarz çalışmaları çoğaltarak sürdürmek elzemdir.
 Çocukların birlikte, işbirliği ile çalışır hale gelmeleri için takım çalışmalarını özendirmek lazım. Bu bakımdan okul – aile birliklerinin daha aktif olması da doğrudan ve dolaylı pek çok katkı sağlayacaktır. Veliler okulun önemli paydaşlarıdır. Okul dışı ortamları eğitimin istifadesine sunmada veliler rol alabilirler. Bunu onlara hatırlatmak lazım. “Duvarsız okul” çalışmalarında işyerlerinin de görülmeye değer sahalar olduğu kesindir. Veliler bu bakımdan da aktif rol alabilirler. Veliler de öğretmenler kadar eğitim faaliyetlerinden sorumludur. Bunu hatırlatması bakımından da “İstanbul Veli Akademileri” önemli bir zemin sunuyor.
Bu proje, okul-veli arasında nitelikli iletişim ve iş birliğini güçlendirmektedir. Velileri çok yönlü olarak bilgilendirmektedir. Karşılıklı tutum ve tavırlarda olumlu gelişimi destekliyor, sürekli bir etkileşim ortamı sunuyor. Veliler etkinliklere gönüllü olarak katılıyor ve binlerce kişiye bu yolla ulaşılıyor. Etkinliğin internet sayfasında  3000’den fazla kurumda, eğitim etkinliği ve eğitimci konuk edilerek 17500’den fazla faaliyetle 13400 civarında kayıtlı olmak üzere 865000’den fazla veliye ulaşılmış olduğu bilgisine ulaşılmaktadır. Fakat gerçek rakamların daha fazla olduğunu düşünüyorum. Bu projenin yürütülmesinde bireysel ve özverili çabalarıyla kendisini gösteren Eğitimci-Yazar Mustafa Uslu, 2018-2019 eğitim öğretim yılında başlatılan “İstanbul Veli Akademileri” programının 3’üncü yılında, 2020 yılı kasım ayına kadar okullarda ve ilçe milli eğitim müdürlükleri tarafından hem pandemi öncesi yüz yüze hem de pandemi sürecinde çevrimiçi gerçekleştirilen 20 binden fazla eğitimden 1.5 milyona yakın velinin yararlandığını rapor etmişti. Bunlar çok önemli rakamlar diye düşünüyorum.
Mustafa Uslu bey hem bu özgün çalışmaya öncülük etmesindeki gayretleri hem de bir yazar olarak ortaya koyduğu eserleri ile takdiri hak ediyor. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü 2023 Eğitim Vizyonundan hareketle belirlenen gerekçe ve gereksinimlerle okul-veli arasında iletişim ve işbirliğini güçlendirmeye dönük olarak önemli bir boşluğu doldurmaya, 2020-2021 eğitim öğretim yılında uzaktan/çevrimiçi eğitimler şeklinde devam etmiş ve katkı vermiştir. İstanbul’daki resmî eğitim kurumlarında, okullarda Okul Proje Yürütme Kurulu oluşturularak o okulun sosyo-ekonomik yapısı ve ihtiyaç analizine göre, “İstanbul Veli Akademileri” eğitimleri çerçevesinde seminer konuları, eğitim programları belirlenip uygulamaya konmuştur. Ayrıca eğitim uzmanları, akademisyenler ve üniversitelerle işbirliği yapılmaya çalışıldığı gibi, sivil toplum kuruluşları ve velilerin ilgi duyduğu alanlarda yazar, sanatçı ve sporcularla da buluşmalar gerçekleştirilmiştir.
Eğitime ilişkin ve hayatı doğru okumaya dönük yeni bilgi ve birikimlerin uzman ve yetkin kişilerce ele alınması, uluslararası düzeyde yaşanan değişimlerin, hem sosyal hem de teknik alandaki yeniliklerin, yeni kavramların ve pratiğe yansımaların derli toplu sunulduğu etkinlikler, toplumda ihtiyaç duyulan daha geniş bakış açısının doğmasına da katkı verecektir.
Güzel alışkanlıklar kazandırmaya yönelik yol gösterici ve ufuk açıcı bilgilerin toplumda yaygınlaştırılması bakımından da olumlu faaliyetler bütünü olan “İstanbul Veli Akademileri” devam ettirilmeli ve benzer çalışmalar bütün Türkiye’ye yayılmalıdır..