GÜNÜMÜZÜN en önemli sorunlarından birisi işsizliktir, işsizliğin yüksek boyutlara ulaşmış olması. Devletin işsizliği çözebilmek için bir modeli-çabası var mı; sorusuna verebilecek cevap yetersiz kalıyoruz. Bizim bu konuda bir politikamız, çabamız olmalı…
İşsizliğin geldiği noktayı küçümsemek son derece yanlış bir politika olur. Ülkemizde genç nüfusun varlığı önemlidir. Genç nüfus var olmaya devam etmelidir. Avrupa insanının yanlış gibi çocuk yapmayı bırakır, genç nüfusu azaltırsanız, geleceğiniz biter. Yarınlardan emin olamazsınız. Genç nüfustan korkmamak aksine gurur duymak gerekir.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de iş bulamama kaygısı ve geçim sıkıntısı  had safhadadır. Bu doğrudur, ancak kaynakların doğru kullanıp kullanılmadığı tartışılır. Ülkenin milli gelirinin ve kaynaklarının doğru kullanımı önemlidir. Üretime ağırlık verilmesi, tarım ağırlı ülkemizde tarımsal ürünlerin  teşviki Önem arz etmektedir. Ülkemiz bir tarım ülkesidir, bu nedenle Tarımın ve hayvancılığım devlet eliyle  teşvik edilmesi birinci derecede Önem arz etmektedir. Tarımsal üretime ağırlık verilmesi bu alanda istihdam sağlanmalıdır. Bir tarım ülkesinde tarımı ve hayvancılığı öldürsek işsizliği çözemeyiz.
Ekonomi konusunda tüm dünyada bir  konu var:  “paylaşım adaletsizliği” Ülkelerin kaynaklarını elinde bulunduranlar bir grup azınlıklardır. Ülke ekonomisinin yüzde seksenini elinde tutanların oranı yüzde on civarında ise, kaynaklardan faydalanmayanların oranı yüzde seksenlerde- yüzde doksanlarda seyreder. Böylesine ciddi adaletsiz bir dağıtım söz konusu ise yine işsizlik önlenemez deriz. Gelişmiş süper ülkelerde de bu böyledir. Onun için huzursuzluk, adaletsizlik artıyor, soygun, talan, vurgun ve yağmacı bir güruh doğuyor. Bu dengesiz ve adaletsiz bir ekonomik paylaşımını doğuruyor. İslam Dini bunu zekat ve yardımlaşma sistemi ile çözmüştür.
Türkiye'de ekonomik bakımından gelir seviyesi yüksek olanların oranı yüzde onu yüzde yirmiyi geçmezken, halkın büyük bir oranı orta halli yaşamakta, yine ciddi bir oranı da düşük seviyede gelire sahip olmaktadırlar.
Yanlış politikaların sonucu iş adamlarımızı, üretim yapan insanlarımızı caydırdığımız, üretimden uzaklaştırdığımız bir başka ciddi konudur. İflas ekonomileri ile bir yerlere varmanın mümkünatı yoktur. Kriz ekonomilerini üretenleri de iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Dünyaya bu krizleri yaşatanlar kimlerdir acaba?
Dünya devleri diyorlar ya? Dünya devlerinin ekonomilere baskıları nelerdir? Sermaye gücünün elinde bulunduranlar dünya politikalarına yön veren insanlardır. Bu bir bakıma dünya insanlığını köleleştirme politikasındır. Hiç bir şey sanıldığı kadar basit değildir. Birileri sermayenin gücünü insanlığa baskı unsuru olarak kullanılmaktadırlar. Fakir yoksul ve sömürge ülkeleri soyan onları Açlığa ve yoksulluğa terk eden zalimler er geç bunun Hesabını vereceklerdir.
Dünya ekonomisine yön verme şansınız olmadığına göre alınması gereken tedbir kendi ülkenizle ilgilidir. Genç nüfusa sahip çıkmak ve onları üretime, ekonomiye, hatta hayata kazandırmak için politikalar üretmek, planları yapmak zorundasınız. Tamam dünya ekonomik dalgasından uzak kalma şansınız yok. Ekonomik krizler sizi de vuracak bu kaçınılmaz. Ancak ülkemizin milli kaynaklarını doğru kullanmak, adil olmak ve bu kaynakları yerli yerinde sarf etmenin çabasını göstermelisiniz. Politikalarınız bu yönde olmalıdır.
Üretemeyen toplumlar, tüketimde de aciz kalırlar. Üretmediğiniz şeyi nasıl tüketeceksiniz? Dışarıdan satın alarak. İşte o zamanda işsizlik had safhalara ulaşır, tembelleşen bir toplum haline gelirsiniz.
Köylünün ekonomik şartlarını yükseltip, köylümüzü üretime katmak, ürettiği malları pazarlamak zorundasınız. İkincisi sanayiyi geliştirmelisiniz. Bu konuda kalifiye eleman yetiştirmek, sanat okullarını çoğaltmak ve sanat okullarını uygulama merkezlerine dönüştürmek zorundasınız? Yüksek okulları bilim merkezlerine dönüştürülüp devletin ekonomisine katılımını sağlamalısınız.
Fabrika, üretim sahası, sanayi merkezleri kuran, organize sanayilerini canlandıran iş adamlarımızın önündeki tüm engelleri kaldırarak onların ticaret yapmalarını üretim alımlarını geliştirmelerini teşvik etmelisiniz. Hepsinden daha önemlisi devletin milli gelirinin çar-çur edilmesini önleyip (İsraf ekonomisine durdurup) milli kaynakların yerinde ve adil kullanımını sağlamalısınız. Bu konularda yazacağımız çok şey var elbette… 
Ancak ülkemizde çok ciddi boyutlarda genç bir nüfus var, bu çocuklarımız işsiz, zamanlarını ve hayatlarını boş yere harcamaktalar. Bu gençler yanlış politikalarımıza kurban etmeyelim. Aksi takdirde onları da geleceğimizi de kendi ellerimizle karartmış oluruz.