ALLAH Resûlü (s.a.s), ilim tahsil eden sahabilerine hitaben : “Şüphe yok ki, ben de bir öğretmen, bir öğretici olarak gönderildim.” buyurarak onların yanına oturdu.1 Zira o, “Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu?” âyeti doğrultusunda bilginin, ilmin üstünlüğünü yaşantısıyla ortaya koyan bir peygamberdi. Hayatı boyunca da insanlara dini Kuralları öğretmekle İslam'ı ve ahlaki değerleri uygulamakla meşgul oldu. Onun hayatı örnek bir hayattı ve örnek bir nesil yetiştirdi.  Arkadaşlarını Cehalet toplumundan medeniyet toplumuna taşıdı.
Resulallah Efendimiz, ömrü boyunca ilme, bilgiye, öğrenmeye büyük önem verdi. Onun en büyük gayelerinden birisi, cehaleti yok etmekti. Hak ve hakikate götüren, hayatı anlamlı kılan bilgiyi, insanı yücelten ilmi öğretmekti. O, “Allah’ım! Bana fayda verecek ilmi öğret ve ilmimi artır.” şeklinde yakaran bir Rahmet Peygamberiydi. Zira Peygamberimiz, ilk olarak hidayet rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in “Oku” emrine muhatap olmuştu. Yüce Rabbimiz, Son Elçisi nezdinde insanlığa evvela şöyle buyurmuştu: “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı döllenmiş yumurtadan yarattı. Oku! Senin Rabbin, sonsuz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O’dur. İnsana bilmediğini öğreten O’dur.”
Bizler, bilginin hikmetle buluştuğu, ilmin irfanla yoğrulduğu, âlimin ahlâkla bezendiği bir medeniyetin mensuplarıyız. Medeniyetimizde ilim, aklın ibadeti olarak görülür. İlim, en başta eşyanın hakikatini, varlığın gaye ve hikmetini anlamaya çalışmaktır. İlim, kendini bilmektir. Zira kendini bilen, Rabbini bilir. Rabbini bilen, eşyanın hakikatini öğrenmeyi gaye edinir. Kendi varlığının farkında olan, çevresinin, kâinatın, hayatın farkında olur. Ilim ve fazilet sayesinde insanlık huzura kavuşur. Ilim yoksunu insanlar cehaletin bataklığında debelenip kalır. İnsanlığın ufkunu aydınlatan ilim ve ahlaktır
Bilgi, kişiyi kendisinden, Rabbinden, insanlardan uzaklaştırmamalıdır. Onu çevresine yabancılaştırmamalıdır. Bilgi, insanı hikmete taşımalıdır. Onun kalbine, gönlüne hitap etmelidir. Bilgi, ahlak ve sorumluluk bilinciyle hayata yansımalıdır. Kişiyi Allah rızasına ulaştıran bir araç olarak görülmelidir. Bilgi insanda olumlu Değişiklikler meydana getirir. Insan Olmayı, insana faydalı Olmayı ve tüm insanlık adına çalışmayı öğretir. İlmin olduğu yerde çekişme, kavga, huzursuzluk olmaz. İlmin olduğu yerde Barış, kardeşlik, çalışma ve hizmet olur.  
Bizler, nasıl ki Allah’ın kitabını okuyup hayatımıza yansıtmakla mükellefsek kâinatı ve kâinattaki nizamı da okumak, yani anlamakla mükellefiz. İnsana ve insanlığa fayda sağlayan her türlü ilmi tahsil etmekle sorumluyuz. İlmi çıkar ve tatmin vesilesi olarak asla göremeyiz. İnsanlığa zarar vermek, yeryüzünü tahrip etmek ve yaşanmaz hale getirmek için ilim tahsil edemeyiz. Okuyan, ilim sahibi olan insanlar çekişmeyi ve kavgayı terk eder. İnsanlığa hizmet yatışında koşar,eğer bir yerde kavga gürültü, çekişme varsa orada cehalet devrededir. Ilim cehaleti ve çekişmeyi yok eden bir silahtır. Çünkü ilim kardeş Olmayı ve insanlarla kucaklaşmayı emreder.
Yavrularımız, gençlerimiz, Öğretmenlerimizin öncülüğünde vicdan ve merhamet sahibi; erdemli, değerlerine bağlı, milletinin ve insanlığın yararına çalışan nesiller yetiştirmeye devam edeceklerdir. Bu mana da öğretmenlerimize, imamlarımıza, din görevlilerimize büyük görevler düşmektedir. Yüce: Rabbimiz, evlatlarımıza kendi rızasına ulaştıracak, ülkemizin, âlem-i İslam’ın ve bütün insanlığın yararına kullanacakları bilgilerle donanmalarını nasip eylesin.
Geliniz, yavrularımızın Kur’an’ın rahmet iklimiyle buluşmaları, Peygamberimiz (s.a.s)’in örnek hayatını öğrenmeleri noktasında sorumluluğumuzu ihmal etmeyelim. Çocuklarımızı, Gençlerimizi ilim öğretmede yatıştıralım. Okuyan araştıran ve Kur'an yolundan giden bir nesil yetiştirelim. Yarınlarımız ve Geleceğimiz adına gençler bizim umudumuz ve göz bebeğimizdir. Onların Eğitimini ihmal edemeyiz. Öğretmenler, anne ve babalar olar Ilim ve ahlak sahibi bir nesil yetiştirmek için çalışmak çabalamak hepimizin asli görevidir. İslam ve Kur'an yolunda insanlığa hizmette yarışan tüm ilim sahiplerine selam olsun!..