RAMAZAN'da iftar verene meleklerin duası: “Ramazan ayında kim helal kazancından bir oruçluyu iftar ettirirse, Ramazan’ın bütün gecelerinde melekler ona dua eder ve Kadir Gecesinde Cebrail (a.s.) onunla musafaha eder (tokalaşır). Cebrail  (a.s.) kiminle musafaha ederse, onun kalbi incelir ve gözlerinin yaşı çoğalır.”
Cabir bin Abdullah anlatıyor. Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: “Ümmetime Ramazan ayında beş şey ihsan edildi. Bunlar daha önceki peygamberlerin ümmetine verilmemişti. “Birincisi: Ramazan ayının ilk gecesi olunca Cenab-ı Hak onlara rahmetiyle bakar. Allah kime rahmetiyle bakarsa, onu hiçbir zaman azaba çarptırmaz. “İkincisi: Oruç tutanların ağızlarının kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur. “Üçüncüsü: Gece ve gündüz melekler oruç tutanların bağışlanması için Allah’a yalvarırlar. “Dördüncüsü: Allah o gün Cennetine emir verir ve şöyle buyurur: ‘Ey Cennet, kullarım için hazırlan, süslen. Dünya sıkıntılarından kurtulup benim huzuruma ve ikramıma gelip istirahat etmeleri yaklaştı.’ ” “Beşincisi: Ramazan’ın son gecesi gelince de, Allah oruç tutan kullarının hepsini affeder.”
İftar vermek çok sevaptır. Yolda giderken bir oruçluya bir hurma veya bir zeytin verilse de iftar verme sevabına kavuşulur. Peygamber efendimiz, (Bir kimse, bu ayda bir oruçluya iftar verirse günahları affolur. O oruçlunun sevabı kadar ona sevap verilir) buyurunca, Eshab-ı kiramdan bazıları, bir oruçluyu iftar ettirecek kadar zengin olmadıklarını söylediler. Onlara cevaben (Bir hurmayla iftar verene de, yalnız suyla oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de bu sevap verilir) buyurdu. 
Yine bir hadis-i şerifte, “Ramazanda bir misafire oruç açtırana Sırat köprüsünü geçmek kolaylaşır” buyurdular. Yemek yedirmek çok sevaptır. Hele oruçluya yedirmek daha çok sevaptır. Oruç tutanın sevabı kadar sevap alır, oruçlunun sevabından eksilme olmaz.   
Peygamberimiz (a.v.s.) bir yudum su, bir içim süt veya bir tek hurma ile de olsa iftar verilebileceğini ifade ediyor. İsrafa, bol harcamaya gitmeden, pekâlâ, iftar verilebilir. İnsanın imkânı ne kadarını kaldırabiliyorsa, ona göre bir hazırlık yapar, ikram eder.  Peygamberimiz (a.v.s.) bunun en alt sınırını bildirerek az bir şey ikram etmekle de aynı sevabın elde edilebileceğini işaret buyuruyorlar.
Bundan dolayı, “İftar sofrasını hazırlamaya imkânım yok” diyerek dost ve akraba ziyaretlerini, Ramazan içinde iftar verip manevî mükâfatını elde etmeyi ihmal etmediğimiz zaman, çok şeyler kazandığımız gibi, güzel bir sünneti de yaşatmış oluruz.
        Hadis-i şeriflerde buyruldu ki:” Müslüman kardeşine ikram eden, Allah-ü Teâlâ’ya ikram etmiş olur. İki kişi birden davet ederse, kapısı yakın olana icabet et. Çünkü kapısı yakın olanın hakkı daha önce gelir.
Peygamber efendimiz, (Ramazan ayında bir oruçluyu su ile iftar ettiren, anasından doğduğu günkü gibi günahsız olur) buyurunca da, Ashab-ı-ı kiram, “Su az ve kıymetli iken mi?” diye sual etti. Onlara cevaben (İsterse nehir kenarında versin, aynıdır) buyurdular. 
Yemek yedirmeyi nimet bilmeliyiz. Hadis-i şeriflerde buyruldu ki: “Amellerin en faziletlisi, bir müminin ayıbını örtmek, karnını doyurmak ve bir ihtiyacını karşılamak suretiyle onu sevindirmektir.” Allah-ü Teâlâ, yemek yediren cömertle meleklerine övünür.
“Cennette öyle güzel köşkler vardır ki, bunlar, tatlı konuşan, yemek yediren ve herkes uyurken namaz kılanlar içindir.” Arkadaşına, sevdiği yemeği ikram edenin günahları affolur
Dost ve arkadaşlara yemek yedirmek, sadaka vermekten efdaldir. Hazret-i Ali buyurdu ki:
“Dostlara yedirdiğim bir ekmek, fakirlere verdiğim beş ekmekten daha kıymetlidir. Dostlarla yenilen yemek, köle azat etmekten daha makbuldür.” Müslümanın Müslüman üzerindeki beş haktan biri, davetine icabettir. Yani davetini kabul edip gitmektir. Hadis-i şerifte, (Davete icabet ediniz) buyrulmuştur.