“Mademki istiyorsun öyleyse durma git!” Diyordu Sezen Aksu ve ben ilk defa parmaklarının terini avuçlarımın içlerine kenetliyor, nefesinin içimi yakan tadını iliklerime çekiyordum… Senide öyle biliyor, ben gibi yanıyorsun diye hissediyordum hırsız…
Zamanlar eriyordu okul yollarında, dantel yakalıklı sıralarda… Özlüyordum sonra ve bilmiyordum aşkın bu yakasını, yakası acısını hırsız…
“Gitme dur! Daha şimdiden deliler gibi özledim…” Bu sözler bizi çok bağlıyordu, öyle ki Sezen abla her defasında, bozulan, yıkılan ne varsa onarıyor, ilk günkü halimize döndürüyordu bizi…
Her defasında aramızda yarım kalan bir şeyler oluyordu. Ne yapsak bir eksik kalıyordu. Ne öpüşlere doyuyorduk, ne sarılmalara.
Cemre yüreklerimize ve toprağa düşmüştü bir kere, nereye gitsek, kiminle gezsek aklımız sevişmelerimizde, bizi biz eden o şarkı “git ve muhteşem yorumcu Sezen’de” kalıyordu.
Şarkıların bizi böylesine bağlayacağını, yıllar sonra bile ağlatacağını nereden bilebilirdik? Doğrusu nereden bilebilirdim hırsız…
Sen benim en güzel şarkımdın, öyküme nasıl girdin? Ve nerede beni benden ettin bilemiyorum hırsız. Böyle olmamalıydı, “korkma diyordu Sezen abla, seninle yeniden dost olabilirim, aslında bende uzun zamandan beridir ayrılmak istediğimi söylemedim, haydi git…” Gidebilirdin, yıllarımı birbiri ardına kirletmeyebilirdin, beni böyle büsbütün küstürüp, delirtmeyebilirdin hırsız…
Her şey yarım kaldı hırsız, mademki istiyordun, mademki bu kadar yalandım ve mademki yeni bir hayat kurgulamıştın, neden beni masalının içine kattın? Sen bir masaldın ya ben nasıl kandım hırsız…
Unutma! Halen yarım kalan bir şeyler var hayatımızda… Ne olur, “gitme dur” de, “gitme kal yalan söyledim” de… De işte bir şeyler hırsız…
Murat İnce
14 Şubat 2014
(sevgililer günü hatırası)