İŞTE bu yüzden yazmak kolay değildir. Kaleme aldığınız konu ne kadar yerel ise o kadar risk alırsınız. Bu nedenle yerel meseleleri kaleme almak cesaret ister.
Öte yandan, yazı konusu ne kadar genel olursa, o kadar rahat kaleme alırsınız.
Yozgat’ta gazetecilik yapıyor veya Yozgat’ın yerel gazetelerinde köşe yazıyorsanız ve yazılarınızda “Yozgat” diyorsanız, risk alıyorsunuzdur.
Bu her yer için böyledir.
Çorum’daki köşe yazarı için de bu aynıdır, Amasya’daki için de…
Yozgat’ta yerel gazetelere baktığınızda Yozgat’ın yerel meselelerine değinen yazar sayısı sınırlıdır. Çeşitli internet sitelerinden kopyala/yapıştır yapanlar da var, ulusal basın manşetlerini köşelerine taşıyanlar da…
Tercih meselesidir. Kimsenin yazılarını eleştirecek değilim. Kimisi sosyal medyada “tık almak” için eline kalemi alır, kimisi de memleketin sıkıntılarını anlatabilmek için risk alır.
Tabi ki ulusal meselelere de değinmek gerek. Ara sıra ülke gündemini meşgul eden konularla ilgili yazılarım oluyor.
Ülke gündemiyle ilgili konularda çoğunlukla sosyal medya hesaplarımdan yorumlar yapıyorum ama gazetedeki yazılarıma elimden geldiğince Yozgat’ı konu edinmeye çalışıyorum. Bazen de ülke gündemindeki gelişmelerin Yozgat’taki etkilerini değerlendiriyorum.
Genelde yaşadıklarımı veya gözlemlerimi kaleme almaya çalışıyorum.
Neticede hepimiz aynı havayı teneffüs ediyoruz.
Bazen oluyor, onlarca kişiyle sohbet ediyorum ve çoğunluğun rahatsız olduğu konuyu kaleme alıyorum. 
Uzun zamandır bu mesleğin içindeyim. Önceki gün A diyenlerin, sonraki gün B demelerine alışkın olduğumdan kimseyi memnun etmek gibi bir derdim yok.
Böyle bir çabam da yok.
Birilerinin gönlü hoş olacak diye, Yozgat’ta yaşayanların genel rahatsızlıklarını kaleme almaktan geri durmam.
Yozgat’ta sadece Yozgatlılar yaşamıyorlar. Öncelikle bunu kabul edelim.
Üniversite gibi birçok kurumda çalışan, başka şehirlerden ekmek parası için Yozgat’a gelmiş binlerce insan var.
Onların rahatsızlıklarını da dikkate almak zorundayız –ki Yozgat’ın dışardaki imajı iyi olsun. Çünkü bu insanların akrabaları, arkadaşları başka şehirlerde yaşıyorlar.
Her neyse…
“Yazdıklarım beni âlim yapmaz; fakat bilmeyenler için yol gösterici olabilir” düşüncesinden hareketle, yerel meseleleri kaleme almaya çalışıyorum. Çoğu zaman somut şeylere dayandırıyorum ki, yazdıklarım havada kalmasın.
Biz bunları yaparken durumdan vazife çıkarıp, sırf belirli bir kesimin dikkatini çekmek ve sosyal medyada birkaç tık beğeni alabilmek adına eleştiri yapanlar oluyor, olacaktır.
Olabilir…
Yeri geliyor, canımızı yakan, ülkemizin ve kolluk güçlerimizin canına kasteden terör örgütüne karşı yapılan operasyonlar bile eleştiri konusu olabiliyor.
Sinirlerimizi ayağa kaldıran, çocuk taciz olaylarında bile suçluyu haklı çıkarma cehaletinde bulunanlar da çıkabiliyor.
Kadına şiddeti masum göstermeye çalışanlar da…
Bunları yapanlar var diye, doğru bildiğimizi yazmaktan çekinecek, korkacak değiliz!
Hele de Yozgat konusunda, Yozgat’tan ve Yozgatlıdan taraf olmaktan geri duracak değilim.
Çünkü ben doğduğum, doyduğum yeri, Yozgat’ı seviyorum.
Bunun için eleştirilmek benim içimdeki memleket sevgimden bir şey eksiltmez.
“Hiç kimse sizin yazdığınız bir şeyi, düşündüğünüz gibi okumaz” derken işte bunu kastediyorum. Herkes işine geldiği gibi yorumlar, işine geldiği gibi anlar.
Memleketin çıkarları söz konusu olduğunda, “Birkaç kişiyle yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyor, o yüzden hiçbir yere varamayız!” deyip, kenara çekilecek değilim.
Selametle…