KOCA bir yılı geride bırakmaya hazırlandığımız şu günlerde, dünden bugüne hep aynı tartışma yaşanıyor. 'Yılbaşı Hiristiyanların bayramı' deniliyor. Kutlama yapılmaması konusunda uyarılar birbirini kovalıyor. Ama sonuç değişmiyor...
Yozgat'ta bir dönem her evin bahçesinde, her mahallede kanatlı hayvan varlığı dikkat çekerdi. Kırsal bölgelerde, yerleşim alanlarına yakın bölgelerde araçlarla geçilirken 'dikkat et burasının tavukları altın yumurtluyor!' uyarısı yapılırdı. Tavuk, hindi, kaz kıymetliydi. Araç herhangi bir kanatlıya çarptığında, hem kanatlının o günkü raişi hem de bir yıllık yumurta bedeli talep edilirdi. Yavru hebası yapanların da çıktığı olurdu. 'Ya odunumun parası' anlayışı içerisinde...
Yozgat'ta tarihi Çapanoğlu Büyük Cami ile inşaat halindeki Fatih Cami arasındaki alanda bu günlerde birden fazla besici tavuk, hindi, kazlarını 'cıngırdak bayramda satılır' misali satmak üzere getirir, yeni yıla saatler kala bir-ikisinin elinde bir iki tane kanatlı kalırdı. Son dönemlerde kanatlı pazarı kullananların sayısı azaldı.  Var olanlarda 'Hindi ve kaz tüketmek Batı kültüründeki Noel kutlamalarına dayandırılması yanlış. Hindi ve kazlar hava soğuyunca tüketilen kanatlılardır' diyerek tepkilerini dile getirdi...
Doğrusu da bu. Hindi, Kaz satışlarını Yılbaşı Kutlamaları ile bağdaştırıp, pazar payını daraltmanın ne anlamı var. Kaldı ki; 'Yılbaşı, Anneler, Sevgililer, Babalar' günü gibi özel günlerin ortaya çıkması her ne kadar bir öyküye dayandırılmış olsa da, asıl nedeni kapitalizmin tüketimi artırmaya yönelik gündeme taşıdığı bir konudur. Günümüzde bu özel günlerde piyasanın hareketlendiğini de görmekteyiz...