Can alıyor can… Yazının başlığındaki can yakması işin cabasıdır..! Yüzlerce aile “tedaviye cevap verdi, hastamız iyileşti!” söylemleriyle, neşeyle evlerinin yolunu tutarken, daha eve girmeden hastanın “Ben kötüyüm” sözüne bir anlam veremeden, gerisin geri hastaneye dönerler. Teşhis konulmuştur: “HASTANE MİKROBU…” Tıbbi adı: MRSA “Metisilin Dirençli Stafilokok Aureus” 
Hastane mikrobunun yayılmamasının tek ilacı: TEMİZLİK… Hastadan hastaya mikrobun bulaşması ne yazık ki hastane personeli tarafından olmaktadır. Sağlık personelinin hijyene dikkat etmemesi akla mantığa sığar mı? Maalesef personelin ellerini “antiseptik solüsyonla” temizlemesi, arındırması şartın şartı, olmazsa olmazıdır… Yoğun bakım üniteleri ve ameliyathaneleri iyi “sterilizasyon” yani dezenfekte etmekle, tehlike asgariye indirilebilinir…
Hastanın ameliyata girerken, sonrasında yoğun bakımda “İnşallah hastane mikrobu kapmam” veya “Ya kaptıysam?” endişesini taşıması hangi mantıkla ölçülür..? Hasta iyi olmak için mi gidiyor, mikrop alırsam öleceğim korkusunu taşımak için mi hastaneye başvuruyor?!? Hangisi..? Hastanelerin mikrop yuvası olmasını geri kalmışlıkla mı değerlendirsek, hastane personelinin vurdumduymaz zihniyetiyle mi..? Sağlık Bakanı sayın Recep AKDAĞ’ın yerinde olsam! ilk işim bu çağ dışı hastane mikrobu olayına el atarım… Temiz olmak, temizlik kurallarına uymak zor mudur..? Muayene, operasyon, ameliyat alet ve edevatını “sterilizasyon” yapacak ayrı bir teknisyen birimi ihdas etmek insan sağlığı açısından önem kazanmaktadır. 

METİN YALMAN MİKROPLA SAVAŞIYOR

Metin abi eski bir gazetecidir. Basın ataşeliği yapmış, en sonrada Cumhurbaşkanı sayın Ahmet Necdet SEZER’in basın müşavirliğini yapmış, buradan da emekli olmuştur. Emekliliğin tadını çıkarayım derken, yatağa mahkum olmuştur. Hastalığına gelince; Hastane mikrobu… Ankara’da bir hastane de, mide, bağırsak kontrolü yaptırırken, aletlerden birisi mikropluymuş… Bu mikropta en ölümcüllerden birisiymiş, tedavisi yokmuş veya en dirençlisiymiş… Kıymetli Metin abimiz kaderiyle baş başa kalmıştır. Yüce Allah’tan şifa dilemekten başka çare yoktur… Eski iki bakan dostumuzun da, hastane mikrobundan Dünya değiştirdikleri halen unutulacak gibi değildir.
Hastane mikrobundan kayıplar sıradan hale gelmiştir. Bu kader midir? Sorumsuzluğun dik alası mıdır..? Bir doktor dostumuz “muayene olmadan önce doktorun, hemşirenin ellerinin temiz olup olmadığına bakmak lazım!” diyor. Diyor amma; hadi ellere bakıldı da! muayene ve operasyonlarda alet edevatın temiz olup olmadığı nasıl bilinecektir? Bu tamamen doktorun, hemşirenin, açıkçası sağlık personelinin insafına kalmıştır. Acaba kaç hastane de enfeksiyon kontrol komitesi vardır bilemeyiz… Bildiğimiz, hastalanınca hastanelerin bile çare olamayacağıdır. Hastane mikrobunu yok etmek için, temizlik kuralını ön şart olarak kabul etmediğimiz sürece… Allah tüm hastalara şifa versin, hastane mikrobundan da cümlemizi korusun.

Not: Metin Yalman hastane mikrobundan hakkın rahmetine kavuşmuştur.