OKUYUN ama ağzınız sulanmasın. Sevgili okurlarım, şu ekonomik ortamda insanlarımız perişan durumda sürünürken Recep bey sarayında 30 Ağustos daveti verdi.
 Şimdi okuyacağınız yemek listesini Ertuğrul Özkök‘ün dünkü yazısından aldım.
 Sizler evlerinizde kuru fasulyeye talim ederken Saray’ın ikram mönüsüne bakın:
Susamlı levrek simidi… Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie…. Liçi eşliğinde efuli…Stareks eşliğinde aloevera… Orman meyveli spesiyal…Pataşur içinde Çerkez tavuğu … Zencefilli somonlu  şuşi. Tartalet içinde humus… Aydın usulü kuzu çöp şiş…
       
          *         *        *
Bu saray yemeklerinin ne olduğunu çoğunuz gibi ben de anlamadım. 
Ama yemişler…
Günün birinde bizler de inşallah o yemeklerin tadına bakma fırsatı buluruz…
Saray sofrasına çöküp yiyenlere afiyet olsun, bu listeyi okuyunca ağzı sulananların kısmeti bol olsun!
Kıymetli Emin ağabeyimin Sözcü’deki 5 Eylül 2018 tarihli yazısı. Bu yazının altına ilave edilecek bir kelam yoktur. Ancak aklıma merhum Tevfik Fikret’in taşlaması geldi.
Han-ı Yağma
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır; 
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır! 
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir? 
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir! 
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay; 
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini. 
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak! 
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak! 
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!