HAZİRAN ayının ilk haftası tamamlanıp, ikinci haftasına geçilme hazırlığı yapılırken Yılmaz Göksoy hocamız, aramızdan ayrılırken takvim yaprakları 2017 yılını gösteriyordu. Yılmaz Hocamız, Yozgat ile ilgili araştırmaları, incelemeleri, Yozgat'ın gelişmesi, sosyal ve ekonimik yönden güçlenmesi noktasında tüm birikimlerini paylaşmaya çalışıyordu. Takvim yaprakları 31 Aralık 2014 tarihini gösterdiği gün İleri gazetesinde yayımlanan 'Seçileceklerden beklentilerimiz' başlıklı yazısı, tesadüfen geçti elime...
Yazlık ve yayla evlerinin kurulması gerektiğine işaret eden Yılmaz Hoca, 'Akdağmadeni ve Aygar ormanları ile Karanlıkdere Vadisi, Süreyyabey, Gelingüllü, Yahyasaray barajlarının çevresine yayla evlerinin kurulmasının turizmi geliştiriceğini' belirterek, seçilmişlerden bu projeyi değerlendirmesini istemiş. 'Moğollar'dan kaldığı yorumlanan, yapılarının kargir, içlerinin boş olduğu ve barınak olarak kullanıldıkları sanılan, Osmanpaşa-Özhüyük ve Topçu Höyüklerinin kapanan kapılarının açılıp, turistik hale getirilmesi' talebinde bulunmuş...
Aradan yıllar geçti. Daha bir çok talebi var, Yozgat'ın sosyal, ekonomik, ticari alanlarda gelişebilmesi için, Yılmaz Hocanın.  Yazısından sadece bir bölüm alıp, paylaştım. Bunlar ve ötekilerle ilgili atılan bir adım var mı? Yok... Olma ihtimali de ufukta pek görünmüyor. Ağalamaktan, sızlamaktan başka bir şey yaptığımızı söyleyemeyiz. Gerçi ağalamayı da becerdiğimiz pek söylenemez. Ağalamasını bilseydik, şehrin göbeğindeki Mercimek Tepe höyüğünün biran önce istimlak çalışmasını tamamlar, kazılara başlar, toprak altındaki tarihi yer üstüne çıkartıp, turizm sektörüne kazandırırdık. Ama biz halen aynı yerde, durakladığımızı sanıyoruz!...