Yozgatlı Mustafa Koçak, şehitlik hayali kuran yiğit bir Anadolu delikanlısıydı. Asker dönüşü evlenip, Ankara'da yeni bir hayat kuran Mustafa, 15 Temmuz'un karanlık gecesini aydınlatan kahramanlardan.
O bir gün önce köyde ziyaret ettiği anne-babasına sanki şehit olacağını hissetmiş gibi son kez veda etmişti. Şehidin Yozgat'ta yaşayan anne ve babası, onsuz geçen hüzün dolu bir yıla rağmen, hainlere karşı verdikleri mesajlarla tüm şehit ailelerinin sesi oldular. 
Bir yıllık sürede devletten gördükleri desteklerle teselli bulduklarını söyleyen şehit babası İbrahim Koçak ve annesi Züleyha Koçak, mahkemelerde farklı ifadeler vererek adaleti yanıltmaya çalışan hainlerin bir an önce asılmasını istiyor. 
EN BÜYÜK TESELLİMİZ DEVLET BÜYÜKLERİ OLDU
Baba İbrahim Koçak, aradan geçen bir yılın aynı günkü gibi üzüntülü geçtiğini belirterek;  "Aynı gün olduğu gibi üzüntümüz, acımız büyük.  aynı. Allah razı olsun bütün devlet adamlarından yanımıza geliyor üzüntümüzü alıyorlar. Memnun oluyoruz geldiklerinde. Hastanede, her yerde nereye gitsek yardımcı oluyorlar. Devlet, polisimiz, jandarmamız bizimle ilgileniyor, rast geldikleri yerde var mı bir sıkıntınız diyorlar. Hepsi tanıyor bizi. Musabeyli’nin komutanları Allah razı olsun rast geldiğimizde halimizi hatırımızı soruyor. Hastaneye gittiğimizde işlerimiz erken bitiyor" dedi. 
İKİ OĞLUMLA BİRLİKTE VATAN İÇİN HAZIRIZ  
Vatan için iki oğlu birlikte seve seve ölmeye hazır olduğunu bir kez daha dile getiren Koçak, hainlere karşı her zaman dimdik ayakta olduklarını söyledi. 
15 Temmuz'dan sonra devleti her zaman yanlarında hissettiklerini dile getiren Koçak, şunları söyledi: " Üzüntülü olduğumuzda, daraldığımızda telefon ediyoruz biz araba bulamadık Yozgat’a gideceğiz diye, hemen geliyorlar bizi kapının önünden alıyorlar, geride getirip kapının önüne koyuyorlar" dedi.  
O ŞEREFSİZLER DARALDIKLARINDA BİLMİYORUM DİYORLAR
Şehit babası İbrahim Koçak, mahkemelerde darbeden haberlerinin olmadığı yalanına sığınan hainlere tepki gösterdi. 
"O şerefsizler daraldıklarından öyle diyorlar, neden bilmemişler, bilmemişler de neden girmişler o işin içine" diyen Koçak; "Onlar için idam istiyoruz. Onlar idamı fazlasıyla hak ediyorlar. Hem vatana ihanet ettiler, hem milletin ciğerini yaktılar. Bir yıl biz neler çektik, neler yaşadık kimseler bilmez. Allah razı olsun devlet büyüklerimiz bize teselli kaynağı oldu. Bu günden sonra tek isteğimiz o hainlerin idamıdır. Onlara karşı ayaktayım, onlara karşı dimdik ayaktayım. Ama ateş düştüğü yeri yakıyor ama onlara karşı ayaktayım. Hiçbir zaman fırsat vermeyeceğim, onların da idam olmasını istiyorum. Bizim de içimiz soğusun onlar idam olsun" ifadelerine yer verdi. 
BİR GÜN ÖNCE SANKİ VEDALAŞMAYA GELDİ
Oğlunun küçüklüğünden beri şehit olma hayali kuran, vatan sevdalısı biri olduğunu aktaran Koçak, bir gün önce köye gelip sanki vedalaşır gibi ziyarette bulunduğunu söyledi. 
Koçak, o güne dair yaşadıklarını şöyle anlattı: "Oğlum küçüklüğünden bu tarafa ben şehit olacağım, gideceğim askerde şehit olurum derdi. Perşembe günü köye geldi, Cuma günü saat 11.00’de çıktı köyden. Tekrar Cumartesi günü saat altı buçukta şehit oluyor. 9-10 arasında haberi geldi. Bir gün önce yanımızdaydı, bizi ziyaret etti gitti. Ertesi gün aynı köyden gittiği saate haberi geldi. Hayaline kavuştu." 
ŞEHİT ANNESİ: "HER GÜN BİR AVUÇ GÖZ YAŞI HER GÜN CİĞERİMİZ YANIYOR"
Anne Züleyha Koçak da, her gün bir avuç göz yaşı, her gün ciğer yangını yaşadıklarını söyledi. 
"Şehit olan yavrulara bakıyoruz aynısı, onlar da bizim yavrularımız. Hiçbirine dayanamıyoruz ama ne yapalım" diyen şehit annesi; "Allah onlara fırsat vermesin, içimiz yanıyor. Şurada bir şehit görsek aynı kendimizinki gibi yanıyoruz . Ne yapalım Allah vatanımıza, milletimize zeval vermesin. Allah’ım dimdik ayakta duruyoruz. Bu gün ben de giderim eğer deseler ki bu gün hepiniz gideceksiniz derseler iki oğlumu bir kocamı alır ben de peşlerine düşer giderim. O kadar yanıyor içimiz o kadar yanıyor ki evlat acısı hiç birine benzemez. Ne ana, ne baba iki kardeş verdim, annemi verdim, babamı verdim, kim vermedim ki. Hiç birinin yerini tutacak bir şey değil. Bu ayrı. Ağzımda diş kalmadı, kendimde fer kalmadı. Çıktığım merdivenleri çıkmanın mümkünü yok. Oraya getirip beş kiloluk suyu koyuyorum ya torunları çağırıyorum, ya da amcanı çağırıyorum çıkartıyor yukarı. Yani bizi kavurdu, Allah kimseyi kavurmasın, kimseye vermesin çok zor büyük acı. İnşallah onları da idam çıkar, idam ederler de şehitlerin ailelerinin yürekleri soğur. İnşallah bir kaç tanesini idam etseler de ciğerlerimiz soğusa. Tüm şehit aileleri için, onlar da benim, benimki onların. Ayrı değil şehitler hep bizim için" diye konuştu. 
OĞLUN NEDEN GİTTİ DİYORLAR, O GİTMESE, BEN GİTMESEM BU ÜLKENİN NAMUSUNU KİM KORUYACAK?
15 Temmuz sonrası yaşadıklarını paylaşan Züleyha Koçak, şöyle konuştu: "Aklı yeten yetmeyen diyor ki, neden gitmiş senin oğlun. Gitmeseydi. Benim oğlum gitmese, senin oğlun gitmesi senin ırzını yarın gevurlar aldı götürdü ne yapacaktın o zaman. 12-13 yıl oldu, askerden geldi düğününü ettik ayrıldı gitti. 18 yaşındaydı, evdeyiz. Babası oturuyoruz, oğlum bana takıldı, müdür derdi, hiç anne demezdi, devamlı takılırdı. Yine aklına ne düştü dedim, ben askere gideceğim az kaldı dedi. Ben gideyim dedim. Seni kim ne yapsın dedi, ben de soğanlarını doğrarım dedim. Babanı salayım askere dedim. Babamı da götürmezler dedi, ben gideceğim dedi. Ey müdür dedi yine, ben askere gider, şehit olur muyum, beni köye yukarı kırmızı bayrakla müdür ağlar mı, beni alırlar götürürler mi dedi. O öyle söyleyince babası kovaladı. Senin derdin neyde gitmeden böyle ediyorsun dedi. O yaştan beri böyleydi, Rabbim demek ki alnına yazmış, onu o mertebeye erdirmiş, Allah kimseye yaşatmasın yaşattığına büyük, peygamber sabrı versin. Başka ne deyim, başka bir şey diyemiyorum. Allah bu valimize, milletimize, hepisine zeval vermesin. Bu vali beni ayakta tutuyor. Evine gittik, yerine çıktık, bizi içeri aldı, hanımının yanına gittik. Hanımı kendinden üstün kendi hanımından üstün. Çok bizimle ilgileniyorlar. Bu kadar mı insanlık olur, Rabbim Cenab-ı Mevla’m ne muratları varsa versin."

Editör: TE Bilişim