Bu yazı dizisi ile aynı zamanda 249 şehit ailesi ve yüzlerce gazinin duygularına tercüman olmaya çalıştık. 15 Temmuz 2016 tarihinde önce İstanbul’da köprüleri kestiler, sonra sokaklara tanklarla çıktılar. Uçak sesleri ile korkutmaya, helikopterden yağmur misali yağdırdıkları kalleş kurşunları ile bitireceklerini zannettiler. Bitmeyen iman dolu göğsün vatan aşkını hesap etmeden Türkiye’yi bir gecede teslim etmeye çalışanlara karşı duran bir mukaddes ruhun tesiri oldu şehit ve gaziler.

ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLERİN HANELERİNE KONUK OLDUK
İleri Gazetesi, 15 Temmuz Hain Darbe Kalkışmasının seneyi devriyesinde bir kez daha şehit aileleri ve gazilerin hanelerine konuk oldu. Bir kez daha o karanlık geceyi ve o geceyi aydınlatan iman dolu göğsün sahiplerinin yaşanmış gerçek dünyalarına temas ettik. Şehit aileleri ve gazilerin tamamına ulaşamasak da konuştuklarımızla tüm şehitlerin ve gazilerin duygu dünyalarını yansıtmaya çalıştık. İleri Gazetesi Yazıişleri Müdürü Tarık Yılmaz’ın ekip arkadaşları ile birlikte hazırladığı yazı dizisinde şehit aileleri canlarından bir parçayı toprağa emanet ettikleri 15 Temmuz 2016’dan bu güne geçen 1 yılı konuştuk. Kah duygulandık, kah gururumuz kalbimizi dar etti göğüs kafesimize, nefesimiz kesildi.
BİR DAHA OLSUN… 
Şehit yakınlarının ‘Şehit olmak için biz de hazırız’ sözleri karşısında ne diyeceğimizi bilemediğimiz zaman dilimi de oldu, gazilerin ‘Bu vatan sahipsiz değil’ sözleri karşısında o ruhu fazlasıyla hissettiğimiz anlarda…
Kimi Ankara’da, kimi İstanbul’da şehitlik ve gazilik mertebesine ulaştı. Şakir, Beytullah, Yıldız, Muhammet diye yazılsa da isimleri hepsinin tek ve ortak bir adı var; “Şehit ve Gazi…”
YOZGAT’TAKİ O RUH VE 13. DAKİKA!
Şehit aileleri ve gazilerin yaşanmış gerçek hikayelerini konuşmadan önce 15 Temmuz gecesinin Yozgat’ını hatırlayalım. 
O gece neler yaşandı?
İl Jandarma Alay Komutanı, Emniyet Müdürü ve Yozgat Valisi’nin şehit olmak için sokağa çıkmalarına neden olan, korkunun korktuğu, korkusuzluğun vatan aşkına dönüştüğü Yozgat akşamını konuşalım istiyorum. 
Amerika ve İsrail’den aldıkları emirle kendi ülkelerine ihanet etme alçaklığını gösterenler henüz yüzlerini göstermeye, Ankara’da uçaklar uçmaya, köprüler de trafik durmaya başladığı ilk anlarda tüm Türkiye, hatta pek çok devlet yöneticisi her şeyden habersiz ‘Neler oluyor’ diye soruyordu. 
“50 YIL DAHA MI YAŞAYACAĞIZ!”
İşte tam o anlarda kalkışmanın alçak ruhlu müsebbiplerinin kurduğu sözde ‘Yurtta Sulh Konseyi’ İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Selçuk Yıldırım’a, kalkışmamın komutanı olması talimatını gönderdi. Aslında talimattan öte gayrimeşru bir emrin tesiriydi. Vatana olan sevdası ve asker duruşu tartışmasız bir komutan olan Selçuk Albay, ne o emre itaat etti ne de kalkışmanın uşağı olmayı kabul etti. O gece, Selçuk Albay, o dönemin Emniyet Müdürü Saim Müdür (Akpınar) Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç’ın valilik konağında bir araya geldiler ve o tarihi kararı verdiler.
ABDESTLERİNİ ALDILAR VE ÇIKTILAR! 
Şehrin valisi olmanın ötesinde cephedeki bir komutan edası ile ölmeye çoktan hazır olan Kemal Yurtnaç, ‘Bir 50 yıl daha mı yaşayacağız dediği’ Yıldırım ve Akpınar’la aslında “önü” ve “sonu” belli olmayan zor bir yolculuğa çıktılar. Onların bu iradesine Yozgat’ın Şehr-i Emini Kazım Arslan, Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Ataman, Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Salih Karacabey, siyasi parti temsilcileri, stk temsilcileri sahip çıktı. 13’üncü dakikada bir demokrasi dersi veriliyordu Türkiye’nin tam ortasında, Bozok Yaylası’nda…
Abdestlerini alıp, şehitlik mertebesine ulaşmanın heyecanı ile Yozgat Cumhuriyet Meydanına çıktılar. O meydanı dolduran binlerce Yozgatlı’nın huzurunda; darbenin, hain kalkışmanın, alçak girişimin karşısında henüz zaman kalkışmayı 13 dakika geçe durarak yeni bir tarihi hareketin fitilini ateşlediler.
O ŞEHİTLER VE GAZİLER…
Beytullah Yeşilay, Celalettin İbiş, Cengiz Polat, İbrahim Yılmaz, Mehmet Ali Vurel, Mustafa Aslan, Mustafa Koçak, Ömer İpek, Serkan Göker, Yasin Yılmaz, Yıldız Gürsoy, Hasan Altın, Özgür Gençer, Suat Akıncı. 
Yozgatlı 14 vatan şehidi. 
Bir daha dönmemek üzere hainlere karşı duran 14 yiğit insan.
Onların ellerinde ne bir silahı ne de tankı, ne topu vardı. Sadece iman dolu göğsün götürdüğü yere gittiler. Vatan için ölmenin o tarifsiz heyecanı ile yürüdüler şehitlik yolculuğunda. 
Ayhan Bozkurt, Ferhat Yazar, Hasan Elmas, Muhammet Emin Tekin, Mustafa Çetinkaya, Serkan Erdinç, Şakir Yeşilay, Şenol Gençer, Rahmi Şahin, Yunus Çetin, Muammer Erkaya, Muhammet Ekinci…
Gazilerimiz…
Yer yüzünün yaşayan gurur madalyaları.
15 Temmuz gecesi aldıkları yara bir an olsun durdurmadı.
Allah o gece vatanı için can veren, yaralanan, dertlenen, dua eden, sadece ve sadece vatan sevdasında buluşanlardan razı olsun. Biliyoruz ki o gecenin isimsiz kahramanlarının isim isim hiç silinmemek üzere yazıldığı en kıymetli yer Yüce Allah’ın makamı. O makamda yer bulunlar bu gün bize bu vatanı bırakanlar.
TARİHİ BİR VESİKA OLACAK
15 Temmuz; aslında terörle mücadele, İstanbul’un kutlu fethi, Çanakkale’deki olağanüstü destan, Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın ruhu, Nene Hatun, 40 atı ile Çin Saray’ında Kürşat, Osmanlı’nın son büyük Zaferi Kut-ül Amare ve daha nice destanların günümüze tesiri. 
O ruhu anlatmak zor, hatalarımız, eksiklerimiz, ifadelerde yetersizlik var ise bilin ki bunlar vatan aşkı karşısında kelimelerin kifayetsiz kalışındandır.
Kahramanların gerçek hikayesini anlatan yazı dizisinin ilk hikayesinde Saraykentli Şehit Beytullaş ve Gazi Şakir Yeşilay kardeşlerin destansı mücadelesini anlatacağız.
Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için… Can verenleri unutmamak ümidiyle bu yazı dizisini tüm isimsiz kahramanlara atfediyoruz.
15 Temmuz’un ilk şehidi Genelkurmay Karargahında şehit olan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın koruma astsubayı Topçu Astsubay Kıdemli Başçavuş Bülent Aydın'dan kalkışmanın seyrini haini alnından vurarak değiştiren ismi Ömer Halis Demir ve nice isimsiz kahramanlara minnet ve şükran borçluyuz. Gazilerimizi saygı ile selamlıyoruz…
Yarın: “Dönmeyi düşünmediler”


 

Editör: TE Bilişim