Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Aralık ayının ikinci haftasında itibaren Türkiye genelinde başlayan yağışların hububat üreticisinin yüzünü güldürdüğünü vurguladı.
    Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Aralık ayının ikinci haftasında itibaren Türkiye genelinde başlayan yağışların hububat üreticisinin yüzünü güldürdüğünü vurguladı. Yağışların olumlu etkisinin yanı sıra, meydana gelen düşük hava sıcaklıklarının dalda ürün bulunması nedeniyle özellikle narenciye için risk oluşturduğuna dikkat çeken Bayraktar, henüz narenciyede meydana gelen bir don olayı olmamakla birlikte, hava sıcaklıklarının daha da düşmesi halinde ürünlerin olumsuz etkilenebileceğini kaydetti.
    Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Akdeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Kasım ayının kurak geçmesinin, hububat başta olmak üzere kışlık ekimlerde sıkıntı yarattığı belirtildi. Özellikle Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinin Kasım ayında hiç yağış almadığına dikkat çekilen açıklamada, "Güneydoğu Anadolu bölgesinde kışlık ekimler tamamlanmış ve Kasım ayında beklenen yağışın gerçekleşmemesi sebebiyle, özellikle kıraç alanlarda buğday ve arpa ekimlerinde çimlenmenin gerçekleşmediği veya çimlenme gerçekleşse bile ürünün kuruduğu belirtilmiştir" denildi. Aralık ayı yağışlarını değerlendiren TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Aralık ayının ikinci haftasında itibaren Türkiye genelinde başlayan yağışların hububat üreticisinin yüzünü güldürdüğünü belirterek, " Güneydoğu Anadolu Bölgesinde son aylarda ilk kez yağmur yağdığı, bu yağışların çimlenmeye iyi geleceği belirtilmiştir. Bu hafta da yağışların devam etmesi beklenmektedir. İç Anadolu Bölgesinde ise Aralık ayının ikinci haftası başlayan yağmurlar hafta sonunda yerini kara bırakmıştır. Yağışların özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesinde devam etmesi beklenmektedir. Son yıllarda bu bölgede arka arkaya yaşanan kuraklık nedeniyle çeşitli tedbirlerin erken alınması kayıpların azaltılması açısından önem taşımaktadır. Toprakta depolanan suyun aşırı tüketiminin önüne geçmek amacıyla kuraklığa dayanıklı tohum seçimi, basınçlı sulama sistemlerinin artırılması, münavebenin uygulanması gibi tedbirler alınmalıdır" ifadelerini kullandı. Yağışların olumlu etkisinin yanı sıra, meydana gelen düşük hava sıcaklıklarının dalda ürün bulunması nedeniyle özellikle narenciye için risk oluşturduğuna dikkat çeken Bayraktar, henüz narenciyede meydana gelen bir don olayı olmamakla birlikte, hava sıcaklıklarının daha da düşmesi halinde ürünlerin olumsuz etkilenebileceğini kaydetti.
ÇİFTÇİLER DEVLET METEOROLOJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN
YAPILAN AÇIKLAMALARI TAKİP ETMELİ
    Bayraktar, "Meteoroloji'den üreticilerimize gereken uyarılar yapılmış olmakla birlikte, ürünü depolama imkanı bulunan üreticilerimizin ürünlerini toplayıp depolamaları olası maddi kaybı önleyecektir. Ayrıca, 2011 yılında ilk kez meyvelerin çiçeklenme döneminde karşılaştığı don riskinin de Devlet destekli Tarım Sigortaları kapsamına alınması planlanmaktadır. Üreticilerimizin don riskine karşı kayıplarının azaltılması açısından mutlaka sigorta yaptırmaları gerekmektedir" dedi. Bayraktar, çiftçilerin aşırı yağış, don, dolu gibi tarımsal üretime zarar verecek konularda Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaları takip etmeleri ve alınabilecek önlemleri erken almalarını beklediklerinin altını çizdi.
TARIMIN İSTİHDAM İÇİNDEKİ PAYI 2000'Lİ YILLARDAN
İTİBAREN DÜZENLİ OLARAK AZALMA EĞİLİMİ İÇERİSİNDE
    Tarım sektörünün istihdamdaki önemini de vurgulayan TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar Türkiye'nin sanayileşmesiyle birlikte tarımın istihdam içindeki payı 2000'li yıllardan itibaren düzenli olarak azalma eğilimi içerisinde olduğunu kaydetti. 2002 yılında yüzde 34.9 olan tarımın istihdamdaki payının, 2008 yılında yüzde 23.7'ye gerilediğine dikkat çeken Bayraktar, şu noktalara değindi: "Azalan istihdam oranı, kriz nedeniyle 2008 yılındaki durağanlığını yitirerek, 2009 yılında tekrar yükselme eğilimine girerek yılsonu verilerinde yüzde 24.4 olarak yansıdı. Kriz döneminde iş bulamayacağını düşünen kişiler, tarım sektöründen çıkmakta daha ihtiyatlı davranarak kendilerini emniyete aldı. Bunun yanı sıra kentlerde iş bulamayan pek çok insanımızda tekrar tarım sektörüne yöneldi. Son açıklanan 2010 yılı Eylül ayı verilerinde ise tarım sektörünün toplam istihdam içerisindeki payı yüzde 26.6 olarak gerçekleşmiştir. Tarım sektörü ülkemiz için halen önemli bir istihdam deposudur. TÜİK'in son açıkladığı Ağustos, Eylül, Ekim aylarını kapsayan Hanehalkı İşgücü Araştırması Eylül Dönemi Sonuçları incelendiğinde; 2010 Eylül döneminde tarım sektöründe çalışan sayısı 261 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı ise 692 bin kişi artmıştır. Eylül 2009 döneminde tarım sektöründe 5 milyon 738 bin kişi istihdam edilirken, Eylül 2010 döneminde 0.5 puanlık artışla 5 milyon 999 bin kişi olarak tespit edilmiştir. Eylül 2010 döneminde istihdam edilenlerin yüzde 26.6'sı tarım, yüzde 19.5'i sanayi, yüzde 6.6'sı inşaat, yüzde 47.7'si ise hizmetler sektöründedir. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payının 0.5 puan, sanayi sektörünün payının 0.6 puan, inşaat sektörünün payının ise 0.2 puan arttığı, buna karşılık hizmetler sektörünün payının 0.9 puan azaldığı görülmüştür." Hizmetler sektöründen ayrılan insanların yarıya yakın bölümünün tarım sektörüne sığındığını belirten Başraktar, kriz dönemlerindeki tarım sektörünün istihdam oranının artmasının en önemli nedeninin, insanların tarımı daha güvenli bir sektör olarak görmelerinden kaynaklandığını kaydetti. Başraktar, "Şehirlerde işsiz ve gelirsiz kalan bir kısım insanımız, tarımdaki şartlar iyi olmasa da, karınlarını doyurabilmek için tarıma sığınmaktadır. Tarımda çalışan nüfusun önemli bir bölümü gizli işsiz durumundadır" dedi. Tarım sektörünün, işsizliğin artmasını önleyerek, sosyal riski azaltan kilit konum durumunu koruduğunu belirten Bayraktar, "Ancak tarım sektörüne yeteri kadar destek olunmadığı taktirde bu yükü taşımayacağı aşikardır. Tarımın bu yükü taşıyabilmesi için üretim ve yatırımın teşviki ile kırsal kalkınma politikalarına daha fazla önem verilmesi gerekmektedir. Tarım sektörü, gerek ekonominin gerekse istihdamın lokomotifi olmaya devam etmektedir. Bu nedenle sektörün yapısal sorunlarının bir an önce çözüme kavuşturulması gerekmektedir" ifadelerini kullandı.
Editör: TE Bilişim