Son viraja girilirken 30 Mart’ın eşiğinde öyle hesaplar yapılıyor ki akıllara zarar.

LİSTE…

 

İsterseniz önce kurum içi seçim oyunlarından konuşalım.

Malumunuz olduğu üzere seçim öncesi bir şekilde baskılar da kuruluyor.

İktidar olsun muhalefet olsun mahalle baskısını yapan kazanıyor.

Özellikle şu süreçte kurumsal manada oluşturulan listeler, adam çizmeler, sınır belirlemeler ve daha neler neler.

Önümüzdeki günlerde detaylarını konuşma imkanımız olacak. Üstelik belgeleri ile ama öncesinde kurumsal manada oluşturulan listelerin toplum içindeki kutuplaşmayı, insanların ortaya koyacağı verimliliği etkilediğini,

Moral bozduğunu,

Huzur bozduğunu,

İç kararttığını bağıra çağrı söylemekte, sesimi yükseltmekte fayda görüyorum.

Şimdilik noktalı virgül;

 

PAZARLIK KİMİN İÇİN NE İÇİN…

 

Seçim öncesi kurulan klasik bir senaryodur, kim kimi destekleyecek, hangi partiye nereye sandıkta iltihak edecek mutlaka konuşulur.

Bu seçim de kurulan “seçim pazarlıkları”na dair haberler geliyor kulağımıza.

Daha önce oyların makarna, kömür, ya da çeşitli maddesel karşılıklarla satıldığı/satın alındığı, iddia edilirdi.

Bu kez farklı pazarlıklar kuruluyor.

Masraf karşılığı babından isteniyor bir şeyler.

Masrafa binaen oy…

Geçenlerde ilçeden gelen bir arkadaşa, falanca parti de iddialıymış doğru mu diyorum.

“Vallahi de yalan, billahi de yalan. Parayla adam tutup, falanca partiye oy vereceğim diyen insanlar meydanlara gönderiliyor. Sırf laf olsun, torba dolsun, gündem olsun” yanıtı veriyor.

İşte size siyasi pazarlığın küçük bir örneği.

Küçük bir ilçede, veyahut beldede böyle şeyler konuşuluyorsa Yozgat’ta neler olmuyordur varın hesabını siz yapın.

Parayı veren düdüğü çalar, öyle mi…

Yok yok parayı veren oyu kapar!

Aman Allah’ım çok acı, utanç verici, dine, insanlığa sığmayacak türden.

Ha, bunlar yeni mi oluyor Tarık derseniz, yeni değil elbette.

Dün de vardı bu günde.

Senaryolar farklı bu kez.

Siyaset için kalıbını ortaya koyacaksın, son da o kalıba parayı dolduracaksın.

İşte benim zihniyetime ters düşen bölüm burası.

Sizin, benim oyumu pazarlık masasında alıp, satan tüccarlar istemiyorum.

Kazım Arslan’ın seçim taktiği

 

AK Parti Yozgat Belediye Başkan Adayı Kazım Arslan, kısa bir süre önce “Seçim Beyannamesi”ni bir kitapçık halinde kamuoyuna tanıttı!

Tanıtmakla kalmayıp tüm Yozgat’a bu kitapçığı yaymak için harekete geçen Arslan, bu işi gençlerle yani partiyle alakası olmayan, para karşılığı iş yapan insanlarla yapmak yerine bu kez farklı bir yol izledi.

Seçim Beyannamesini belediye meclis üyesi adayları ile dağıttırdı Yozgat’a.

Yani koca koca adamlar ellerinde seçim beyannameleri ile Yozgat’ta insanların kapısını çalıp, hem kendilerini hem de partilerini hem de adayları tanıttılar.

Ve her şeyden önemlisi seçime ekip halinde hazırlanmanın ayrıcılığını yaşadılar.

Arslan’ın ta başından bu tarafa amacı insanlara birebir ulaşmak oldu.

Yani insanların elini sıkıp, kendini tanıtıp, muhabbet ortamı kurarak önce samimiyetini sonra partisinin seçim misyonunu ortaya koydu.

Öncelikler sıralaması burada yanlış algılanabilir.

Adayın önceliği samimiyeti olmazsa partinin misyonu çok da bir şey ifade etmez.

Kazım Arslan’ın seçim taktiği bana mantıklı geldi.

Belediye meclis üyesi adayları ellerinde broşür dağıtarak seçimin ta içinde kalbin olduklarını anladıkları gibi kendilerini ifade konusunda da siyasi bir tecrübe yaşadılar.

Böylelikle hem partilerine hem de adayın tanıtımına katkıda bulunarak birden fazla işlevi yerine getirdiler.

Kazım Arslan’ın seçim taktiği beyannamenin tüm Yozgat’a ulaşması adına da etkili bir yöntem oldu diyebilirim.

Editör: TE Bilişim