Yozgat Belediyesi Bilal Şahin Kültür Merkezi’ndeki programa İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Karacebey, Milli Eğitim Müdürü Saim Kuş, Belediye Başkan Yardımcısı Talih Karslıoğlu, Kültür ve Turizm Müdürü Lütfi İbiş, aileler ve öğrenci veliler katıldı. 

TOKİ Mevlana İlk ve Orta Okulu Müdürü Hasan Arun’un, açılış bölümünde yaptığı konuşmada doğumundan bu güne hayatı ve fikirleri ile insanlığa ışık  tutan Hz.  Mevlana’yı anmak ve anlamak adına bir program  tertip etmek istediklerini belirterek, katılımcılara teşekkür etti. 

Daha sonra kürsüye gelen Bozok üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Karacabey, 741’inci vuslat yılında Hz. Mevlana’nın insan yaşantısına ve dünya insanlığa kazanımlarına dair önemli tespit ve bilgiler aktardı.

 “Tarihte birçok şahsiyet doğum ve ölüm yıldönümlerinde hatırlanıp hayatları hakkında kronolojik bilgiler verilir. Mevlânâ gibi şahsiyetler ise düşünceleri ve fikirleri ile her gün aramızdadırlar” ifadeleri ile başladığı konuşmasında Karacebey; 

“Mevlâna 1207 yılında Erenler diyarı Horasan bölgesinin önemli şehirlerinden Belh’de dünyaya geldi. Babası “Sultânu’l-Ulema” diye anılan Muhammed Bahaeddin Veled, Mevlânâ’nın doğumundan bir müddet sonra Belh’den göç etmek zorunda kalmıştır. Bu göç esnasında yolları birçok ilim merkezinin yanında Hicaz bölgesine de uğramış ve Konya’da son bulmuştur. Horasan bölgesinden çıkıp Anadolu topraklarını ilim ve irfan ile aydınlatan sadece Mevlânâ değildir. Ahmet Yesevî, Emir Buhârî, Hacı Bayram Velî, Hacı Bektaş Velî gibi her şehrimizde bir gönül ehlinin adını ve izini bulmak mümkündür” dedi. 

Mevlana’nın, “Ben Kur’an’ın kölesiyim, ben Muhammed’in (SAV) ayağının tozuyum” sözüne dikkat çeken Karacabey, Mevlânâ’nın tasavvufî hayatın temel prensiplerini ortaya koyduğu öncelikle Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam gibi dînî ilimleri en üst düzeyde öğrenmiş ve bunların yanında imli hikmet diye tanımlanan felsefe öğrenimini de ihmal etmemiş önemli bir şahsiyet olduğuna vurgu yaptı. 

“Dînî ilimlere vakıf olmadan tasavvufî düşüncenin istikametini bulamayacağını bilen ve bu prensibi hayatında uygulayan Mevlânâ bu yönüyle örnek alınmalıdır” diyen Prof. Dr. Salih Karacabey, şunları söyledi: 

“Onun eserlerinde hayatın tamamını bulmak mümkündür. Kur’an ve Sünnetin ortaya koyduğu ahlâkî prensipler ve onun eserlerinde yerini bulmuştur. İnsanın kendisi ve çevresi ile ilişkilerini ahlâkî kurallar içerisinde nasıl sürdürmesi gerektiğini Mevlânâ’da bulmak mümkündür.  Bu proğramı tertip eden ve destek veren öğrencilerimiz ve öğretmen arkadaşlarımız Mevlânâ’nın bizimle ilgili de tavsiye ve telkinleri vardır. Ona göre eğitimci gönül ehli, yumuşak kalpli, aydınlatıcı, mesleğine aşık, sabırlı, affedici ve bilgili olmalıdır. Öğrencisinin seviyesine göre hitap edebilen, onların ilgi ve yeteneklerini tespit edip ona göre yönlendiren biri olmalıdır. Öğrenciler ise kendileri için onca fedakarlığa katlanan bu değerli insanlar karşısında saygılı olmak durumundadırlar. Mevlana’nın unutulmaması gereken bir yönü de diğer gönül ehli büyük şahsiyetler gibi İslam Dini’nin insan sevgisine verdiği önemi bilen ve onu yansıtan bir şahsiyet olmasıdır. Yunustaki insan sevgisini Mevlana’da da fazlasıyla bulmak mümkündür. Bu yüzden Mevlânâ Türkiye içinde olduğu kadar yurt dışında da tanına, itibar gören ve hakkında araştırmalar yapılan büyük bir şahsiyettir. Böyle bir değere sahip olmak bir ülke için en büyük zenginliktir.”

Karacebey’in konuşmasının ardından Tasavvuf Musikisi sanatçısı Recep Kunduz ve öğrencilerin gönüllere hitap eden konseri yer aldı. 
Sema gösterisi ile renk bulan program öğrencilerin programın anlamına uygun şiir ve tiyatro gösterisi ile sona erdi.

Editör: TE Bilişim