Şeker-İş Şube Başkanı Ömer Macit, ülkemiz ve şeker sanayimizin zorlu bir dönemden geçtiği günümüzde dünya ülkelerinin alternatif enerji kaynakları arayışını sürdürürken, ülkemizde stratejik önem taşıyan fabrikalar özelleştirme silahıyla mücadele eder duruma geldiğini ileri sürdü.
    Türkiye’de milyonlarca insanın ekmek kapısı, oluşturduğu istihdam, gelir ve katma değer ile ülke ekonomisinin lokomotif kuruluşlarından olan şeker fabrikalarının özelleştirilmesi yeniden gündeme getirilirken getirilerinin göz ardı edildiğini ileri süren Macit; “Bu sektörün yarattığı istihdam bir tarafa, küresel sorun haline gelen petrol ürünlerinde alternatif bir sektör olduğu ne yazık ki hafızalardan bir çırpıda silinmek istenmektedir” dedi.
    Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın ülkenin geleceğini göz ardı eden, işçinin, ve tarladaki çiftçinin çalışma motivasyonunu bozan, insan odaklı değil, ölçüsüz ve bilgisiz hareket etme girişimi ile ülkemizin önemli sektörlerinden şeker sanayine büyük darbe vurduğunu söyleyen Ömer Macit, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının sat kurtul mantığı ile çalıştığını kaydetti.
    Macit açıklamasında fabrikaların satışı için ÖİB’nin ihale için belirlediği tarih üzerinde durulması gereken bir tarih olduğunu ve üretimi engellemeye yönelik olduğu kadar şeker pancarı tarlalarındaki hasat öncesi ihale sürecini kızıştırması açısından da dikkat çekici olduğunu belirterek şunları söyledi: “Şeker-İş Sendikası olarak buradan görüşlerimizi göz ardı eden, bir yerlere yaranmak adına ben yaptım oldu mantığını kendisine adeta ilke edinen Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nı hükümet yetkililerine şikayet ediyoruz. Devletin önemli kurumlarından Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu cari açığı indirmek, yeni istihdam alanları yaratmak ve enerjide dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak adına önemli bir adım atarken ÖİB, kelle almayı bekleyen bir cellat misali kılıcını dönüp dolaşıp şeker fabrikaları üzerinde gezdirmektedir. Eğer hedef, istihdam ve işsizliği önlemek ise ÖİB ne yapmak istemektedir?
    Petrolde dışa bağımlılıktan kurtulmanın ve ülkemizde adeta kanayan yara haline gelen işsizlik sorununun çözümü ise şeker pancarı üreticisi, çiftçisi ve devletin omuzlarındadır. Yapılan araştırmalar, AB ülkelerinde olduğu gibi ülkemiz tarım skalasında da biyoetanol üretimi için en doğru ürünün şeker pancarı olduğunu göstermektedir.
    Bu konuda Fransa örneği şeker pancarı sektörünün ne denli stratejik bir sektör olduğunun en açık kanıtıdır. Fransa önce şeker fabrikalarını özelleştirmiş, sonra kişilere kar amacıyla özelleştirmenin yapılmayacağını görmüş ve bu fabrikaları içinde pancar üreticileri ve kamunun da bulunduğu yeni bir yapıya devretmiştir. ABD’de ise şahısların tek bir fabrikası yoktur. Ülkemizde ise sektörün kurtuluş reçetesi pancar üreticisi, şeker işçisi ve devletin içinde olduğu yeni bir yapıdadır.
    Şeker-İş Sendikası ÖİB tarafından daha önceki dönemlerde özelleştirilmek üzere satışa çıkartılan şeker fabrikalarının kamu yararına aykırılığına ilişkin yürütmesinin durdurulması konusunda Danıştay nezdinde yaptığı kararlı girişimleriyle ülkemizin kazanımı adına önemli bir adım atmıştır. Sendikamız adına, 26.01.2011 tarihinde“Yenilenebilir enerjide Avrupa’nın lideri olabiliriz”, 29.11.2011 tarihinde“Şeker-İş Sendikasından hükümete ‘Milli Eylem Planı’ çağrısı”ve04.03.2011 tarihinde“Türkiye yenilenebilir enerjide fırsatı kaçırmamalı” başlıkları altında yaptığımız basın açıklamalarında şeker pancarının bietanol üretiminde stratejik bir ürün olduğu yönünde hükümet yetkililerini, ÖİB’yi, sivil toplum kuruluşlarını, siyasi partileri, akademik çevreleri ve kamuoyunu doğru bilgilerle sürekli olarak aydınlatmaya çalıştık.
    Önceki gün Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)’nın ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtarmaya, yüksek oranda döviz çıkışını önlemeye ve cari açığı azaltmaya yönelik biyoyakıtların üretiminin teşviği için akaryakıta tarımsal ürün katkısı konusunda yaptığı düzenleme şeker sektörüne ve bu sektörden ekmek yiyen milyonlarca insanın hislerine tercüman olurken, ÖİB politikalarına karşı camiamızda da yeni bir umut ışığının doğmasına neden olmuştur. Bu düzenlemeden dolayı EPDK Başkanı Sayın Hasan Köktaş ve yönetimine buradan teşekkür ediyoruz. Amacımız; ülkemizin milli değerlerinin korunmasıdır, hedefimiz; var olan imkanların başka ülke insanlarını mutlu etmeye değil, ülkemiz insanlarının refahı ve aydınlık yarınları için kullanılmasıdır.
    Dünya şeker pancarını baş tacı ediyor biz elimizin tersiyle itiyoruz
    Milli değerler ve bazı gerçeklerin göz ardı edilmeye çalışıldığı ve yönü AB’ne dönük ülkemizde son yıllarda özellikle petrol ürünleri fiyatları konusundaki yüksek vergi yükü sonucu artan maliyetlerin tüketim yapan kesimi zor durumda bıraktığı bir gerçektir. Akaryakıt fiyatlarını aşağıya çekmenin önemli bir adımı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından özelleştirilmesi için gündeme getirilen şeker fabrikalarının var olma nedeni olan şeker pancarıdır. Dünya fosil yakıt rezervinin sınırlı olması, maliyeti ve çevreye verdiği zararları göz önünde bulundurulduğunda şeker pancarından üretilen biotenol yakıtı önemini her geçen gün daha da artırmaktadır. Dünyanın en büyük şeker üreticisi olan Brezilya ihracatını azaltarak ve şeker kamışından elde ettiği şekerlerin bir kısmından vazgeçerek biotenol üretimine geçmiştir ve bu ürünü Avrupa Birliği ülkelerinin çoğuna ihraç etmektedir.
    Brezilya’nın dışında Kolombiyave Amerika Birleşik Devletleri’ndede şeker kamışı ya da tahıllardan elde edilen etanolün kullanımı, hükümet programlarıyla teşvik edilmektedir. Öyle ki şeker üretiminde ön sıralarda olan ABD bile biotenol ihtiyacının yüzde 25’e yakınını Brezilya’dan ithal ederken, Türkiye genel olarak enerjide yüzde 90 dışa bağımlı bir ülke konumundan çıkamamıştır. Birçok ülkenin biyoyakıt politikalarının arkasında yatan amaçlardan biri tarım sektöründe istihdamın ve gelirin artırılarak kırsal kalkınmanın sağlanmasıdır.
    Son yıllarda gerçekleştirilen yüksek miktarda üretimle bu hedefin gerçekleştirilmesinde büyük mesafe kat edilmiştir. Bu noktada göze çarpan birinci husus; biyoyakıt sektörünün, üretimde ön sıralarda olan ülkelerde yaratmış olduğu kayda değer istihdam rakamlarıdır. Worldwatch Enstitüsü tarafından 2008 yılında yayınlanan bir rapora göre, Brezilya’da 500 bin insan, ABD’de 200 bin insan biyoyakıt sektöründe istihdam edilmektedir. Ülkemizde ise 4.7 milyar litre olan biyoetanol üretiminin tümünün gerçekleştirilmesi durumunda tarım ve sanayi olmak üzere 190 bine yakın kişi istihdam edilebilecek, böylece ülkemizin en büyük sorunu olarak işsizliğin önlenmesinde devrim niteliğinde bir iyileştirme sağlanacaktır.
    Dünyadaki son gelişmelere bakıldığında, hem AB’nde ve hem de diğer gelişmiş ülkelerdeki hızlı bir biyoyakıta geçiş hamlesi izlenmektedir.
    Bu konuda Türkiye’nin de eylem planını çok hızlı bir şekilde hayata geçirmesi gerekmektedir.
    Özellikle bitkisel yağlardan elde edilen biyodizel konusunda AB’nin henüz on yıllık geçmişi, Türkiye’nin bu konuda çok da geç kalmadığını göstermektedir. Bu manada dışa bağımlılığı minimum seviyeye indirmenin yolu, mümkün olduğu kadar pancar ekilmesinden geçmektedir. Türkiye bu konuda, biyoetanol üretimine yönelerek pancar tarımına hız veren ülkeleri örnek almalı, pancar üretimini arttıracak ve teşvik edecek adımları bir an önce atmalıdır.
    Kullandığı petrolün neredeyse tamamını, yüzde 94’ünü ithal eden Türkiye için biyoetanol üretimi ve bu alanda yapılacak yatırımlar ulusal çıkarlar açısından çok büyük önem teşkil etmektedir. Türkiye de Avrupa Birliği’nin yaptığı gibi Milli Eylem Planı ile 2020 yılına kadar toplam enerji tüketiminin yüzde 20’sini yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşturması yönünde hedefler koymalıdır.
    Bizler, Şeker-İş Sendikası olarak her şeye rağmen üretmek için, yanlışları düzeltmek için varız. ÖİB örneğinde olduğu gibi siyasi iradeyi yalan yanlış bilgilerle yönlendirmeye çalışanlara karşı ise gerçek bilgilerle yönlendirmeye çaba sarf edeceğiz.”
Editör: TE Bilişim