Türkiye’nin Avrupa’da diyabetin en fazla artış yaşandığı ülke olduğunu belirten Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, ülkemizde diyabetin 10 yıl içinde yüzde 100 artarak, Avrupa’nın 4 katı artış gösterdiğini ve bu artışın beklenen oranı 2’ye katladığını açıkladı. Prof. Dr. Temel Yılmaz, 2013 Diyabet Atlası verilerine göre Türkiye’de diyabetin görülme sıklığının yüzde 14.5’e yükseldiğine dikkat çekti.

“DİYABET BULAŞICI BİR HASTALIK GİBİ ARTIŞ 
GÖSTERİYOR”
Dünyada 382 milyon diyabetli olduğunu ve 20 yıl sonra bu sayının yüzde 55 artarak yaklaşık 600 milyona ulaşacağının tahmin  edildiğini bildiren Prof. Dr. Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünya tarihinde ilk kez bir sonraki kuşağın ömrünün önceki kuşaktan daha kısa olacağı konusunda uyarıyor; çünkü yeni kuşak hareketsiz bir yaşam sürüyor ve kötü besleniyor. Bu nedenle dünyada diyabet, obezite ve bununla doğrusal orantılı olarak kalp damar hastalıkları ve kronik hastalıklarda büyük bir artış söz konusu. Bu riski gören Birleşmiş Milletler tarihinde bir hastalıkla mücadele için dördüncü kez toplandı. Bunlardan ilki sıtma, ikincisi tüberküloz, üçüncüsü ise AIDS’ti. Dördüncü toplantının diyabet için düzenlenmesi artış hızının ne kadar ürkütücü bir boyuta geldiğini ortaya koyuyor. Diyabet, tıpkı bulaşıcı bir hastalık gibi gün geçtikçe artış gösteriyor.”
Diyabetin neden olduğu 8 risk: İyi tedavi edilmeyen diyabet hastaları ölüm riskiyle karşı karşıyaç Diyabetin artış hızının durdurulmasının son derece önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Temel Yılmaz, aynı zamanda diyabet hastalarının da iyi bir tedavi almaları gerektiğinin altını çizdi. 
İyi tedavi alan ve yaşam tarzına dikkat eden hastaların sağlıklı bireyler gibi hayatlarına devam edebilecekleri söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, iyi tedavi edilmeyen diyabet hastalarının karşılaşabileceği riskleri ise şu şekilde açıkladı:
Her 2 diyabet hastasından 1’i kardiyovasküler hastalık sebebiyle hayatını kaybediyor. Her 2 diyabet hastasından 1’inde nöropati yani sinir sistemlerinde hasar görülüyor.  Diyabet ABD’de son aşamaya gelmiş böbrek yetersizliği vakalarının yüzde 50’sinden sorumlu. Diyabet hastalarında normal hastalara göre 15 kat daha fazla ampütasyon yani uzuv kaybı yaşanıyor. Ciddi diyabetik retinopati gelişen hastaların yüzde 50’si tanıyı takip eden 5 yıl içinde kör olabiliyor. Depresyon, diyabet hastalarında diyabet hastası olmayanlara göre 2 kat daha fazla görülüyor. Tip 2 diyabet demans riskini 3 kat artırıyor.  Diyabet hastalarının ölüm riski diyabet hastası olmayanlara göre 2 kat daha fazla. Diyabet tedavisinde multidisipliner yaklaşım önemli. lkemizin çok büyük popülasyonu kapsayan ve çok hızla yayılan ciddi bir sağlık sorunu ile karşı karşıya olduğunu bildiren Prof. Dr. Temel Yılmaz, diyabetin yaşam boyu süren bir hastalık olduğunu, süreç içinde ciddi organ hasarları gelişebildiğini ve birçok hastalığı tetiklediğini belirtti. Prof. Dr. Yılmaz, bu nedenle diyabetle etkin mücadelede, devlet, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinin ortak ve koordineli iş birliği ve multidisipliner yaklaşımının gerektiğini ifade etti.
DİYABETİ DURDURMAK MÜMKÜN
Günümüzde hızla artan Tip 2 diyabetin, stres, düzensiz beslenme alışkanlıkları ve hareket azlığı ile karakterize yaşam koşullarından beslendiğini  söyleyen Prof. Dr. Yılmaz,  yaşam tarzı değişiklileri ile doğuştan olmayan bu diyabet türünün anlamlı derecede önlenebildiğini belirtti. Prof. Dr. Yılmaz, diyabet hastalarında ürkütücü organ hasarları ve diğer komplikasyonların iyi tedavi ve takiple büyük oranda önlenebildiğini açıkladı.
DİYABETLE ETKİN MÜCADELE İÇİN 8 ÇÖZÜM 
ÖNERİSİ
Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, diyabetle etkin mücadele için 8 çözüm önerisini şu şekilde sıraladı:
Ülkemizde diyabet ve obezite ile mücadelede uzman hekim sayısı artırılmalıdır. Ülkemizde 7.2 milyon diyabetli ve 12 milyon civarında obez olmasına rağmen sadece 550 civarında Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı mevcut. Bu uzmanlar aynı zamanda tiroid, hipofiz, sürrenal, gonad hastalıkları gibi ülkemizin çok önemli sağlık sorunları ile de baş etmek zorunda ve diyabete ayıracak yeteri kadar zamanı bulamamaktadır. Bu nedenle Diyabet ve Obezite ile mücadele için tıp eğitiminde ayrı bir “Metabolizma ve Beslenme Hastalıkları Bilim Alanı” oluşturulmalı ve uzman sayısı artırılmalıdır.
Sağlıklı Beslenme için devlet önlemler almalıdır. Özellikle çocuk ve gençlerin beslenmesinden başlayarak devlet daha etkin önlemlere başvurmalıdır. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın okul kantinleri ile ilgili aldığı önlemler iyi bir başlangıç olmasına rağmen yeterli değildir. Okul kantinlerinde Avrupa ve ABD benzeri seçenekli sıcak yemek, sebze, meyve ağırlıklı menüler sunacak düzenlemeler yapılmalıdır.
Diyet ve Diyabetik ürünlerin fiyatı diğer ürünlere göre daha pahalıdır. Diyet ve diyabetik ürünlerin fiyatları ucuzlatılmalı, üretici ve tüketici için teşvik edici cazip önlemler alınmalıdır.
Sağlık Bakanlığı sigarayı önleme kampanyası benzeri şeker tüketiminin, beyaz un tüketiminin ve tuz tüketiminin azaltılması için sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri ile etkin kampanyalar düzenlenmelidir.
Tüm besin ve gıda öğelerinin kalori, karbonhidrat ve yağ oranlarını belirten etiketleri görünür ve okunur şekilde konulmalı ve halka yönelik gıda etiket okuma, bilgilendirme toplantıları yapılmalıdır.
Egzersiz ve spor gençlerden başlayarak teşvik edilmelidir. Özellikle diyabet ve obezite açısından yüksek risk altında olan ev kadınlarını yürüyüşe teşvik için bilgilendirici, özendirici politikalar oluşturulmalıdır. Her gün yarım saat yürüyüşün diyabeti % 50 oranında azaltacağı unutulmamalıdır.
Diyabet hasta eğitimlerinin organ hasarlarını ve diyabet maliyetini yüzde 50 oranında azalmasına bilimsel verisi göz önünde tutularak diyabetli hasta eğitimleri yaygınlaştırılmalıdır. Diyabet hasta eğitiminin en ucuz etkin modeli olan Diyabet Akran Eğitimi (hastanın hastayı eğitmesi) Sağlık Bakanlığı politikası olarak tüm ülkede yaygınlaştırılmalıdır.
Üniversite ve Devlet Hastanelerinde diyabetli hastanın bakımı, eğitimi ve organ hasarlarının taramasının tek merkezde yapılacağı “Diyabet Merkezleri”nin sayısının artırılması ve yasalarla özel koruma altına alımı sağlanmalıdır. Devlet, diyabetli hastanın ilaca erişimini güçleştiren bürokratik zorlukları kaldırmalı. Ayrıca diyabetin bakım ve izlem kalitesi için çok önemli bir sağlık kontrol aracı olan kan şeker ölçüm cihaz ve çubuklarının kalitesinin artırılması için sağlıklı önlemlerin alınmasını sağlamalı.

Editör: TE Bilişim