Türk Sağlık-Sen Şube Başkanı Latif Karagöz, yaptığı yazılı açıklamada, sağlık çalışanlarının çözülmesini istediği konuları kamuoyu ile paylaştı. 
“Fakat imzalanan toplu sözleşme metninde bu taleplerin hiçbiri ile ilgili bir düzenleme yer almadı” diyen Karagöz; 

“2015’i döner sermayelerin emekliliğe yansıtılması için mücadele yılı ilan edenler bu hakkı masada bıraktı. Döner sermayede tavanın arttırılması gibi çok kısıtlı sayıda çalışanın yararlanacağı bir takım küçük iyileştirmelerle döner sermaye meselesini kapatmış oldular. 

Sözleşmeden kadroya geçenlere kurumlar arası nakil yasağını kaldırdık diye açıklama yaparak daha neyi imzaladıklarından bile bi haber olanlar sağlık çalışanlarının hakkına sahip çıkamamışlardır. Kazandık denilen tüm bu düzenlemeler siyasi idarenin insafına terk edilmiştir.

Eş durumu tayininde kesintisiz 3 yıl sigorta şartının 1 yıla indirilmesi, 5 yıllık nakil yasağının kaldırılması gibi düzenlemeleri daha ilk günden kazandık diye açıklamalarına rağmen toplu sözleşme metninde yer almamıştır. Bu konularda mağduriyeti olan tüm çalışanların umutlarıyla oynanmıştır.”

4-C’lilere kadro verilmediği gibi Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan ve mahkeme kararları ile 450 TL -600 TL arası ek ödeme alan 4-C’liler 150 TL’lik bir ek ödeme ile büyük bir zarara uğradıklarını kaydeden Karagöz; 

“4-C’lilerin almış oldukları aile yardımından vergi kesintisi devam edecek. Oysa aile yardımı alan diğer kamu çalışanlarının almış oldukları aile yardımından vergi kesilmiyor. 4-C’lilerin bundan dolayı yıllık kaybı (eşi çalışmayan, iki çocuk sahibi 4-C’li için)507.36 TL’dir. 

Fiili hizmet zammı (yıpranma payı) bu toplu sözleşme ile sonuca bağlanmadı. Kamu dışı aile sağlığı çalışanlarına, vekil ebe ve hemşirelere kadro verilmesi konusunda bir sonuç alınamadı.
Ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması (ek ödemelerin maaş ile birlikte emekliliğe esas kazanç sayılması hükmü) konusunda bir sonuç alınamadı. Bu toplu sözleşmenin sağlık ve sosyal hizmet koluna ilişkin toplu sözleşmesinin 28.maddesinde belirtilen aylık 5 günlük, yıllık toplam 10 günlük senelik izinlerin yönetmelik gereği “çalışılmayan gün” kapsamında değerlendirilmez hükmü olumlu olsa da aylık 5 günden, senelik 30 gün izin hakkı olan çalışanın 10 günlük izin kısmının haricindeki günlerin “çalışılmayan günler” kapsamına dahil edilmesinin mantığı anlaşılmamaktadır. Bu toplu sözleşme metninde; cinayetlere varan sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili bir hüküm yoktur. Bir türlü çözülemeyen kreş sorununa kesin ve kalıcı bir çözüm bulma konusunda bir hüküm yoktur. Nöbet ücretleriyle ilgili ciddi bir iyileştirme hükmü yoktur. Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının en önemli sorunu olan cumartesi nöbetleri ile ilgilide bir düzenleme yer almamıştır. Velhasıl, birilerinin allayarak pullayarak anlattıkları kazanımlar sağlık çalışanları için sadece yüzdelik maaş artışlarıdır. Sağlık Bakanının tabiriyle Yunanistan’ın ekonomisine benzeyen kamu hastanelerinin durumu ve çalışanlara sadece 375 sayılı KHK’nın Ek 9’una göre maaşla beraber ödenen sabit ek ödemelerin dışında performansa dayalı bir ek ödeme almayan çalışanların ek ödeme tavan katsayısının 150’den 170’e çıkarılması bir anlam ifade etmemektedir. Ortada dağıtılacak para yoksa tavanınız ne kadar yüksek olursa olsun bir anlam ifade etmemektedir. Vergi dilimlerine ilişkin rakamlar Maliye Bakanlığı tarafından her yılsonunda tebliğ ile düzenlenmektedir. Sağlık çalışanlarının Ocak ayında aldıkları zamları Haziran-Temmuz aylarında gelir vergisi diliminde üst dilime geçmeleri nedeniyle vergi olarak ödemektedirler.”
“Toplu sözleşme masasında masadan hep birlikte kalkma ve hazır oldu durma gibi artistik jimnastik hareketler veren memur-sen maaş zammında istediğinin 3’te birine razı oldu” iddiasında bulunan Karagöz, şunları söyledi: 
“Rakamlarla bu hezimeti bir kez daha ortaya koymakta fayda görüyoruz. 2016 yılı için  Memur-Sen Seyyanen 150 TL (brüt), Ocak ve Temmuz aylarında %8+8 zam, Yan ödeme puanlarının %50 artırılması (En düşük dereceli memur için yaklaşık 7,5 TL), 2015 büyümesinin yüzde 50’si (2015 büyüme hedefi yüzde 4; Dolayısı ile yüzde 2) ,2016 yılında gerçekleşen büyüme oranları (2016 büyüme hedefi yüzde 5) ve Kıdem aylığı gösterge rakamının 20’den 100’e çıkarılması (Kıdem aylığına 5 kat zam) istemişti. 
Bu taleplerin kabulü halinde ortalama memur maaşı yüzde 31.7 artacaktı. Fakat 2016 yılı için memur-sen yüzde 6+5 razı oldu. Yani ortalama memur maaşına yüzde 11.3’lük bir zamma evet dedi. istediğinin yaklaşık 3’te birine razı oldu. 2017 içinse memur-sen Seyyanen 100 TL (brüt),Ocak ve Temmuz aylarında %7+7 zam, 2017 yılında gerçekleşen büyüme oranları (2017 büyüme hedefi %5) talep etmişti. Bu taleplerin karşılığı ise ortalama memur maaşına yüzde 22.9 zam demekti. Fakat Yüzde 3+4’e evet diyerek ortalama memur maaşına yüzde 7.1 zam yapılmasına evet dediler. Yani 2017 içinde yaklaşık 3 istediler 1’e evet dediler. Maaş zam oranları ve diğer konularda yapılan anlaşmalara bakıldığında bunları müjde olarak nitelemek ve tarihi sözleşme gibi lanse etmek ancak memurların düşmanlarının yapacağı bir iştir. Çünkü ortada ne müjde vardır. Ne de tarihi bir sözleşme. Yapılan havanda su dövülmesi, ipe un serilmesi olmuştur. 2013’ten sonra 2015’te de kamu çalışanlarına ihanet devam etmektedir. Tek fark 2013’te hükümetin ilk teklifinden daha düşük bir zamma imza atılmamış olmasıdır. O da eski başkalarının marifetiydi. Onun rekorunu da kimse kolay kolay kıramaz. Tüm bunların yanı sıra asıl mesele ise kamu çalışanlarının ne zaman bunlara dur diyeceği ve kendi hakkı ve hukukuna sahip çıkacağıdır.”

Editör: TE Bilişim