Bakan Yardımcısı Yozgat'a geldi: Yerinde inceledi! Bakan Yardımcısı Yozgat'a geldi: Yerinde inceledi!

Bizleri bu sene de Ramazan ayına ulaştıran Allah’a hamd olsun… Rabbimiz bizleri istifade ettiğimiz bir kadir gecesine, bayrama ve nice Ramazanlara hayırla ulaştırsın inşallah.
Bir Ramazan röportajında vatandaşlara Ramazan nedir diye soruluyor. Uzatılan mikrofona; oruç, iftar, teravih, mukabele, dini sohbetler-diziler, Ramazan pidesi, güllaç-baklava, mahya, akşam ezanının vakti vb. cevaplar geliyor. Bizde bugün mefhumu muhalifinden bir soru yöneltelim kendimize; Ramazan Ne Değildir?, diye…
RAMAZAN İFTAR AYI DEĞİLDİR!
Ramazanda iftar menüsü, zihinsel ve zamansal anlamda, bizleri oldukça fazla meşgul eder. Menüde ne olacağından, nasıl yapılacağına kadar düşündürür. Bu düşüncelerle iftarı beklemek, Müslüman için bir irade eğitimi olmakla birlikte Ramazan ayı sadece iftar vaktine indirgenerek, adeta bir iftar ayına (!) dönüştürülmemelidir. Ancak sahur vakitleri; bize gece kalkılabileceğini göstermesi, yılda bir ayda olsa geceleri değerlendirme fırsatı sunması ve Allah Resulünün “Sahur yapınız, onda bereket vardır” (Buhârî, Savm, 20) şeklindeki tavsiyeleri dolayısıyla Ramazan ayını ‘sahur ayıdır’ diye nitelendirebilir, bize katacağı değerlerden istifade etmeye çalışabiliriz.
RAMAZAN İSRAF AYI DEĞİLDİR!
Günlük öğünümüz üçten ikiye düşmesine rağmen, Ramazanda mutfak masrafımız neredeyse ikiye  katlanıyor. “Bu, bizim Ramazana verdiğimiz önemi gösteriyor” diyebilirsiniz ancak; Ramazan maddi-manevi terbiye ve ibadetlerin öneminin vurgulandığı bir aydır; yoksa bizi ibadet edemeyecek, teravih kılamayacak hale getirecek olan bir yeme-içme ayı değildir. İftar sofralarında aç kalma korkusu(!) ile donatılan masalar ve sonra yenir ümidiyle dolaba konulup, bozularak çöpe giden yiyeceklerin olması Ramazan’ın ruhuna aykırı olduğu su götürmez bir gerçektir. Ayrıca Ramazan israf değil sadaka ayı olmalıdır (Tirmizi, Fadlus-Sadaka, 663). “Ölmek istiyorum” diye dua eden Afrika kökenli çocuğa sebebi sorulunca “Cennete gidip karnımı doyurmak istiyorum” dediği bir dünyada, ibadet başlığı altında israf ediyor olmamız sanırım dinen, ahlaken eleştiriye tabi tutulacaktır, vicdanen de tabi tutuluyor olmalıdır. İsraf, sadece sofralarda yer alan bir konu değildir elbette… Resûlüllah (sav), meşguliyet gelmeden boş vaktin kıymetinin bilinmesi uyarısı ile (Hâkim, Müstedrek, IV, 341), insanların en çok aldandığı iki konudan birisi olan zamana dikkat çekmiştir (Buhârî, Rikâk, 1). Demek ki zaman da israf erozyonuna uğrayabilen değerlerden birisidir. Özellikle bereketiyle ma’ruf Ramazan ayını gece kalkılıyor diye uykuyla, iftarı-sahuru beklerken televizyon programları, sosyal medya mecraları ve video uygulamaları ile heba etmemek gerekir. Ramazanı iftara indirgeyerek, gün mutfakta harcanıp zaman israf edilmemelidir. Eşler birbirlerine mutfakta yardım etmeli ki; karşılıklı olarak ibadetlere zaman ayırabilmiş olsun. Eğer Ramazan’ın sonuna protein, yağ ve karbonhidrat dışında kendimize bir şeyler katmamış olarak ulaşıyorsak, ziyana uğrayanlar başlığı altında kendimizi bir sorguya çekmemiz gerekecektir (Tirmizî, Deavât, 100.).
RAMAZAN ORUCU UYKUYA TUTTURMA AYI DEĞİLDİR!
Her anı ile insana değer katma ihtimalini barındıran Ramazan ayını, mümkün olduğunca planlı ve dolu geçirmek dünya ve ahirette bize birçok kazanım sağlayacaktır. Böyle bir fırsatı ihtiyaç fazlası uyku ile kaçırmak ise uzun vadede pişman olacağımız kayıplara sebep olabilecektir. Bundan dolayı mümkün olduğunca iftar-sahur vakitlerini fiili ve kavli (sözlü) dualar ile geçirmek orucu uykuya tutturmaktan daha verimli olacaktır. Aynı zamanda ikindi sonrası / iftar öncesi yapılan uyumanın, dini ve ilmi kaynaklarda zararlı olabileceğinin ifade edildiğini de hatırda tutmak gerekir.
RAMAZAN GERGİNLİK AYI DEĞİLDİR!
“Onlar öfkelerini kontrol ederler” (Âl-i İmrân, 134) ayetine dikkat kesilmek, özellikle bizi kötülüğe yönlendiren şeytanların zincirlere vurulduğu, etkilerinin sınırlandırıldığı bir ayda, zannediyorum daha kolay olacaktır. Ancak yaşadığımız ortam bunun tam tersini bize resmetmektedir. İftara yetişme telaşında araçla sürat yapılması, trafikte kavgaların olması, pide kuyruğunda gerginliklerin yaşanması, sanıyorum insana mahsunluk ve masumluk katması öngörülen Ramazan ayına yakışmayan bir durum olduğu kolayca anlaşılabilecektir. Oysa Ramazan sabır ve tahammül ayıdır (İbn Mâce, Sıyam, 44). Yiyebilecekken yememek kadar, diyebilecekken dememekte önemlidir. Bundan dolayı, ihtiyacı olanın, bu bir aylık zaman dilimini öfke kontrolü eğitimi olarak değerlendirmesi, kendisine ve çevresine birçok şey kazandıracaktır.
RAMAZAN YARIM BİR AY DEĞİLDİR!
Ramazan ayı Şa’ban ayı ile Şevval ayı arasında müminlere kurtuluş ve arınma fırsatı sunan tam bir aydır. Yani Ramazan, başında bir hevesle teravihe gidilen, hatime başlanan, teheccüd kılınan, camilere sığılmayan ancak birkaç gün sonra teravihin yerini çay sohbetlerinin, çarşı gezilerinin aldığı, hatimlerin yarım ve mahzun kaldığı, yirmi yedinci gece ‘pik’ yapıp geri söndüğü bir ay değildir. Bir doktorun yazdığı ilacı birkaç gün aldıktan sonra bırakıp üç hafta sonra bir kere alıp tekrar bırakmak nasıl faydasını azaltırsa Ramazan ayına fasılalı yaklaşımlarda o denli fırsatlardan istifade etmemizi asgariye indirecek, tesirini kıracaktır.
RAMAZAN TEKNOLOJİYE KURAN OKUTMA AYI DEĞİLDİR!
Ramazan ayı Kuran-ı Kerim’in inmeye başladığı, Allah Resulünün mukabele yaptığı bir aydır. Bundan dolayı bazı âlimler tarafından Ramazan ayına ‘Kur’an ayı’ da denilmiştir. Halkımızın büyük bir teveccühle Kur’an’a yönelmesi bu anlamda takdire şayandır. Eğer Kur’an-ı Kerim okumayı bilmeyenler varsa; Ramazan ayı, öğrenmek için sanıyorum en güzel zaman dilimini sunar bize. Okumasını bildiği halde günlük okuma planı yapmamış olanlara ise âlimlerimizin hadislerden mülhem “Ayda bir hatim yapmak (yani günde bir cüz okumak) Kur’an’a ancak vefasız olunmadığının göstergesidir” sözünü ifade etmemiz sanırım müttaki kimseye yeterli olacaktır. Kur’an-ı Kerimi dinlemek sevaptır. Kişi mukabeleyi sadece dinlemekle yetinirse, dinleme sevabını alır ancak hatim yapmış olmak için onun bizatihi tilavet edilmesi/okunması da gerekmektedir (Fetvalar, DİB, 414.)
RAMAZAN EĞLENCE AYI DEĞİLDİR!
Cenab-ı Hak, duymaya aşina olduğumuz, bir ayeti kerimede “Yiyiniz içiniz ancak israf etmeyiniz” buyuruyor. Bazı müfessirlerimizin bu ayeti kerimeyi “Yiyiniz içiniz ancak enerjinizi israf etmeyiniz” şeklinde de yorumladığını dikkate alırsak, her dakikası bizler için fırsat oluşturan bu mükerrem ayda bizim enerjimizi doğru yönlere kanalize etmemiz yerinde olacaktır. Hiçbir zaman israf edilmemesi tavsiye edilen zamanımızın/ömrümüzün, özellikle bize birçok kazanım fırsatı sunan Ramazan da, heba edilmemesi için özenle uğraşılmalıdır. Bu aya ulaşıp fırsatları değerlendiremeyenleri eleştiren Peygamber (sav)’in sözünün üzerine (Tirmizî, Deavât, 100.); Ramazanı, ibadetlerden taviz vererek bir eğlence ayına çevirmek sanıyorum, yakın veya uzak bir gelecekte, büyük pişmanlıklarımız arasında yerini alacaktır. Affolunduğumuz bir Ramazan geçirmemiz duası ile…

Editör: TE Bilişim