Tunceli’deki hain saldırıda şehit olan Teğmen Bahadır Fuat Buharalıoğlu’nun acısı yürekleri dağlarken yine aynı ilde polislerin üstelik halı saha maçında saldırıya uğramasının millet gönlünde tarifi mümkün olmayan yaralar açtığını belirten Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Adnan Menderes Gülbaş, terörist başının yakalanması ile bitme noktasına gelen terör sorununun “Kürt sorunu” olarak tanımlanmasıyla ortaya çıkan güdümlü siyaset sonucunda yeniden hortladığını iddia etti.
    Gülbaş yaptığı yazılı açımlamada şehitlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk milletine de baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diledi. Türk milletinin zor günlerden büyük acılar yaşayarak geçtiğin ibelirten Gülbaş; “Tunceli Geyiksu'da verdiğimiz şehitler yüreğimizi yakarken, yine Tunceli mekrezden polis güçlerimiz yapılan kahpe saldırı sonucu gelen acı haberle de bir kez daha sarsıldık” dedi.
    Kürt açılımı ile terörün bitmek üzereyken yeniden hortladığını ileri süren Gülbaş, verilen şehitlerin ardından klişe açıklamalarla yetinilmemesi gerektiğini, Kandil dağı diye dağı taşı bombalayarak sözde öldürülen terörist sayıları ile milletin gazının alınmaya çalışıldığı iddia etti.
    Gülbaş; “Ama en kısa zamanda  bu terör belasının mutlak surette son bulması ve sorumlularının bulunarak, en ağır şekilde cezalandırılması gerekmektedir.
    Eli kanlı teröristlerin kahpece düzenlediği eylemler tüm hızıyla sürerken, siyasi iktidarın Ortadoğu'yu dizayn etme çabasına girmeleri, ülkemizi yönetenlerin, ülkemiz gündeminden ne denli uzak olduğunun açık bir göstergesidir” dedi.
    Yozgat Ülkü Ocakları olarak artan terör olayları karşısında uyarılarda bulunan Gülbaş şunları kaydetti: “Her terör eylemi sonrasında, terörist faaliyetleri kınamak yerine, terörle mücadele eden kurumları eleştirerek, adeta olanlardan güvenlik güçlerimizi sorumlu tutmaya çalışanlar;
    Oluk oluk şehit kanı akarken, oturdukları sırça köşklerden barış ve demokrasi naraları atanlar;
    Dağdan inen teröristleri davul zurna eşliğinde karşılayanlar;
    Devletin hâkim ve savcılarını teröristin ayağına gönderenler;
    Ekmeğini yediği, varlığını borçlu olduğu devletin kurumlarını içten içe yıpratanlar; Terörle mücadele yerine teröristle müzakereye soyunanlar, bulundukları yeri bir kez daha gözden geçirsinler. Birçoğunun kalem tutan ellerine, şehitlerimizin kanları bulaşmıştır. Bilinmelidir ki, onlarca yıldır bütün insani değerleri ayaklar altına alan, katliamlarıyla kanımızı donduran terör örgütüyle müzakere yapılması, canileri cesaretlendirmekte, destekçilerini umutlandırmakta ve şehitlerimizin ise kemiklerini sızlatmaktadır.
    Terör örgütünün siyasi kanadı olan ve bunu da her platformda dile getirmekten çekinmeyen BDP malumunuz üzere Pazar günü Ankara'da partilerinin kongresini yaptılar.Söz konusu bu kongrede bölücü başı bebek katilinin posterleri açıldı,dağda ölen PKK leşleri için saygı duruşunda bulunuldu.
    Ama nedense siyasi iktidar bu konuda gereken yaptırımları yerine getirmedi.
    Terörist başının yakalanmasının ardından faaliyetlerini donduran, 2002 yılında yok olma noktasına gelen terör örgütü, açılım süreci ile yeniden palazlandırılmıştır. Ne yazık ki, akan şehit kanları dahi, açılım safsatasıyla terörü sonlandıracağını sananları, müzakere yaparak dağdaki teröristi yola getireceğine inananları, gaflet uykusundan bir türlü uyandıramamaktadır.
    Bizler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Atalarımız canlarını ve kanlarını vererek bu toprağı vatan yapmışlar ve bizlere emanet etmişlerdir. Bu cennet vatanın bölünmez bütünlüğünü hedef alan, güvenlik güçlerimizi ve diğer kamu görevlilerini şehit eden, kundaktaki bebeleri dahi katleden, ülkemiz topraklarını bölerek ayrı bir devlet kurmayı hedefleyen ve kendi iradesi ile dağa çıkan örgüt mensuplarının cezalandırılması, öncelikle şehitlerimizin, milletimizin ve vatandaş olarak bizlerin en doğal talebidir.
    Bugün gelinen noktada, teröristle müzakere yapanlar, bu yetkiyi bizlerden, bu toprakları kanlarıyla sulayan şehitlerimizden ve onların ailelerinden almamıştır. Terörle mücadele her zeminde ve her zaman, sürekli olarak yürütülmesi gereken çok yönlü bir faaliyet iken, terörle mücadeleye başlamak için Ramazan sonrasına randevu veren anlayışın bir an önce kendine gelmesi gerekmektedir.
    Teröre ve teröriste tepki gösterenlerin kandan beslenenler olarak takdim edildiği, askerimize kurşun sıkan ellerin öpüldüğü, milletin meclisinde İmralı'nın sözcülüğünün yapıldığı, hainler konuşurken vatandaşın susturulduğu, Mehmetler toprağa düşerken televizyonlarda dansözlerin oynatıldığı, şehit cenazelerinde "şehitler ölmez" diyenlere soruşturmaların açıldığı ve terörle mücadele eden kurumlarımızın yıpratıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Buradan soruyoruz. Bu tabloyu yaratanlar şimdi eserleri ile övünüyorlar mı? Doğrusu merak ediyoruz.
    İnanıyoruz ki, Türk milleti kendisine oynanan oyunu ve yapılan hainliği de asla unutmayacak; kim olursa olsun, teröriste yardım ve yataklık edenlere hak ettiği cevabı mutlaka verecektir.
    Bilinmelidir ki; her şehit haberinden sonra, yetkililerin sığ açıklamaları, artık Türk milletini tatmin etmemekte ve acımızı dindirmemektedir.
    Yozgat Ülkü Ocakları olarak, bu milletin sırtından nemalanıp, bu milletin evlatlarını vuran katilleri, bu katilleri alkışlayan sözde aydınları, sokaktaki vurdumduymazları ve teröriste terörist diyemeyen siyasetçileri ve tüm destekçilerini lanetliyoruz. Allah teröründe, terörün akıttığı kana engel olmayanlarında belasını versin...”

Editör: TE Bilişim