O güne kadar görmemiştim kalay nedir, kalaycılık nedir hiç bilmiyordum. Annem evde bakır türünde ne varsa hepsini aldı ve bahçe avlusunun dışında beklemekte olan bir adamın yanına gitti. Adamın başı oldukça kalabalıktı, herkes sıraya girmiş adamın işini yapışını seyrediyordu. Hayal meyal hatırladığım adamın bir ateş yakışı ve eline aldığı kap kacakları sanki hokus pokus diye sihirlermiş gibi bembeyaz yaparak insanlara teslim etmesiydi.  O zaman bu işi çok anlamamıştım, zamanla gördükçe ve yaşım büyüdükçe olayı çözebildim. Babam derdi ki “hanım tencerelerin bakırı çıkmasın yoksa bizi zehirler sık sık kalay yaptıralım” ve benim zihnimde bu kelime yer etmiştir. Demek ki kalay yapılmaz ise bakır zehirleme yapabilmektedir. 
Yozgat ta bu mesleği icra eden Şükrü AKTÜRK bu mesleği 200 yıldır yaptıklarını daha önce dedesi, sonrasında babası ve şu anda da kendisinin yaptığını söylemektedir. Kalaylanacak kabın örs veya çekiç yardımıyla bozuk kısımları tamir edilir. Ezik yerleri düzeltilir; kırıklar ise kaynak yapılır. Daha sonra bu kaplar kalaycı tarafından kum ve kömür parçaları ile temizlenir. Kalaycı kararan yerleri tekrar parlatıncaya kadar elleri ile ovar. Parlatacağı kabın üzerine ince kum ve kömür parçalarını ve bu parçaların üzerine de bir telis parçası koyar.  Kalaycı çıplak elleri ile telisi bir sağa bir sola çevirerek hareket ettirir. Sürekli yapılan bu hareket kabın temizlenmesine kadar devam eder. Bu davranış zımpara kağıdının olmadığı dönemlerde kapların bir nevi zımparalanarak temizlenmesine benzetilebilir. Kalaycı  bu hareketi, verdiği sözde durmayanları betimlemek için kullanılan “kalaycı çırağı gibi kıvırmak” deyimine de ilham kaynağı olmuştur. Kalaycının görevi burada bitmez. Ocaktaki ateşin harlanması için körüğü çevirmesi gerekir.
Bu şekilde temizlenen kap ocakta ısıtılır. Isınan kap üzerine kalayın tutması için toz nışadır (kimyasal bir madde) atılır. Yeterince ısınan ve üzerine nışadır sürülen kaba kalay biraz değdirilir. Kalay bu haliyle kabın üzerinde erimiş halde bulunur. Bu haldeki kalay bir pamuk yumağı ile kabın her tarafına dağıtılır. Bu işleme kalay yapılacak kabın tüm yüzeyi kaplanıncaya kadar devam edilir.
“KALAYCI GELDİ KALAYCI” Bu kelimeyi çocuklarımız hiç duymayacaklar belki ama bu meslek bir nostalji olarak hatırlarımızda kalacaktır. Çocuklarımız ise azarlamak anlamında kullanılan “KALAYLAMAK” kelimesinin anlamını bilmeden kullanmaya devam edeceklerdir. 
Editör: TE Bilişim