Yozgat’ın yetiştirdiği başarılı bürokratlardan, bağımsız denetçi ve doktora öğrencisi Ömer Yurdagul, bir ata yadigarı spor olan okçuluk hakkında bilinmeyenleri yazdı. Sadece Türk kültüründe değil İslam inancında da temsil bulan okun milletimizdeki yerini anlatan Yurdagul’un kaleminden dökülenler özellikle gençlerin yüreğine dokunacak türden. 
Yozgat’ın futbol ve güreşin ardından hayat bulan spor dallarından okçulukla ilgili Ömer Yurdagul’un ‘Ok ve yayın hikmeti sırları’ başlığı ile kaleme aldığı yazısı şöyle: 
 “Eskiler “Yay hayat ve ok niyettir” demişler. Başarılı bir hayat sürmenin öncelikle doğru hedefi seçmek ve hedeflere ulaşmak için sistematik ve disiplinli bir şekilde çalışmayı anlatır.
İnsanoğlunun en eski kullandığı araçlardan birisi ok ve yaydır. İnsanlar, bu araçları doğru şekilde kullanarak kendinden fiziksel olarak daha güçlü ve daha tehlikeli varlıklar ile mücadeleyi kazanmıştır. Avlak hayvanları avlayarak yaşamını sürdürmede ihtiyaç duyduğu yiyeceklere ulaşmıştır. Aynı zamanda ok ve yayı diğer silahları kullanan insanlar ve toplumlardan gelecek saldırıları bertaraf ederek hayatını ve neslini devam ettirmeyi başarmıştır. 
İnsanlık tarihinde olduğu kadar Türk tarihinde de ok ve yay çok büyük önem taşır. Ok ve yay Türklerin günlük yaşamına dair sırları saklar. Dilinde okçu, savaşçı, ok ve yay ile ilgili yüzlerce atasözü ve deyim vardır. Bu sözler yaşamın sırlarını ve bilgeliğini yeni nesillere fısıldar. Aile ve toplum bireyin çocukluk, gençlik ve olgunluk ve bilgelik dönemine kadar bu sırlar ile bilinçaltını şekillendirir. Geçmiş nesillerin bilgi ve tecrübesini aktarır.
Türk kültürünün sırları at, kadın ve silahlarında saklıdır. Belki de bu yüzden kimseye emanet edilememiştir.  Bu sırlarına sahip olarak onlarca devlet ve imparatorluklar çıkarabilmiştir. Ata geçmişte çok büyük değer verilmiştir. Atlar, yiğitlerin ve alperenlerin can yoldaşı olmuştur. Onu tehlikelerden korumuş, onlarca ülke ve yüzlerce şehir fetheder iken hiçbir zaman yalnız bırakmamış ve yolda bırakmamıştır. Sanayileşme, modernleşme ve şehirleşmeyle  maalesef yiğitlerin kadim dostu atlara yaşam alanı bırakılmamış ve vefa gösterilmemiştir. Sadece spor ve yarışma amaçlı atlar kullanmış artık çok değerli emeğine ihtiyaç duymadığı atları ise maalesef yaşam alanlarının dışına çıkarmıştır.  Hüzünlü bir ayrılıştır. Kış yaz demeden yiğidine hizmet eden atlar, karda kışta aç ve susuz soğuk, karlı ve buzlu dağlara terk edilmiştir. Kim bilir belki de yiğidine son bir kez hüzünle bakmıştır.
Türklerin geleneksel silahları hiç tartışmasız “Ok ve Yay”dır. Ok ve yay aynı zamanda yaşamın ölçüsüdür. Her şeyde etkileri görülebilir.  Modern silahların yaygınlaşması ile ok ve yayda atlar ile benzer bir kaderi paylaşmıştır.  Özellikle geleneksel sporların yaşatıldığı okçuluk tekkelerinin cumhuriyetin ilk yıllarında kapatılmasının ardından unutulmaya yüz tutmuştur. OKSPOR klübünün kapanması ile uzun süre tarih sayfalarında kalmıştır.  Tarihin tozlu sayfalarının üzerindeki tozlar kalkmaya başladığı zaman aslında ne kadar değerli bir varlığın kayıp edildiğinin farkına varılmıştır. Bireysel olarak başlayan bu çabalar devlet büyüklerimizce fark edilerek destek verilmiştir. 
Bir çok ilde okçuluk klüpleri kurulmaya başlamıştır. Günümüzdeki modern yayların dahi menziline yetişemediği Türk yay ve ok yapma teknik ve teknolojisi maalesef unutulmuştur. Bu yüzden ok, yay ve diğer parçaları maalesef yurtdışından ithal edilmektedir.
Peki ok ve yay kültürü hayatımızdan çıkmış mıdır? Bu sorunun cevabı “Kesinlikle hayır”dır. Zira, ok ve yay hayatın ölçüdür ve hala kullanılmaktadı. Peki ama nasıl yaşamaktadır? 
Okçuluk felsefesiyle yaşamaktadır. İnsanlık ve Türklüğün hikmetli sırlarını saklayan “ok ve yay”   bilgisayarların dayandığı ikili sayısal sisteminin temeli “1” ve “0”’ları gibi yaşamın tüm alanlarında felsefesiyle yaşamaktadır. Bizim kısa bir incelemeyle tespit edebildiğimiz kullanım alanlarını sizinle paylaşmak isterim.
* Yaratılışın sırrı yayın sırrında saklıdır. Yay eğriliğinden dolayı güç üretir. Yeryüzünün her yerine bir veya birkaç zenginlik verilmiştir. Bu şekilde yeryüzünün bir bölümünde kendisine nimetler verilen insanoğlu kendinde var olanlar ile kendinde var olmayanları yeryüzünün başka bir yerinde kendilerine nimet verilenler ile paylaşsın, anlaşsın ve adaletli davranmayı ve yaşamayı öğrenebilsin diye yeryüzünde kaynaklar dağıtılmıştır. Örneğin ülkemizde doğuda petrol ve değerli bir kısım madenler çıkarılırken batıda yemyeşil ormanlar, sulak alanlar ve mermer madenleri verilmiştir. Yaratılışta bir terslik yoktur. 
* İyi bir yay için yayında iyi eğitilmesi gerekir. Zira, yay ne yapacağını hafızasına alır. Güçlü bir yay ne yapacağı iyi öğretilmiş yaydır. Türk yayında nişangah bulunmaz. Okçunun tecrübesi gez-göz-hedef hep öğrenilir. İhtiyaç kalmaz. Zaten harici bir şey okçunun hızını azaltır. Kişinin eli, parmağı, gözü, omuz kasları da alışır. Böylece okçu-ok-yay bir silahın parçalarına  dönüşür.
* Göktürk ve Arap alfabelerinde çoğu harfler ve dildeki sesler ok, yay, temren  ile ifade edilmektedir. Örneğin Y harfi  Göktürk alfabesinde “D” harfi yani yay ile ifade edilmektedir. Ka harfi “Δ yani Ok şekli ile gösterilmektedir.
* Yay aynı zamanda astronomi ile ilişkilendirilir. Burçlardan birisidir. Sembol olarak gösterilir.
* Türklerin atası Oğuz Kağanın çocuklarının yani Türk boylarının simgelerinin bir çoğu yani tamgalar  “Ok” ve “Yay” şekilleri ile ifade edilmektedir. 
* Matematikte bir çok simge ok ve yay işaretleri ile gösterilir. Matematiğin mantığı oklar ile ilerlemektedir. Trigonometride özellikle yaydan yararlanılmaktadır.
* Fizik biliminde aynı şekilde çok sayıda ok, yay ve bu araçların simgelerinden türemiş semboller vardır.
* Mantık biliminde bir önerme yada hipotezin anlatılmasında “Ok ve Yay” kullanılmaktadır.
* Şehir planlanmasında yine yer ve yön tarifinde “Ok ve Yay” kullanılmaktadır.
* Trafik biliminde bir çok durumu anlatmak için oklar, ok hareketleri ve yay şekillerinden yararlanılmaktadır.
* Zaman ölçüsü birimi olarak yine ok ve yay kullanılmaktadır. Zira, dakika, saniye ve saati gösteren farklı ölçülerdeki “Ok” lardır. Mekanik otomatik saatler ise hem tam otomatik hemde kurmalı olanlarda yay mantığı vardır. Saatler tıpkı yay gibi kurulmaktadır.
* Elektrik mühendisliğinde de ok işaretleri yoğun olarak kullanılmaktadır. Örneklerden bazıları aşağıdadır.
* Kullandığımız bir çok araçta ok ve yay kullanılır. Örneğin asansör ile yukarı gidecekseniz “Δ  işaretine aşağı gidecekseniz tersi işarete bakarsınız. Eğer  “Ok” felsefesini bilmiş olsaydık dakikalarca gereksiz beklemek ve zaman kaybetmek zorunda kalmazdık. 
* Fotograf sanatında da tıpkı okçuluk gibi fotoğraf konusu obje yada nesne seçilmekte ve o görüntü bir dokunuş ile hafızaya gönderilmektedir. Okçunun yayı titremesi nasıl asıl hedefi kaçırmasına sebep olur ise fotoğraf makinasını tutan elin titremesi fotoğrafta bozulmalara yani hedeflenen nesnenin görüntüsünün bozuk kaydedilmesine yol açacaktır. Diğer taraftan dijital makinalarda vizörde asıl hedeflenene seçim yapar iseniz son derece net fotoğraflar elde edebilirsiniz. Belki de bu yüzden eskiden ok ve yay yada diğer silahlarla yapılan vahşi hayvan avları fotograflamaya yani safarilere karşın fotoğraf çekmek isteyen kişilerin faaliyetlerine “Foto safari” denmektedir.
* Bilgisayarda  çok sayıda ve çok yönde ok ve yay işaretleri kullanılmaktadır. Bilgiyi üretmek ve saklamak için kullandığımız bilgisayarlar “okçu-yay-ok-hedef” mantığıyla çalışmaktadır. En başta klavyemizde çok sayıda ok işareti, küçüklük ve büyüklüğü sembolize eden yatay temren şeklinde (<>) ve vurgu (^) işaretleri kullanılmaktadır. Her bir harf adeta kişinin kendisini hedefine götüren sözcükler bir ok gibi ilerlemektedir. 
* Temren  okun ucuna takılan bir metaldir. Okun hedefteki tesirini en yükseğe çıkarır.  Diğer bir deyiş ile bir temren simgesinin kullanılmaması tamamen anlamsız, söz söyleyenin yada yazan kişinin hedeflediği manadan başka bir anlama yada hedefe kişiyi götürebilmektedir. (^) Temren işareti bir harfin üzerinde kullanıldığı zaman harfi vurgular. Bu harf olmadan manada bozulur. Örneğin, “Şirketimiz bu yıl  yüzde yirmi kâr yaptı.” cümlesindeki â harfini vurgusuz yazdığımızda  “Şirketimiz bu yıl  yüzde yirmi kar yaptı.” gibi manası bozuk bir cümleye dönüşür. 
* Çevre güvenliğinde de yada güvenli yer ve mekanlar inşaa ederken de yine oklardan yararlanıyoruz.  Başka bir sözle anlatmak istersek “OK”lar hala hayatlarımızı tehlikelerden koruyor. Evlerimizin balkon korkulukları, ok desenli kapılar, merdiven korkuluklarımız, pencereleri çerçeveleyen korkuluklar ve bahçelerimizin duvarlarını çevreleyen ferforje korkuluklar birbirine kenetlenmiş “Ok”lar ile saklanmaktadır.
* Günümüzde bir çok arabanın hız, yakıt, ısı, motor devir hızı gibi ölçümler göstergeler ve oklar ile sembolize edilmiştir.
* Yönetim biliminin önemli çalışmaları olan iş süreçleri analizi, proje yönetimi, iş süreci geliştirme çalışmalarında görselleştirmede “Ok”lar kullanılmaktadır.  
* En önemlisi ise günümüzde kullandığımız tüm bilişim araçlarının mantığı okçu-ok-yay-hedef-menzin gibi okçuluğa ilişkin bileşenler düşünülerek tasarlanmıştır. Seçime yarayan araç ok formunda tanımlanmıştır. İşlemlerinizi ancak seçtiğiniz hedef alan üzerinde yapabilirsiniz. Kullandığımız tüm menü tabanlı programlarda ana menü ve işlem yapılan tüm menüler “Ok”lar ile yapılmaktadır. En başta işlem yaptığımız klavyede çok sayıda yön tuşu vardır.                            Devletler, bürokrasi, siyaset, firmalar  ve bireyler her dakika bilişim teknolojileri kullanılarak gelişmektedir. Klavyeden girilen her bir harf yada ok semboller ile  günün yirmi dört saati “Okçular Savaşı” her gün her dakika devam etmektedir.
* Bilgisayar faresine her dokunuş ise adeta yay gibi hedef alınan alanda   ok atım kararını gerçekleştiren “YAY” işlevini görmektedir. Her halde bilgisayar uygulamasını geliştirenler ne yaptıklarının farkında olsalardı belki de bilgisayar faresi gibi çirkin isim yerine “Bilgisayar yayı” ismini seve seve kullanırlardı.
* Geleneksel silahlarımız sanatsal ürünlerdi ve silahların adeta ruhları vardı. Ok,  yay ve sadakın  üzerindeki motifler ok ve yayın sadece silah değil günlük hayata değer katan yaşamın parçası araçlar olduğunu gösterir. Ok, yay, temren, kalkan, zırh ve sadaklar üzerindeki desenler Türklerin estetik zenginliğinin somut göstergesidir.
* Günümüzde çatışmalar ve mücadeleler bilişim alanı üzerinden de yapılmaktadır. Bunun için klavyeler, klavyeler üzerindeki ok ve yay ile devlet kurumlarına, şirketlerin web sitelerine ve bireylerin mahrem bilgilerine saldırılar düzenlenmektedir.
Milletimize nice zaferler kazandıran, nice imparatorluk kurduran değerini yeterince bilemediğimiz “At” ve “Ok ve Yay”ımızın hayatımızdaki eski değerine yeniden erişmesi için uzun, planlı, çok disiplinli çalışmalar gerekmektedir. Hayatımızdan istemeden ve farkında olmadan çıkardığımız “Ok ve Yay’ın” sadece ok ve yay olmadığının farkına yeniden varmamız gerekmektedir. Yazımızdaki “Söz” oklarının anlayış surlarında bir gedik açma dua ve temennisiyle.

Editör: TE Bilişim