Yozgat'ta minikler hem oruç tutup hem de yardım kolisi hazırladılar Yozgat'ta minikler hem oruç tutup hem de yardım kolisi hazırladılar

Şahin, halk arasında kalp krizi olarak bilinen, miyokard enfarktüsü olarak da adlandırılan rahatsızlığın, kalp kasının bir kısmına yeterince kan almadığında oluştuğunu ifade etti ve uyarılarda bulundu.
Şahin, kalp krizi belirtileri ve kalp krizini önlemek için dikkat edilmesi gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu. Kalp krizinin belirtileri hakkında bilgiler veren Şahin, “Miyokard enfarktüsü olarak da adlandırılan kalp krizi, kalp kasının bir kısmı yeterince kan almadığında oluşur. Kalp krizinin en sık belirtisi, göğüs ağrısı veya göğüste rahatsızlık hissidir. Göğsün ortasında veya sol tarafında birkaç dakikadan uzun süren veya aralıklı tekrarlayan ağrı; rahatsız edici baskı, sıkışma, dolgunluk gibi hissedilebilir. Nadiren, sersemleme veya baygınlık hissi, çene, boyun, sırtta ağrı veya rahatsızlık, göğüste ağrı olmaksızın bir veya iki kolda, omuzda ağrı ya da rahatsızlık, ani başlangıçlı göğüs ağrısıyla birlikte ortaya çıkan nefes darlığı da kalp krizinin belirtisi olabilir. Kalp krizi, bazen hiçbir belirti göstermeyebilir. Özellikle yaşlılarda ve şeker hastalarında kalp kirinizin belirti göstermemesi daha yaygın bir durumdur” ifadelerini kullandı.
Kalp krizinin en sık hangi yaş aralığında görüldüğü hakkında da bilgiler veren Şahin, “Kalp krizi her yaşta ortaya çıksa da yaşla birlikte görülme sıklığı artmaktadır. 45 yaşının üzerinde erkekler, 55 yaşının üzerindeki kadınlar daha genç bireylere göre kalp krizi açısından daha fazla risk altındadır. Kalp krizi belirtileri ve belirtilerin ciddiyeti bireyden bireye farklılık gösterebilir. Bazı kişilerde şiddetli göğüs ağrısı olurken bazı bireylerde çok hafif bir ağrı olabilir veya hiç belirti göstermeyebilir. Kadın ve erkekler arasında belirtiler benzerdir. Ancak kadınlarda, bulantı, kusma, sırt ve omuz ağrısı gibi çok tipik olmayan belirtiler, erkeklere nazaran biraz daha fazla gözlemlenir” dedi.
Kalp krizinin nedenleri hakkında vatandaşları bilgilendiren Şahin, “Kalp krizi, bir veya birden fazla koroner damar denilen kalp damarlarının tıkanması sonucu meydana gelmektedir. Koroner damarlar, yıllar içinde kanda dolaşan kolesterol ve yağların damar duvarında birikmesi sonucunda daralmaya başlar ve damar sertliği (ateroskleroz) oluşur. Bu durum da kalp krizine neden olabilir. Koroner damar hastalığının oluşumuna neden olan risk faktörleri, aynı zamanda kalp krizinin de risk faktörleridir. Kalp krizinin risk faktörleri ise, yaş, ailede kalp hastalığı (erkek akrabalarda 55, kadın akrabalarda 65 yaşından önce kalp hastalığı öyküsü), yüksek kolesterol ve trigliserit seviyesi, hipertansiyon, şeker hastalığı, sigara kullanımı, fiziksel aktivite azlığı, obezite, stres olarak sıralanabilir” şeklinde konuştu. 
Kalp krizi riskini düşürmek için nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda da açıklama yapan Şahin, “Damar sertliğine neden olan risk faktörlerinin kontrol altına alınması kalp kriz riskini de azaltır. Aile öyküsü, yaş, cinsiyet gibi risk faktörlerini değiştirmek mümkün değildir. Ancak yaşam şeklinde yapılacak bazı değişiklikler, kalp hastalıklarına yakalanma riskini dolayısıyla da kalp krizi riskini azaltacaktır. Sigarayı bırakmak, kilo kontrolünü sağlamak, fiziksel aktiviteyi artırmak, stresle baş etmeyi öğrenmek kalp krizi riskini azaltan faktörlerden bazılarıdır. Ayrıca, kan basıncının, kan şekerinin, kan kolesterol seviyesinin de kontrol altında tutulması gerekir. Düzenli kardiyoloji kontrolleriyle kalp krizine neden olabilecek koroner kalp hastalığının erken tanısı yapılabilmektedir. Risk faktörlerinin düzenli yapılan biyokimyasal testlerle farkına varılması ve tedavi edilmesi, hipertansiyonun tanı ve tedavisi kalp krizini önlemede oldukça önemlidir. Unutmayalım hayatı güzel yapan sağlıklı bir yaşamdır. Bu nedenle kalbimizi koruyalım ve ona iyi bakalım” dedi. 
 

Editör: TE Bilişim