Arslan, merhum Ali Tavşancıoğlu’nun mücadelesi hakkında dinleyicilerle dertleşti, ‘’Ali Tavşancıoğlu hayatının büyük bölümünü ailesinin Ankara’da olması nedeniyle Ankara’da geçirmiş, kendi ifadesiyle 35 yaşından sonra Yozgat’a memleketine dönmüştür. Ali ağabeyin tahsil hayatı, özellikle de liseden sonrası bazen özel bazen de ideolojik nedenlerden dolayı oldukça sıkıntılı geçmiştir. Ankara üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okumasına rağmen tamamlamamış; Eskişehir ve Konya’da kazandığı bölümleri ise yine yarıda bırakmıştır. İş hayatında da seyyar satıcılıktan inşaat işçiliğine, tezgâhtarlıktan icra kâtipliğine kadar farklı alanlarda işler yapmışsa da, yazarlık ve yayıncılık asıl ilgi alanı olmuştur. Bunları yaparken de asıl amacı hiçbir zaman para kazanmak olmamıştır’’ dedi. Yozgat’a döndüğünde önce buradaki bir yerel gazetede çalışmaya başladığını, sonrasında gazete yönetimiyle anlaşmazlığa düşünce ayrılıp, müstakil olarak dergi ve kitap yayıncılığıyla uğraştığını hatırlatan Arslan, ‘’Elinden gelen en iyi iş olması nedeniyle önce ‘Şehriyar’ isimli dergiyi sonra da ‘Kün Edebiyat’ dergisini bir grup arkadaşıyla birlikte çıkarmışsa da her iki dergi ağırlıklı olarak dağıtım ve ekonomik zorluklar nedeniyle yayın hayatını sürdürememiştir’’ ifadelerini kullandı. Arlan, Tavşancıoğlu’nun yine kimsenin kolay kolay göze alamayacağı yayıncılık faaliyetine girdiğini, ‘Kün Yayıncılık’ adıyla 30 civarında kitabın basımını gerçekleştirdiğini aktardı. Arslan, ‘’Şuara­yı Bozok, Niğdeli Divan Şairleri ve Kastamonu Küre İnebolu Temaşası isimli kitapları da KünYayıncılık tarafından basıldı. Şiire özel bir ilgisi ve yeteneği vardı. Hem hece hem aruz hem de serbest tarzda yazılmış şiirleri vardır. Şiirlerinin bir kısmı ‘Gökten Yıldız Düşürmek’ isimli kitapta toplanmıştır. Ali ağabey ‘Divan Edebiyatı’ ile özel olarak ilgilenmiştir. Osmanlıca metinleri okumadaki kabiliyeti nedeniyle divan şiirine ve şairlerine özel mesai harcamış ‘Tokatlı Divan Şairleri, Trabzonlu Divan Şairleri, Ispartalı Divan Şairleri’ gibi kataloglar oluşturarak bunları yayımlamayı projelendirmiştir. Daha da büyük projesi, bir anlamda hayali, Yozgat’ı eski irfanîderinliğine kavuşturmak olmuş ve bu yolda gayretler ortaya koymuştur’’ ifadelerini kullandı.  Program, Hüseyin Hilmi Arslan’ın üç katılımcıya  ‘Şehre kopuk Gülüşler’ kitabından hediye etmesi ve kendisine de BEYDER Genel Başkanı Aydoğan Bilir tarafından Yusuf Karakaya’nın ‘Ayakta Kalan Köy Odaları’ isimli kitabının takdimiyle sona erdi.

Depremin izleri gün ışıyınca ortaya çıktı: Yozgat'ta 147 ev, 14 ahır ve 8 camide hasar var! Depremin izleri gün ışıyınca ortaya çıktı: Yozgat'ta 147 ev, 14 ahır ve 8 camide hasar var!
Editör: TE Bilişim