Ağaçların bilimsel inceleme sonucunda yaşlarının belirlenip, koruma altına alınması isteniyor. Dut ağacının siyah renkli meyvesinin şifalı olduğuna inanan yöre halkı, yapraklarının da yerken bulaşan dut şiresini temizlemede kullandıklarını söylüyor. Araştırmacı Yazar Ertuğrul Kapusuzoğlu, diğer bölgelerde de benzer dut ağaçlarına rastlanıldığını, işin uzmanları tarafından yapılan incelemede dut ağaçlarının 2 bin 600 yıllık bir geçmişe sahip olduğunun belirlendiğine dikkat çekti. Kapusuzoğlu, '’Buradaki ağaçların gövdeleri daha da yaşlı, birbirine sarılmışlar. İşin uzmanları tarafından araştırılıp, anıt ağaç statüsüne alınarak, korunması gerekir’' dedi.
Milli Parklar Doğa Koruma Daire Başkanlığı'na 2004 yılında başvuruda bulunulup, 'Anıt Ağaç' statüsüne alınmasını talebinin değerlendirilmediğini dile getiren yöre halkı, ‘'Burasının tarihinin çok eski olduğu halinden de belli zaten. Bin yılın üzerinde bir tarihi var. Turizmden, müzeden, ormandan, üniversitenden arkadaşlar geldi buraya, çalışma yapıyorlar. Ancak, bugüne kadar sadece köylere hizmet götürme birliği tarafından kamelya ve tuvaletleri yapılmanın ötesine geçilmedi’' diye konuştular.
Çevre il ve ilçelerden de günlük ortalama 150 kişinin aileleriyle birlikte gelip, yaşlı dut ağaçlarının gölgesinde serinleyip, piknik yaparak, karadutları yedikleri ifade edildi. Dut ağaçlarının bulunduğu alana el atılıp, ağaçların korunarak, güzelleştirilmesini beklediklerini kaydeden yöre sakinleri, '’Buya her sene yağmur duasına çıkarız. Burada edilen duaların da kabul olduğuna şahit olduk. Ahu Sultan Kerim Baba diye bir büyük zatın yattığı da söyleniyor, türbesi de var. Şeker hastaları, bağırsak yarası olanlar ve bir takım hastalıkları olanlar geliyor. Ahu dutunun bu tür hastalıklara iyi geldiği bilinmektedir. Dutun yapraklarını alıp elinize sürdüğünüzde sabun olarak kullandığımız gibi, yaprakları ezerek yaralara sürüldüğünde şifa olduğunu gördük’' ifadelerini kullandılar.
KORUMAYA ALINMALI
Yozgat'ın tarihi, turistik, otantik yönlerini araştıran, araştırmacı yazar Ertuğrul Kapusuzoğlu da, Çekerek ilçesindeki dut ağaçlarının, yurdun farklı bölgelerinde bulunanlarla karşılaştırıldığında tarihinin 3 bin yıl öncesine kadar dayanabileceğini ileri sürdü. Kapusuzoğlu, geçmiş yıllarda Türk Tarih Kurumu adına yapmış oldukları bir çalışma doğrultusunda farklı bilim adamlarıyla birlikte Çekerek ilçesine gittiklerini ve yaklaşık 4 dekar alan üzerinde birbirine sarılı 10 civarında karadut ağacıyla ilgili yüzeysel bir araştırma-inceleme yaptıklarını hatırlattı. Kapusuzoğlu, "O dönem ilgili kurumlara gerekli uyarılarda bulunduk, ağaçların incelenip, yaşlarının ortaya çıkartılmasını, koruma altına alınması gerektiğini söyledik. Benzer bir ağaç Nevşehir'in Gülşehir ilçesine bağlı Yeşilöz köyünde varmış. Bu ağaçla ilgili yabancı uzmanlar tarafından yapılan araştırmada 2 bin 600 yıllık olduğu ortaya çıkmış. Buradan hareketle, o dut ağacı ile buradaki dut ağacının gövdelerinin fotoğraflarını karşılaştırdığımızda, Yozgat'taki dut ağaçlarının daha yaşlı olduğunu söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.

 

Editör: TE Bilişim