KIRMIZI TELEFON

TÜRKİYE’de ve Yozgat’ta 12 Eylül sonrasıdır, yani Özal’lı yıllardır.
Turgut Özal döneminde, ülke genelinde yaygınlaşan iletişim ağı ve cihazlarından Yozgat’ta nasibini almaktadır.
Rivayet odur ki, Yozgat köylerine PTT tarafından telefon direkleriyle, telefon hatları çekilmektedir.
Tabi bu hatlar bugünkü gibi her eve değil, her köye çekilmektedir. Yani anlayacağınız telefon yine sınırlıdır.
İşte o günlerde bir köye telefon hattı çekilmektedir, muhtar hat çekilmesinden memnun olmakla birlikte, muhtarlığa konulacak telefonun ‘kırmızı’  renk olmasını ister.
Hat çekilme işi bittikten sonra görevliler başka bir renk telefon bağlar ve köyü terk eder.
Ancak muhtar kırmızı renkte ısrarlıdır. Dönemin PTT Müdürü’nden kırmızı renk telefon ister.
Müdür de elinde olmadığını beyan ederek, muhtarın talebini reddeder.
Bunun üzerine bizim muhtar Ankara’nın yolunu tutar…
O dönemde Yozgat’ın mecliste bir bakanı vardır. Cemil Çiçek…
Muhtar, Bakan Çiçek ile görüşmek ister fakat Çiçek yurt dışı seyahatindedir.
Bizim muhtar azimlidir, Ankara’da bir veya iki gün konaklar ve yeniden Çiçek’in kapısını çalar.
Sekreter bu kez olumlu yanıt verir, bakan yurt dışından dönmüştür.
Bakan Çiçek ile görüşen muhtar, başlar PTT Müdürü’nü şikayete, görevden alınmasını talep eder.
Bakan Çiçek, ‘Müdürün suçu ve kabahati nedir ki?’ diye sorunca bizim muhtar meseleyi anlatır ve:  “Bana kırmızı telefon bağlamadı şikayetçiyim, görevden alın” der.
Bunun üzerine Cemil Çiçek, “Yahu muhtar, bu kadar yoldan çıkıp buraya gelmişsin, ben burada olmadığım için iki gün Ankara’da konaklamışsın, tüm bunları bu şikayetin için mi yaptın? Senin yolda ve burada harcadığın parayla köyüne bir değil, iki kırmızı telefon alırdın” diyerek yarı sitem, yarı sinirli bir cevap vermiş.
Şimdi bir dönem paylaşılamayan bu telefon konsolunu Yozgat’ta bir marangoz dükkanının tozlu rafında gördüm.
Üzeri bir karış toz bağlamış bu telefonun, dünya ile çoktan iletişimi kesilmiş ve fişi çoktan çekilmişti...
-Mustafa Teker-

KAVRAMLAR

Eskiden yerli yerinde miydi, şimdi mi karıştı bilmiyorum.
Eskiden daha bir sağlamdı kavramlar…
Sevgi, sevda, muhabbet ve mukaddes kavramlarının muhteviyatı dolu doluydu.
Karışmazdı öyle her şey birbirine.
Büyüklerin dediği gibi ‘oyuncak olmazdı’ kavramlar öyle.
Dedik ya mukaddes idi onlar, değerliydi ve kıymetliydi.
Ağzımıza alırken daha bir dikkat ederdik.
Kıymetli gibi gösterip, altın gibi takdim edip, pul gibi harcamazdık.
Yazık oldu şimdi o güzelim unvanlara ve kavramlara.
M.T

BİZİM ŞAİRLERDEN...
Ey peri bu halin gel adını koy
Dün akşam gönlümde 
bir çıra yaktım.
Sığdıramaz oldum bedenime oy
Yüreğimi Ankara da bıraktım.
•Erdoğan BEKTAŞ•

SEVGİDİR DOST
 

Bir gönüle gir ki gönülde yaşa 
Dünya malı için düşme telaşa 
Sevgiden uzaklar gider mi hoşa 
Sevgidir insanı insan eden dost. 

Ne diyor bak incinsen de incitme 
Insanlar içinde yok olup bitme 
Hacı Bektaş diyor sakın kin gütme 
Sevgidir insanı insan eden dost. 

Mevlana hiç git dememiş gel demiş 
Gel ki demiş hakikati bul demiş 
Tevazuda toprak gibi ol demiş 
Sevgidir insanı insan eden dost. 

Yunus gibi düşün Yunus'ca yaşa 
Sevgiyi taç eyle daima başa 
Gönlünü aç daim gavim gardaşa 
Sevgidir insanı insan eden dost. 

Ozan Musa dinin sevgiden yana 
Insan olan değer verir her cana 
Sevgi ile bakmak güzel insana 
Sevgidir insanı insan eden dost. 

Ozan MUSA / ALMANYA

ÇETİN ARIK DİYOR Kİ...

“Yüzölçümü bakımından Türkiye’nin 14. büyük ili olan Yozgat, önüne geçilemeyen göç nedeniyle hızla kan kaybetmektedir. 2000 yılında 682 bin 919 olan kentin nüfusu 2017 yılına gelindiğinde yaklaşık yüzde 40’lar seviyesinde bir nüfus kaybı yaşanarak 421 bin 41 kişi olmuştur. Ülkemizin önemli tarım merkezlerinden biri olan Yozgat’ın bir pilot bölge olarak seçilerek, göçün önlenmesine yönelik atılacak adınlar Türkiye’nin son yıllarda karşı karşıya kaldığı tarım ve hayvancılık konusundaki sorunlarının çözümünün önünü açacaktır. Bu amaçla Yozgat’ın göç kaybının önlenmesi ve kalkınması için atılacak adımların araştırılmasında yarar vardır.”

Editör: TE Bilişim