Felaketim olmuştu gidişin, bugün o felaketten artakalan yarımla yaşıyorum. Gözlerin aklımdan bir an bile çıkmıyor. Sol yanımdaki ateş hiç sönmedi, her geçen gün biraz daha canlanıyor gülüm.
    Ne zaman her hangi bir vitrinde, her hangi bir sarı kazak, yolda el ele tutuşan iki sevgili ve dalda duran iki kiraz görsem sen geliyorsun kalbime, saçların, dudakların geliyor ve aklımdan hiç çıkmıyorsun be gülüm.
    Gittiğinden beri nefes alışım düzensiz, bakışlarım mat ve donuk, hayata olan hırsımı her geçen gün biraz daha yitiriyorum. Gelecekmişsin gibi yaşamak, her gün iki bardak çayı soğutmak sonra ipotek edip gözleri uzaklara yatırmak ve gelmeyeceğini bile bile sırra kadem basan ümit sözcüklerimi aramaktan bir de sen sanıp her güzeli nasılsın demekten çok yara aldım be gülüm…
    Biliyorsun, özgürlüğümün adı ateş… Seni kaybettiğim yer cümle alemin dilinde cihan sokak.
    Öyle kötü ki aynı sokakta ve aynı ateşte her gün yanmak anlatamam be gülüm.
    Çok gece sen sandığım rüyalarımla uyanıyor ve bir daha hiç uyuyamıyorum. Ne zaman bir şiir okusam önce boğazım düğümleniyor, ardına kalbime bir hançer saplanıyor, durup kalıyorum işte öylece.
    Herkes şiiri unuttuğumu sanıyor, oysa şiirleri biz yazmıştık be gülüm yaşamın satır aralarında. Şimdi o tılsım dolu anlarımız, şiirler okuyup ağladığımız anlar yok be gülüm.    
    Bütün gülünçlerim başkentin göbeğinden dünyanın dört bir tarafına doğru uzanıyor umarım sen bu halime bakıp gülmüyorsun.
    Umut fakirin ekmeğiymiş. Benim ekmeğim, aşım, suyum, canım, dünyalar güzelim, benim umudumun üzerindeki yağım, balım, şekerim; ben her gün yeni bir umutla uyanıyor, kuru ekmeğimin üzerinde sen varmışsın gibi çayıma katık edip günlerimi geçirip gidiyorum. Hani gözlerinden karışan, dudaklarından tatlanan çayımla diyorum.
    İşte böyle, şairin dediği gibi, “öyle değiştim ki görsen tanıyamazsın, saçlarım, sakallarım birbirine karıştı, artık beni rüyalarında görme korkarsın…”
    Ve sen nazlı ceylanım kim bilir şimdi nerede ne yapıyorsun?.. Ben mi?..
    Ben, senden artakalan hatıralarımla umut ediyorum karanlık yarınlarıma bir güneş gibi doğ diye, yeniden beni çekip kalbine al diye bekleyip duruyorum.
    Gülüm günler geçmesine geçiyor da her geçen gün biraz daha eskiyor, biraz daha tükeniyorum.
    Hayatın göbek bağı çoktan kesildi biliyorum ve biliyorum sen gelmeyeceksin ama ben umut ediyorum “İPOTEK EDİP GÖZLERİMİ UZAKLARA” geleceksin diye hiç yummuyorum.