Kadın arkadaşlarının kendisine tavsiye ettiği yeni açıldığı söylenen gözleme, yufka mantı, makarna vs satılan dükkâna gider.  Pişmiş yufkalardan, sulanmış veya ıslak olanlardan ihtiyacı kadar almak ister. Bu şekildeki yufkaların kalmadığını, böreklik olanların mevcut olduğunu oklavalarıyla yufkaları açmakta olan becerikli ellerden biri söyler.  
Kadın daha sonra geleyim der ve çıkıp gitmek ister. Müşteri kaybetmemek için yufka açmakta olan çalışanlardan biri “Siz söyleyin kaç tane isterseniz hemen sulayalım beş dakika sonra yumuşar katlayıp hazır hale getiririz” der. Kadın kabul eder bir sandalyeye oturup süreci beklemeye başlar.
Başlangıçta sofra örtüsü serilecek, yufkalar birer birer önlü arkalı sulanacak, sonra temiz sofra beziyle üstleri örtülecek, beş on dakika dinlendirilecek, yumuşamanın ardından kare şeklinde yine birer birer katlanacak ve finalde yufkalar paketlenecek.
Oturduğu yerde yufka açan kadın ayağa kalkar ve elini uzatarak kasada duran adamdan oradaki suyu vermesini söyler. Adamda masanın altına doğru eğilir ve yarısı dolu bir litrelik plastik su şişesini uzatır. Müşteri tüm bu olanları gözlemektedir. Şaşırırcasına bir su şişesini uzatan adama, bir su şişesine, bir de yufkaları sulayacak kişiye doğru bakar.
 Ayağa kalkar, sanki acelesi varmışçasına “Neyse neyse şimdilik kalsın ben daha sonra uğrayayım” der.
Bunun üzerine çalışanlardan biri duruma çok şaşırır. 
“Yine ne oldu? Ne güzel sulayacaktık. Sen de alıp evine götürecektin, bir güzel yiyecektin” deyince yufka almaktan vazgeçen kadın cevap verir.
“Dükkâna girerken tesadüfen gördüm,  kasada duran bu adam o elinizdeki pet şişedeki sudan biraz önce ağzıyla lıkır lıkır içti, sonra da masanın altına bıraktı. Bu durum dikkatimi çekti. Bu su; o, su” der ve tabi ki bir şey almadan gider.
Artık göz görüyor, gönül de katlanmıyor. 
***
Adam manava “Marullar kaça?” diye sorar. Aldığı cevap “Üç lira” olunca “Bari beş lira deyin de kimse alıp yemesin” der ve yürür gider.
***
BU ZAMANINIZ
Genellikle ev ziyaretleri, gezmeleri, kabul günleri zamanlarında içeri gelen misafirin orada bulunan topluluğa hitaben “Bu zamanınız hayırlı olsun” diye söylediği çok hoş bir selamlaşma şeklinin var olduğunu söyleyebilirim.
Evinin önünden geçmekte olan bir tanıdığını gören kişinin “Ev yakınlığına buyur” demesi… 
Eğer geç saatte ise davet edilen kişinin cevap olarak “Evin şen olsun” demesi…
 İşte bu söylemler içi dopdolu bir cümleler olduğu gibi bana da çok sahici, samimi, sıcak, iyi geliyor.
Tüm bunları Yozgat’ta yaşadığım yıllarda öğrenmiştim.
Bilmeyenlere benden selam olsun.
***
Yozgat meydanında ikram edilen arabaşı çorbasından içenlerin yer aldığı fotoğraf karelerinde neden kadınlarımız yok? Bilen var mı? 
***
Eğer sizi üzen kişilere halâ selam verebiliyorsanız; 
bu, vicdanınızın sadakasıdır.
Hz. Mevlana