(Orta Anadolu Düğün Gelenekleri)

Okuntu dağalıyodu. Dediler ki, Cuma günü Godek Satılmış'ın oğlu Paşa'yla, ötâçe köyden Pahlacının Hüsnenin guccük gızı Belgıya'nın bayrağı gahıyo….. Herkes ahşam sağanlarını helkelerle, sitillerle, guşşenelerle bir sürü geleni gideni olacak diye düğün evine götürdüler. “Düğünün gusuru çoh olur anam, Allah gınıyanın başına versin” diyerek ellerinden geleni yapmaya amade oldular. Düğün sâabı okuntuyu dağıtırken gahamlarına ve köyün imamına bodu-culuh, starası olan hatır sâabı ehbaplarına şibi-tavuk-ferik-cücük, ebil-gobul olduhlarıynan sınarlarına da yarım metiro çitinen bir galıp sabın gönderdiler. Galan yadırgılarada bir avuç gabıhlı fıstıh, leplebi, gınalı şeker ve sarı üzüm karışımı hedaye dağatdılar. Bize şibi geldi. Nenemgile de bir metire çit ile bir galıp sabın.

Cuma günü er zabâanan, Gotağrinin Üsüyün at arabasını goştu. Üsdüne allı, güllü yün minderleri atdı ve Karakocaoğlu Kışlası Köyünden Davulcu Hidayet'i getirmiye getti. Cuma Namazından önce Hidayet'i davuluynan alıp koye endi. Zurnacı bizim köylü Garaca'ydı. Davulumuz zurnamızda temam. Eşşekçi Gocanın Avini, uzun bir cereğin üzerine U biçiminde iki ağaç çaktı. Guddusünün Fatiş al melefe ve yeşil melefe getirdi. Birine yeşili birine gırmızıyı bayrak edip bağladılar. Gırmızı bayrağan üsdüne bi dene kelle suvan, yeşil bayrağın üsdünede 1 dene elma dahdılar. Cereğa çörtenin dibine gelecek şekilde siyecin dibindâ yuvallamıya çahıp diktiler.

            Gıpılının Anşe, Kör Kezik, Çatı Gırığın Avrat, Doddiri Zalha, Cinni Döne, Sifli Ümmusün, Mondofon Hürü ve Sirkeli Satı telaşeynen düğün yemâa bişiriyolardı. Godek Satılmış 1 goyun ve en az 7 dene tavıh kesdi.

Cami cemaati namazdan çıhıncı, Satılmış Dayı “Gonşular buyurun bayrah galdıracığıh Allahını seven bizim havlıya gelsin” didi.

Hepsi birden “Allah Hayırleylesin” diyerek, abdesli bir şekilde önlerinde Cami imamı olmak üzere düğün evine yöneldiler.

Davulcu Hidayet gaideli vuruşlarla Satılmış Dayıya “Allahhayırleylesin” dedi. Satılmış Dayı 10 Lira para verdi. Hoca duvaladı, millet amin dedi.

Gençler düğün bayrağının üzerindeki suvan ve elmayı daşladılar. Damat elmayı düşürene 10 lira, suvanı düşürene 5 lira verdi.

Beşinin Sultan hayatın üstündeki bastırıklara çıhıp, içinde 5-10 tane 5-10-25 ve 50 kuruş paralar ile sarıüzüm, gırıh leplebi, gabıhlı fısdıh, sadırazam lohumu, iğde, geçi buynuzu, gınalı şeker dolu tobasını siyecin başından çocuhlara avuç avuç hepicığnide serpiştirdi. Ben bidene 10 guruş, 3 avuçda çerez topladım. Pij Mıradın oğlan diyodu ki ben 2.5 lira hampamladım diyodu. Yalan söylüyo, serpdiklerinin içinde en böyük para 50 guruşudu onuda Cin Faruk gapdı.

Birbirimizi ezecek şekilde telâşe ve heyecanla çerezleri hampamladıh. Biz çocuklar aradan çekilinci davul, zurna “Bobbili”yi çaldı. Hotu Gırığın Osman, Zırığın Ganara, Pala Bıyığın Mahmıd, Yağdalı Fadimenin Şavgı, Gır Üsüyünün Uşahlar, Oşuhcu Bekir, Zifirli Şaziyenin Gişisi, Tohmahcının Uşahlar, Moturcu Pij Mırat, Gotlek Hasanın Niyazi, Zağar Memmed’in Dursun, Gancıh Turudunun Gooş, Kisli Mısdafa, İtci Apıh, Tosun Kahmışın Feti, Galtah Mamirenin Şukrü, Cinni Hocanın Nuru, Kor Gızın Yaşar, Tilki İrbaham, Kipri Mısanın Oğlan ve Ala Zabidin Yâap, hepiciğde geniş bi haley dutdular.

Damın üstünde haley çekilirken başı çeken Zırığın Ganara Şavgı iki eliyle havada dutduğu mendilini sallayıp, gotün gotün oynarken, haley gereği düşünmeden fırlayınca damın ucuna geldiğini bilemeden siyeci yıharah kuteden damdan havlıdağ avratların içine düştü.

Travma geçirdi. Gozleri ters döndü bayıldı. Bizim köyde ilk yardım genelde got dutma şeklindeydi. İlk yardım olarak Zebiğin Fadimeynen Gubuduğun Esme Şavgı’nın gotünü duttular. Yaralarına çapıt yahıp basdılar. Gızgın yağ içirdiler, gorhdu diyi damağnı galdırıp 3-4 dene şamar vurdular. Pij Mıradın avradı Kepezli Zebik Ayetelkursüyü ohuyup, şafağna üfürdü. Şavgı gendine geli gelmez, bozgunnuğa vermemek için damdahı haley arhadaşlarına döndü ”Ayağa bozmayın geliyom” dedi.

Ertesi günde aynı üreluğunki gibi ağlenceler devam ediyodu. Davul zurna eşliğinde gızları olan evler hane hane gezilerek “Yenge Toplama” gelenağ yapıldı. Yetişik gızlar en güzel asbaplarıynan apartuman topuhlu şeher ayakkabılarını sandıhlarından çıhartdılar. Zatin bağanilsinler diyi anaları onnarın başını ahşamleyin kilinen yuyup, düğüne gidecekler diyi beliklerini örürdü. Allı-gullü acer üstlerini geyip, şeherli hatınlar gibi çente ne dahıp koyün içini davul-zurna eşliğinde turalayıp düğün evine geldiler. Haley dutup, Feyli Durnam, Narinni, Yozgat Yolu, Loli, Çekirge, Trahya ne oynadılar. 

Erkeklerde ise “Delağanlılar Odası” ve “Ihdıyarlar Odası” diye iki oda açıldı. Gündüz avratlar oynadı, gece erkekler.

Bazar günü gelip çattı. Guccük Durağan Haceliynen, Cırığrın Mısdafa moturlarını goştu. Vagınatlar avratlarınan doldu. Kel Dursun, Dınılı Seyit, Garibin İdiriz, Keşli Yağap, Geberiğin Davud ve Pırasa Sülüman Gatır arabalarını; Gocakâ, Gır Ahmed, Et Gafa, Kose Niyaz, İt Seyit ve Gotlek Hasan da at arabalarını goşdu. Her arabıya çocuh-böyük en az 12'şer, 13'er gişi bindik. Yarış ederek doğru karşı köye gız evine vardıh. Herkes birinciliğe gelebilmek için atlara ha bire gamçi çalıyodu.

Yolda ufak tefek arızalar peydahlandı. Kiminin atının terbiyesi, hamıdı goptu, kiminin marhaları çıhdı. Kiminin atlarının dahımları, gotlüğü, yan gayişleri, aynaları terden sürttü ve duğlenenler oldu. Arabaların mahatları, şinanaylar, teker göbekleri, mahasları bozuldu. Et Gafa’nın at araba devrildi. Zatin onun araba aynı geçgere gibiydi. Geberik Davudun atlar parladı, millet gendini galdırıp gıyıya gırana kurelediler. Allah etmesin atlar az galsın Gursahsızın oğlanı depeliyecağmiş. Kiminin dirseğa, baldırı, boynunun kütüğü yüzüldü. Kiminin eyağsi batdı. O mavili boyalarla, üsdünde, gül, deniz, çoban, goyun, lale resimleri olan güzelim at arabası devrilip külhavıç oldu. Neyse bunada şükür alayıcığmızda beteri var diyerek sorunsuzca gelinin köyüne vardıh.

Damda çok güzel bi duğün sufrası gurmuşlar. İçinde tek tük çiğer-daşlıh olan madenisli bi arpa şehriye çorbası, yoğortlu mantı, bol gara etli pilav, yüzlük dokecekli gôo pahla, sütlü, pahlavu ve sini. Yuha ekmekler, şimşir gaşşıhlar, kelle suvanlar… Tumun gurbanım dediler. Yi babam yi.. Koyün Hocası ilengerdeki pilavın depesindeki etleri onüne düşürmek için altdan gaşşığnan tünel eşerek yiyodu. Biliyodu ki, tünel genişleyinci üstdeki etler gurreden onüne uçacah. Nitekimde öyle oldu ve eti güreden onüne uçurup en çoh eti o yidi. Hepimiz hocıya gısganarah imrendik. Allah bereket versin. Ginede alayıcığmız doyduk. Yemek duvalandı.

Sıra geldi gelin çıhartmıya. Rahmetlik Garaca Dayı zurnaynan öyle bir yanık baş bağlama havası vurdu ki, guccük çocuhların bile yüreğa titiriyodu. Sadece Belgıya Gelin, gardaşları, anası, babası, bacıları, gahamları değal, tüm millet ağlaşdı. Gelinin guşağını gardaşı ağlamahtan bağlıyamadı ya la..…

Neyse gelini aldıh. Moturun vagınatına iskembi goydular ve isgembinin gıçlarından millet sıhıca dutarak gelini üsdüne oturtdular. Bizde at arabalarına yerleştik ve gine yarış ederekten köyümüze geldik. Birincilâa helbetdeki moturlar geldi. Amma at arabalarından da Gotlek Hasan’ın atlar Maşşallah köye birincileğa girdiler. Ben Gocakanin at arabasındaydım, Gocekâa heç gamçi vurmuyodu ki, arabayı iki kere de mahaslattı. Ancah beşinciliğe girdik köye.

Gelini moturdan indirdiler. Gençler bayrahlara ılgayıp, töresini alabilmek için direğâa  gırmıya yörüdüler. Damat gelini temsil eden gırmızı bayrağı gırıp getirene 20 lira, gendini temsil eden yeşil bayrağı gıranada 10 lira verdi. Sirkeli Satıynan, Cinni Cemayunur siyecin başından çanak kureledi gırdı. Yine gırıh leblebi, sarıüzüm, fısdık ve bozuk para kotelediler. Biz çocuhlar gapışdıh. Duvah Başı çağatdırıldı. Gayınbaba Godek Satılmış beşibirlik dahdı. Gaynı Gızıl Goz Ülfet gerdannıh, gaynana Kör Nerdane nenede tüfekli ellilik dahdı. Biz anığnasındada dahdıh, duvah başınada töremizi çığıddırdıh. Babam gırmızılı yirmi liradan çağaddırdı. Töre bitdi. Gelin eve girerken, gapının şafağna gocahgene bi mıh çahdırdılar. Yarım saat filan millet gine haley ne çekti ve dağıldı. Bundan soonaki törelerin çoğu Delağanlılar Odasındaydı.

Ahşam düğün evinden Odıya yemek geldi. Damada arhadaşları melefe gerip, arhasında biyaz iç çamaşırı giydirip, denişdittirdiler. Golanyağ dokdüler. Geline gozel görünsün diyi yüzlerine Grempet çaldılar. Ceplerine İki pakit pambıhlı cuvara goydular. Yüz görümlüğünü gutulayıp goynuna sohdular. “Gelinin sandığında gelen boduyu, çerezleri tüm yime oğlüm, yârin anagilede ikram edilecek, babayın onüne çarşaf atacağan, töresi yapılacah.” diyi tembihlediler. “Namazını gılmadan gıvrağına bile tohanma” dediler.

Tüm delağanlılar Odada yüksük oyunu, eşin kim, gabara cücüğü, çoğdülü çüş ne oynadılar. Bildirmeceler sorup bilemiyenleri palasgayınan döğdüler. Beni koyün pijleri oyuna getirip, damadın evine Guvâa Yuları isdetmiye saldılar. Bu şaka için genelde saf tipleri seçellermiş. Bende gafil bir şekilde guvânin evine yularını isdemiye gettiğimde beni dutup falahıya yatırdılar. Yüzüme gatıran garası çaldılar. Zopa çekip guverdiler. Ben ağladım, millet halime gulüşdü.

“Guvâa Dıhma” geleneği ise bambaşkaydı. Bu ortamın neşesi, unutulmaz bir keyifti. Salavat duvaları ve geleneksel tekerlemeleri bilen bir böyük gençlerin önüne düşüp, bağırıyo ve her tekerlemenin sonunda da dua ile garışıh “Çağırayım Dosya Dosya” diyo, arkasındaki gençler “Amiiin” diye en yüksek sesleriyle bağırıyo, yeri göğü zingirdetiyolardı..

Bu işin duayeni ise Aleddinin Bahri’ydi. Akşam geldi, gençlerin önüne düştü. Diyordu ki; “Hey helledi helledi, minare başını salladı, minarenin başında gara garıncayı kim nalladı, Allah Allah İllallah, salavat sallallooo Muhammed, İki cihan serveri, çağırayım dosya dosya” diye söyleyip kesiyo, bizde hep bir ağızdan “Aminnnn” diye bağırıyoduh. Guvâanin evine gadar bağıra bağıra geldik. Evin önünde tezeklerden, kermelerden közlü bir ateş yahmışlar, üstünede motur lasdiklerini goyup duduşdurmuşlar ki bi yanıyodu.

Hoca Guvâayi duvalarken Odadan gelen delağanlılar damada doğru yanaşıyodu. Guvâa tam içeri girerken hepicığde zopa çekmek için gılavlanıyodu. Sağdıç ve Gûvânin en yahın ehbapları onu gorurken, tam kapının önüne yanaşdığında “Hadi” dimiye galmadı millet yumruh, depik, şaplah, sumsa filan, damadın duluğuna, duşgasına bi girişdiler, vallahi gendini gerdah evine zor atdı. Hosur Mısdafanın imansız oğlan, o garışıhlıhda Paşıya çuvaldız kahmış kafir diyolardı.

Artık düğün bitmişti. Herkes dağaldı. Yaklaşık yarım saat sonra damat tüfek attı. Sorun yoh yani. Allah hayırlı eylesin. Bi yasdıhda gocasınlar. Zürriyetleri sağlıklı, evlatları hayırlı olsun. Sufralarına Halibâam Bereketi, hazın damlarına Hızır uğrasın.. Cenab-ı Allah birbirine şirin gösdersin. İki-üç gun soona taze gelinnen, guvâa el öpmiye çıhacahlar. Babaları onnara Tohlu, Şişek, Goç, Düve, Bağ-bahçe gibi böyük hedayeler bağışlıyacah. Şıh Mıhdatın babası ben bızalacı bi inağnen, harman yerini bağışladım diyodu da, Godek Satılmış’da “Ben onun damının lôosuna gadar, garlarını kürüsün diyi sıyırgısına gadar aldım, ne inağyimış bide inekmi vereceğam, vallahi bu düğün benim belimi gırdı gonşular, binlira başlıh verdim, cehiz gayiti gördüm, davul-düdük, töre, vallahi bızalatdı beni.” diyi gızıyodu. Duğünümüz düzgünümüz elin içinde muhanete fırsat vermeden, teliynen-duvağyınan, simiynen-gıvrağyınan, camıynan-cıncığyınan, cehizi-bohçesiynen, hayırlısı-uğurlusuynan bitti Allaha şukür. Nasipleri bol, çıhıları Liralı, evleri huzurlu olsun.

İşte böyleydi bizim düğünlerimiz. Şimdi köy ve şehirlerdeki insanlar duası ve niyeti samimiyetsiz kibirli konuklar ağırlayıp, milyarlarca masraf ederek keyifsiz düğünler yapıyor. Üstelik ne kadar harcarsa harcasınlar fakir ama toprak gönüllü, sıcak yürekli eski adamların yaşattığı keyfin, neşenin bir gramını bile algılayamıyorlar.

“Gelinlik Etmek” dediğimiz kısık sesle konuşup, küçük çocukların bile yumuşuna Nazlıbâa diyerek koşuşturan, helal süt emmiş melek yürekli gariban kızların yerine, şimdi dilleri papuç gibi çıkan dominant ve ukela tipleri getirerek baş köşeye bela gibi oturtuyorlar.

Ne kadar boyalanırsa boyalansınlar hiç eski kızların vefa ve cazibesini algılayabiliyormuyuz acaba. Geçmişin otantik dekorları ve iletişim kuralları gözümüzün önünden geçiyor da; eskiden sadakatle itaat ettiğimiz Böyük sözlerinden çıkıp, ahlak ve terbiye kurallarını aştığımız içinmi ki acaba bu hayır-bereket kaçakları… Milli ve manevi duygularımızdaki dejnerasyon, töre ve geleneklerimizden uzaklaştığımız için mi. Türküler bizi eskisi gibi duygulandırmıyor, oyunların figürleri ahlaksız ritüellerle yer değiştirdi. Batı kültürü gençliğe hükmederken, halaylar, hoyratlar, zeybekler, türküler, bozlaklar, aşık atışmaları demode gibi gösteriliyor. Üstelik İslam inancımız ve törelerimize inat “Arabada Beş Evde Onbeş” “Kıl Oldum Abi” “Yak Cici Kız Sobayı” vs. gibi ahlaksız reitingleri bizimle beraber Kültür Bakanlığımızda bön bön seyrediyor.

Erkeklerin yolda bile önünü geçmeyen kadınların yaşadığı, bitkilere nimet, hayvanlara mübarek denildiği, hastanın, sakatın, güçsüzün sosyal güvencesinin tüm köy halkı olduğu dönemlerdeydi bu düğünler. Avizeli salonlar, alevli ışıklar yerine gaz lambaları ve tezek ateşinin etrafında samimi dualar ve dost dayanışması eşliğindeydi bu organizasyonlar. Muhabbet, sadakat ve vefa komşuluğun olmazsa olmazıydı. Saygısı, sevgisi, nezaketi ve zarafetiyle ne doyurucu düğünlerdi bizim düğünlerimiz. Kutsal emekler, helal kazanç, bir ömür boyu beraber yaşamaya yürekten edilen samimi yemin ve iffetli bir yaşam... Namusum, şerefim, değişmez hayat arkadaşım, kederim, kaderim, neşem… Ve o düğünlerden doğan millet sevdalısı, vatansever, Hakka ve adalete sadakatle bağlı, onurlu, candan, hayırlı ve şerefli evlatlar..

Çeyizler de ne….. Bi garuulle, bir gomüdün, 20 batman yün, 1 döşşek, 1 yorgan, 2 kusdüm yasdığı, 4 işlengili etamin örtü, bir aynalı süpürge, 1 duvar halısı, toplulara 2 metiro perdelik humayın, 1 ayna, bi çift helke, bi su ısıtma gazanı, 1 çimme ilağni, 1 teşt, 1 sandıh, bi sini, 1 guşşene, bi ırbıh, 1 el ilağni, 1 peşgır, bir sındı, bir ilağençe, 2 zehen, 1 su içme meşirefi ve birkaç çıkı bohçaydı…

Gapısı-pecesi tertemiz taze ev, gıvrahlı-simli-edalı gelin, yesyeni öteberiler, yeni kopünmüş yorgan-döşşek, humayın-etamin gumaşlardan işlengili yasdıhlar, apacer gaplar-gaşşıhlar, asbaplar, melefeler… Mutlulukların üsdüne birde neşe katlanıyodu. Muhabbetler datlı, ev şen, sufralar da bi bereketli oluyodu ki, sormayın... Zaten Yüce Allah'ta hep mesut ve bahtiyar ediyordu onları…

Ne güzeldi bizim düğünlerimiz..