ŞAİR diyor ki: “Yaş otuz beş, yolun yarısı…” İnsan yaşamının en olgun dönemi, bir yol ortası. Geri dönümü olmayan, gidenden daha sağlıklı, daha mutlu, insanlığa yararlı yaşayabilmek için kalan yarı yolu yürüme, hedefi olmalı insanın. Tabii kişisel hedef ve beklentilerin toplumun yaşadığı sorunlardan etkileneceğini de düşünmeli.
2020 yılını karşıladığımız gece, ülkemiz ve insanlık için huzur, barış, sağlık dolu; siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda güzel bir yıl olmasını diledik. Yılın ilk yarısında, bir kabus gibi sınırlarımızın ötesinde patlayan corona virüsünün ülkemizin sınırlarından içeri sızması gecikmedi. Terör, ekonomik sorunlar, siyasilerin kısır döngülü söz düelloları hız kesmeden sürerken; corona virüsü can almaya devam etti, bizleri ev hapsinde yaşamaya mecbur bıraktı. Maske takanın suçlu diye vurulduğu, göz altına alındığı günlerden, maskesiz sokağa çıkanın cezalandırıldığı günlere getiren sıra dışı bir yılın ilk yarısını tamamladık.
İşsizlik, terör belasına verdiğimiz şehitler, trafik kazaları, maganda cinayetleri, kadına yönelik şiddet ve tecavüz, kaybolan ve bir türlü bulunamayan genç kızlarımız, kaybolduktan bir süre sonra cansız bedenleri bulunan çocuklarımız… Sakarya’da havai fişek fabrikasında çıkan patlamada 7 işçinin ölümü, onlarcasının yaralanması, patlayan fabrikada patlamayan malzemeler taşınırken meydana gelen patlamada 3 askerin şehit olması, hukuka vurulacak en büyük darbe “Çoklu baro” dayatması, baro başkanlarının önce Ankara, sonra TBMM’ye sokulmaması, ekranları karartılan TV’ler, gazete ve gazeteciler.
TV’de ana haberleri izlerken, toplumun ikincil sorunu haline gelen bu acı sorunları değil, “Kendimizi, ailemizi, sevdiklerimizi ve toplumu korumak için neler yapabiliriz?” sorusuna cevap arayarak bekliyoruz corona virüsü tablosunu. Tabloda vaka sayısı binin altına düşmezken, her gün can kaybı da yaşanıyor.
Evet, şair: “Yaş otuz beş, yolun yarısı” demiş ama 2020 yılının yarısını anlatacak bir şair yok henüz. Yılın kalan yarısını da yeni sorunlar, yeni korkular, ne olacak sorularıyla tüketmeye başladık bile. Karşımızda okullar açılacak mı, açılırsa ne olacak, çocuklarımızı, öğretmenlerimizi nasıl koruyacağız soruları var.
Corona virüsle mücadele ederken canlarını feda eden sağlık emekçilerini anımsamalı, okulları açma inadı nedeniyle eğitim emekçilerini ve çocuklarımızı bu virüse kurban vermeden 2020 yılının kalan yarısını tamamlamak, hükümetin ve tüm siyasetçilerin hedefi olmalıdır. Kendimiz, ailemiz ve toplumun sağlığını korumak için maske takmak ve diğer önlemleri almak ise hepimizin görevi.
Ülke genelinde yaşadığımız sorunlarla tükenen ömrümüz, Yozgat’ta sel ve dolu felaketi ile sürükleniyor, bir apartmanın üst katında çıkan yangınla küle dönüyor. Gökyüzünün yeryüzüne öfkesinin ürünü olarak gördüğüm dolu, geçtiğimiz günlerde Yozgat merkeze bağlı köyler ve ilçelerimizde ekili tarım ürünlerine zarar verdi. Çiftçilerimiz, corona ile mücadele ederek zor şartlarda ektiği tarlasından sadece hüzün hasadı yapabildi. Yozgat merkezde bir apartmanın üst katında çıkan ve yan apartmana sıçrayan yangında; Yozgat belediyesi sınıfta kalırken, yangın ilçe belediyelerden gelen itfaiye desteğiyle söndürülebildi.
Bütün bu yaşadıklarımız bizi “Tabiat ve zaman bizi mi sınıyor?” şeklinde düşünmeye sevk ediyor. 
2020 yılını ciddiye almakta fayda var.
Zira, yaşamla ölüm arası ince bir çizgi gibi…