1999'daki Gölcük depremi Yozgat’ta da hissedilmişti. Hatırlıyorum, sabaha karşı binalar sallanmış, tüm Yozgat pijamalarıyla sokağa dökülmüştü.
O gün Yozgat’ta bile insanların can havliyle kendini sokağa attığı bu büyük depremde kim bilir Kocaeli’nde ikamet eden vatandaşlarımız neler yaşamışlardı…
Telefonların çalışmadığı, kimseye ulaşmanın mümkün olmadığı bir gün yaşamıştık.
Yıkılmıştık…
O sabahki koşturmaca dün gibi hafızamda.
Ne acıydı…
Yaklaşık 16 milyon insanımızın farklı şekillerde etkilendiği büyük bir depremdi Gölcük depremi.
1999 Gölcük depremi sonrasında toplumu bilinçlendirme konusunda çalışmalar yapan “Deprem Dede” olarak bilinen Ahmet Mete Işıkara’yı dinledik uzun zaman boyunca.
Işıkara, bizlere ülkemizin deprem gerçeğini ilk olarak ve en detaylı şekilde anlatan bilim insanı olmuştu.
Mekânı cennet olsun…
Sonrasında Düzce, Van, Ayvacık depremlerini yaşadık.
Deprem ara ara can ve mal kayıplarına neden olarak bize kendini hep hatırlattı. Hiç unutturmadı.
Ölçeği 3 veya 4 olsun arada bir gelip bizi sarstı.
Son olarak, geçtiğimiz hafta cuma günü Elazığ ve Malatya illerimizi vuran 6.8 büyüklüğündeki depremle sarsıldık.
Elazığ depreminden bir gün önce Ankara'nın Akyurt ilçesinde 4,5 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
İşlerim dolayısıyla Ankara’daydım. Sabah 6:30 sularında uyandım, su içmek için mutfağa geçtim ve ardından yatağıma döndüm.
Bir müddet sonra altımdaki yatağın sağa sola sallandığını hissettim.
O an 1999’daki büyük Gölcük depremine gidip geldim. “Deprem oluyor” dedim kendi kendime.
Anlık bir sarsıntı idi, uzun sürmedi. Fakat o yıllar önceki o korku halini yaşamama yetmişti.
Sonraki gün Elazığ depremi haberi geldi işte…
Deprem, Malatya, Diyarbakır ve Adıyaman başta olmak üzere birçok ilde hissedildi. Deprem anında büyük korku ve panik yaşayan vatandaşlar, depremin hemen ardından kendilerini dışarı attılar.
6.8 büyüklüğündeki depremde 40’a yakın insanımızı kaybettik.
İnşallah hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı artmaz.
Yüzlerce vatandaşımız da yaralandı.
Türkiye yekvücut oldu, deprem bölgesine yardım kampanyaları düzenleniyor.
Maddi ve ayni yardımlar deprem bölgesine yönlendiriliyor.
Biz de yeni can kayıplarının yaşanmaması için dua ediyoruz.
Tüm bunlar yaşanırken, durumdan pay çıkarıp özellikle sosyal medyada provokasyon yapanlar da oldu.
Deprem gibi hassas bir konuyu, henüz yaralar sarılmamışken siyasi tartışma içine çekmeye çalışanlar da var, geçmişteki depremlere atıfta bulunanlar, bugün yaşanan yıkımdan kendilerince nemalanmaya çalışanlar da…
Fakat konu “Birbirimizin yaralarını sarmak” olduğunda kenetlenen bir milletiz biz. Kimin ne söylediği veya ne yapmaya çalıştığı bizi etkilemez.
Umarım bundan sonra böylesi büyük yıkımlar yaşamamamız adına yeni adımlar atılır.
İnşallah artık böylesine içimizi yakan yeni haberler almayız.
Deprem felaketinden zarar gören tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun diliyor, depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına başsağlığı ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Tekrar geçmiş olsun Elazığ, geçmiş olsun Türkiye…