GEÇEN gün bir ortamda gazetecilere toplu taşımanın ücretsiz olduğunu söylediler.
İnanmadım, doğruluğu yoktur diye düşündüm.
Sonrasında doğru olduğunu öğrendim.
Elimi cebime koyup, özel halk otobüsleri kooperatifinin yolunu tuttum.
Gazeteci olduğumu söyledim, cebimdeki basın tanıtım kartını gösterdim.
Kabul etmediler.
Sarı Basın Kartı olması gerektiğini söylediler.
Sistemde kimlere ücretsiz biniş hakkı verildiğini sorduğumda, bir kısmını açıkladılar, bir kısmını açıklamadılar.
Özetle; “Sen gazeteci değilsin!” dediler.
Akabinde ise “mevzuat neyse o!” dediler.
Özel Halk Otobüsleri Kooperatifi, her işi mevzuata uygun yaptığını söyledi.
Yani yolcu taşıma, şehir içi ulaşımda trafik güvenliği, yolcu hakları bunların hepsinin mevzuata dört dörtlük uyularak yerine getirildiğini beyan ettiler.
Baktım bizi gazeteciden saymıyorlar, boynumuzu büküp çıktık.
Gazeteci olarak gördükleri isimleri de sıraladılar ve “Bizim için gazeteci bunlardır!” dediler.
Biz de “peki” dedik.
TANIMI NEDİR?
Türkiye’de gazetecilik artık tanımlanamayan bir mesleğe dönüştü.
Kime göre gazeteci, neye göre gazeteci, nasıl gazeteci?
Gazeteci büyüklerim benden daha iyi bilirler sahi kimdir gazeteci?
Nasıl gazeteci olunur?
Mesleğe tashih yaparak başlayan mı gazetecidir, kartı olan mı?
Dakikada 1 adet fotoğraf çekebilen makineyle haber yapmaya çalışan mı gazetecidir, lüks aracının önüne kart koyan mı?
Bugünlerde moda oldu zaten ‘seni gazeteciden saymıyorum’ türünden atarlanmalar.
Türkiye’de özellikle Anadolu basının geldiği nokta ortadadır.
Bizler Çalışan Gazeteciler Günü şerefine düzenlenen yemek ve davet masalarında 50 kişi oluruz.
Ertesi gün Cumhuriyet Alanı’nda yapılan basın açıklamasında mevcudumuz 5’e falan düşer.
DERT DEĞİL
Yozgat’ta acizane 6 yıldır gazetecilik yapmaya çalışıyorum.
Dikkat edin ‘çalışıyorum’ diyorum, çünkü mesleğin tam hakkını verdiğimi düşünmüyorum.
Yine aynı şekilde 6 senedir buradan günlük köşe yazıları kaleme alıyorum.
İnsanların iki kelimeyi bir araya getiremediği, duygu ve düşüncelerini ‘emoji’ dediğimiz şeylerle ifade ettiği bir dönemde, yazı ile bir şeyler ortaya koymanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Gazetecilikten birinci muradım, evime ekmek ve rızık götürmek.
İsterdim belki 657’ye tabi devlet memuru olmayı, lakin nasip olmadı.
İkinci amacım yaşadığım memlekete, bu sektör aracılığıyla faydalı birey olmak.
Diğer amacım Yozgat’ta Abbas Sayar ile başlayan günlük makale yazma geleneğini devam ettirmek, Yozgat’ta yazılı basını ‘fikir işçisi’ sıfatıyla ayakta tutabilmektir.
Sonuç olarak:
Otobüs kooperatifi beni gazeteci olarak tanısa ne, tanımasa ne?
Belli mi olur, belki bir 80 sene sonra, bizim de eskimiş bir gazete kâğıdında, bir haberimiz veya makalemiz çıkar da bir köşeye arşivlerler belki.
Haydi selametle…
NASIL DÜZELİRİZ?
*Keyfiyetlere son verdiğimiz zaman.
*Mevzuat gibi şeyler herkese adaletli uygulandığı zaman.
*Ahbap çavuş ilişkileri devre dışı kaldığı zaman.
DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN
*Şehir içi toplu taşıma sorununa çözüm arayan adayı.
*Yozgat’ta şehir içi ulaşımı rahatlatacağını belirten adayı.
*Kampüsü ikiye bölen yolda trafik kazası geçiren öğrenciyi.