YURT genelinde olduğu gibi Yozgat'ta da Cumhuriyet Alanı'nda ABD'nin Kudüs’te elçilik açmak suretiyle, İsrail'e dolaylı desteğini aleni hale getirmesi, Gazze’de on binlerce Filistinliye kurşun yağdırılması protesto edildi. 'Kahrolsun İsrail' sloganları atıldı. Benzer protestoyu geçen yıl da yapmıştık. Önceki yıl da. Ama biz protesto ederken, İsrail hiç geri adım atmıyor. Atmadığı gibi daha da ileriye gidiyor. Özellikle ABD tarafından verilen destek İsrail'in daha da şımarmasında önemli rol oynamaya devam ediyor...
Filistin'e destek amacıyla sosyal medyada 'Yozgat'ta İsrail ürünü olan Coca-Cola içeceği Ramazan ayında soframıza koymayalım' çağrısı yapıldı. Tartışma da bu noktadan itibaren başladı. Tartışmaya katılanlardan 'Coca-Cola'yı içmesen ne yazar, yediğimiz domatesin tohumu da İsrail'den geliyor. Diğer gıda ürünlerinin tohumu da. O halde bunları da tüketmeyelim de ne yapalım!' sitemini yansıttı. Asıl sorun da bu olsa gerek. Protesto ediyoruz. Neredeyse her yıl tekrarlanan bu protesto ve tepkilerin karşılığı olmadığına göre, ortaya bir yaptırım konulması gerekiyor. Bu yapılmıyor/yapılamıyor/yaptırılmıyor...
Hükümet bu konuda, 'uluslararası anlaşmalar, karşılıklı çıkarlar, dengeler' gibi daha bir çok nedene bağlanabilecek gerekçelerle, İsrail ile ticari ilişkilerini gözden geçirebilir, ancak uygulamaya aşamasına getirmeyebilir. Daha önce böyle bir konu gündeme gelmiş, gerekçe 'uluslararası ilişkiler' diye başlayan bir dizi gerekçe, ardı ardına sıralanmıştı...
Bırakınız, Türkiye'nin genel olarak İsrail ürünlerine yönelik boykot yapmasını, Yozgat'ta bunu hayata geçirmiş olsak bile İsrail'in geri adım atmasını sağlayabileceğimizi düşünüyorum...
Bu Ramazan ayında domates yemeyelim. Yaz ortasında kendimizi kış aylarında gibi hissedelim. Kemerlerimizi sıkalım. Coca-Cola yerine, Fanta yerine, benzer içecekler yerine kendi pekmezimizi, hoşafımızı devreye sokalım. Ölmeyiz ki. Ama İsrail, sadece topla, tüfekle insanları öldürmüyor. Yapılarıyla oynayıp, dejenere ettiği tarım ürünleri tohumlarıyla da insanları hasta edip, ölüme mahkum ediyor. Öldürmekten başka bir düşüncesi bulunmayan İsrail'e öfke duymak yetmiyor... 
Etrafınıza bir bakının. Dünü düşünün. Bugünü yaşıyorsunuz. İnsanlar hasta. İnsanlar obezite. İnsanlar kanser. İnsanlar kalbinden rahatsız. İnsanların damarları tıkalı. Bunların hepsine 'çağın hastalığı' deniyor. Bu hastalığın kaynağı nedir? Tüketmiş olduğumuz, doğal olmayan ürünler. Avrupa ülkelerinin önemli bir bölümünde yapısı bozulan tarımsal ürünlerden elde edilen gıda maddelerinin satışı yasak. Biz halen kullanıyoruz. Kendi ürettiğimizi değil, İsrail'in yapısını bozduğu tohumlarla yetiştirdiğimiz tarım ürünlerini tüketerek, 'çağın hastalığı' denilen illete açık davetiye çıkartıyoruz...
Sözün özü, 'Filistin'e destek, İsrail'e tepki' bir işe yaramıyor. İsrail, durmuyor, durmayacak gibi de görünüyor. O halde yaptırıma yönelik adım atılmalı artık...