BU politika fıkralarını rahmetli gazeteci Hasan Pulur’un köşesinde okumuştum.
Bugün merhumun köşesinden alıntı yaparak sizlere sunmak istedim.
Selametle…
***
Adam karısını eve yollayıp, kahveye takılmış. 
Akşam üzeri dönmüş, elinde bir yumurta, karısı sormuş:
“Ne elindeki?”
“Yumurta, görmüyon mu?”
“Gördüm de neyin nesi anlayamadım!”
Adam başlamış anlatmaya:
“Kahvede otururken biri geldi, bana bir yumurta verdi. Hediye!”
“İyi de ne olacak bu yumurta?”
“Zengin olacağız... Yumurtayı karşı komşunun kümesindeki tavukların altına koyacağım, civcivler çıktıktan sonra bir tane dişi alacağım. Bu dişi büyüyüp tavuk olacak, bir sürü yumurtlayacak. Onları da kuluçkaya yatıracağım, yine civcivler gelecek. Sonunda o kadar çok civciv, tavuk, yumurta olacak ki, bunları satıp bir inek alacağım!”
Karısı “eee!” diye meraklanmış:
“İneği, komşunun öküzüyle çiftleştirip, doğan buzağıyla yine çiftleştireceğiz. O kadar çok ineğimiz, öküzümüz olacak ki, satıp bir ev, bir kaç tarla alacağız. Sonunda çok paramız olacak. Paranın üçte biriyle yine ev ve tarla, üçte biriyle üst baş, üçte biriyle mobilya, beyaz eşya alırız.”
“Sonra?”
“Üçte birden kalan parayla da, ben biraz gezip tozacağım!”
Kadın hırsla yerinden kalmış:
“Gezip tozacaksın öyle mi?”
“Öyle!”
Kadın yumurtayı kapıp, yere atmış kırmış...
Kırılan yumurta mı, yoksa hayal mi?
Sandıklar açıldıktan sonra, kim bilir kaç yumurta kırılacak böyle.
***
Başbakan görevden ayrılmış, ertesi gün telefonu çalmış. 
Arayan kişi “Sayın Başbakanla görüşmek istiyorum” demiş. 
Eski başbakan “Ben artık Başbakan değilim” diyerek telefonu kapatmış.
Biraz sonra aynı kişi tekrar arayarak aynı istekte bulunmuş, bu bir kaç kez tekrarlanınca sinirlenen eski Başbakan “Beyefendi, Başbakanlıktan ayrıldığımı söylüyorum, tekrar tekrar niçin arıyorsunuz” deyince, arayan kişi “Kusura bakmayın efendim” demiş “Bunu sizden duymak, beni çok rahatlatıyor da.”
***
ÜÇ aday, parti merkezinde oturmuş, sohbet ediyorlarmış. Laf genel başkandan açılmış, biri atılmış:
“Beyefendi beni çok sever, her öğle yemeğinde beraber oluruz, memleket sorunlarını tartışırız!”
Palavranın sınırı var mı?
İkincisi, genel başkanla yakınlığını anlatmış:
“Her gün beni odasına çağırır, memleket ve parti meselelerini konuşuruz, telefon çalınca sekretere ‘meşgulüm, sonra arasınlar’ der!” 
Dedik ya, palavranın sınırı yok!
Üçüncü öyle bir sallamış ki:
“Ben de her gün beyefendinin odasına girerim, memleket meselelerini konuşurken, telefon çalar, açar ‘bir dakika’ der ve telefonu bana uzatır:
-Al seni arıyorlar, konuş!”
NELER OLDU?
*AK Parti’den aday olamayan BBP’ye koştu.
*BBP kısa sürede birçok adayını belirlemiş oldu.
*Yerköy’de AK Parti teşkilatları istifa verdi.
DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN
*Bugün karargah açılışı yapacak MHP’yi.
*Yozgat’a gelen Fenerium mobil mağazasını.
*Kampüs dışına alınamayan yolu.