Bayramın birinci günü cumaya rastladı… İki hayırlı günü bir arada yaşadık. Eyüp Sultan Hazretlerini ziyaret ettik, Cuma namazını da Eyüp camisinde kılmak nasip oldu.
Cami bitişiğindeki mezarları da dolaşıp fatihamızı okuduk. Cami duvarına bitişik mezarlarda, pet şişeden tutun da her tür çöp mevcut… Buranın ilgilisi hangi makamdır bilemiyorum…! Cami’nin imamı, müezzini, ilçe müftüsü hiç mi civara göz atmazlar, çevreyi dolaşmazlar! Temizlik imandandır demek kolay da, temizlik yaptırmak zor geliyor olsa gerek…! 
Geçmiş yıllarda yine aynı manzarayı görmüş, cami avlusundaki bir birime  “Bu çöpleri görmüyor musunuz” dediğimde, şimdi tam hatırlamıyorum ama, ilgili, “Bizim görev alanımızda değil, falan teşkilatın sorumluluğunda!” demişti… 
Hangi kurum ilgilenir, nerenin sorumluluğundadır? Bunu bilmek araştırmak görevimiz değildir. Ancak bir vatandaş olarak aklımıza ilk gelen Diyanet İşleri Başkanlığıdır, Eyüp Belediyesidir. Hangi birim ilgileniyorsa, ilgilenecekse, Allah rızası için biraz ilgi gösteriniz.

HÜSREV PAŞA BİR DİRİLİRSE!

Hüsrev Paşa’nın mezarının etrafı depo yapılmış, bir yığın da malzeme istiflenmiştir. Depo olarak kullanılacak hiç başka yer kalmadı da Hüsrev Paşa’nın mezarının olduğu yer mi kaldı…? Ya Hüsrev Paşa bir dirilir de! “Ey benim türbemi! depo yapanlar, ben ki; II. Mahmut’un Sadrazamlığını yaptım, Valilik yaptım, Kaptan-ı Derya oldum. Mezarımın yanını depo yapmaya sıkılmadınız mı?” derse, ne yapardınız, ne yaparsınız…?