Yaşarsın” diyorsun; “bensizde yaşarsın…”
    Dallarına serçe konmayan ve gölgesinde senli hayallere dalmadığım ağaçları neyleyim? Neyleyim sensiz yaşamaları sevgili?
    Yaşarım elbet, yaşarım kırık dökük, yaşarım senden sonra belki…
Yönümü  ne yana çevirsem gölgen, başımı ne yana kaldırsam gözlerin ve ne zaman uykuya dalsam ellerin benimle sevgilim…
    Yaşıyorum, nefes alıyorum, yaşıyorum yerden göğe kadar haklısın.
    Fakat böylesi, fakat bu kadar unutulası, terk edilesi halimi görenler bir vebalı  gibi bakıyor, kim görse sensiz benden kaçıyor sevgilim…
    Yaşıyorum yaşamaksa eğer…
    Yaşıyorum gövdemden etlerim dökülerek, yaşıyorum gözlerimden ışıklarım sönerek…
    Düşün sevgili; kar, yağmur düşmeseydi zirvesine dağın, ne dağlığı  olurdu?
    Ve düşün sevgili rabbim seni yaratmasaydı benim ben oluşumun ve de senin sen oluşunun ne anlamı olurdu?
    Şimdi o terk edilmişliğin ve o büyük yitikliğin enkazında kalan adamın gözlerine bir kere bakabilseydin eğer ne söylemek istediğimi daha da çok anlardın verseydin az değer…
    Gelmiş  geçmiş bütün yaşamalarımıza, sen benden gittikten sonrada kıymet verdim.
    Sen ile beni oluşturan bütün yüklemleri ve sen ile beni yaşatan o yaşamışlık saydığım, senin ne saydığını  bilmediğim tümceleri hala saklıyorum yüreğimde sımsıcak…
    Yaşıyorum doğru, evet yaşıyorum bil ki sadece senle…