CUMARTESİ günü, kafamıza göre bir şehir turu atalım istedik. Atabileceğiniz turun alanı da mesafesi de belli. Saat Kulesi bölgesinde iki-üç turun ardından Lise Caddesi'ne, oradan yeni Valilik binası bölgesine kadar. Farklı gezi alanları da mevcut. Ama stantdart bu. Öyle yaptık. Çetin Mermetaş ile birlikte, günün gündemi olan 'seçim' konusunu ele aldık.
Şehirlerarası Otobüs Terminali'ni geçince, Et ve Balık Kuru dikkatemizi çekti. 'Aha kuyruk yok!' diyerek, nedenini öğrenmek üzere kurumun satış reyonuna ulaştık. 5-6 müşteri var ama kuyruk yok. Kuyruğun olmaması, tezgahta satılabilecek etin kalmaması olarak özetlendi. 'Yarın sabah gelin' önerisiyle uğurlandık.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eşref Fakıbaba, bir kaç gün önce, ramazan ayı fırsatçılarına karşı 3 markette ucuz et satışıyla piyasayı regüle ettiklerini belirtmekle yetinmemişti. 'Benim eşim 29-31 liradan kırmızı et alıyor, 70 liraya et alıyorsan o senin problemin' diyerek, kırmızı et tüketenlerin pahalı et alma zorunluluğunun bulunmadığının altını çizmişti. Bizlerin bakan, eşlerimizin de bakan eşi olmaması nedeniyle, tezgahta et varsa kuyurağa girme zorunluluğumuzun bulunduğunu, tezgahta et yok ise boynu bükük gerisin geriye dönmek zorunda kaldığımızı unutmuştu. Bu unutkanlığı ile 'halkın içerisinden geldi, halkı en iyi anlayabilecek bir isim' diye sevindiğim Fakıbaba'dan da umudu kesmemiz hasıl oldu.
Halbuki Fakıbaba'dan 'benim karım' diye söze başlamak yerine, 'benim halkım, vatandaşım' diye söze başlayıp, 'Ramazan ayında, şu mübarek günlerde iftar sofrasına koyduğu kazan içerisinde bir lokma da et bulunsun diye, Yozgat'ta tek bölgede bulunan et reyonumuzu şehrin muhtelif yerlerinde de ihzemete açtık, günlük et üretimini de artırdık' demesini beklerdim. Bunun Hak olduğunu düşündüm.
Vatandaşın, çiftçinin, köylünün beslediği hayvanının girdi maliyetlerini düşürüp, et fiyatlarını geriye çekebilmek için 'yurt dışından gerekirse et getiririz' tehdidinden, 'benim karım eti ucuza alıyor!' noktasına gelinmiş olunması da olumlu bir nokta olarak görülebilir. Son yıllarda besicilik faaliyetlerinde bulunan çiftçilere, işletmelere yönelik deneme amaçlı daha kaliteli ve ucuz yem bitkileri ekilişleri konusunda verilen destekleri, yapılan çalışmaları da buna eklersek, iyi bir noktada olduğumuzu düşünmemiz gerekir.  
Bugün tezgahta istenilen düzeyde, talebi karşılayabilecek noktada olmasa bile günümüz ederiyle, et fiyatlarının 29-31 lira arasında piyasaya sürülebileceği veya fiayatların geriye çekilebileceği ihtimalinin bulunduğunu da söyleyebiliriz.
Tükitim toplumu olduğumuz süre içerisinde fiyatların geriye doğru iniş yapmasını beklemek hayalden öteye gitmez. Üretim toplumunu yeniden dönüşmek durumundayız. Bize uygun tarım politikaları ile üretim faaliyetlerimizi ve kalemlerimizi artırdığımızda düşecek maliyetler piyasaya rahatlatacak, dışa bağımlı olmaktan bizleri kurtaracaktır...