Prf.Dr. Orhan Türkdoğan Erzincan, Bingöl, Elazığ ve Adıyaman da yaptığı araştırmalarda kendini Alevi Zaza olarak tanıtan kişilerin Türk kimliğini şiddetle savunduklarını tespit etmiştir.
Alevilik Cumhuriyet tarihinden bu yana siyasete ve asimilasyona malzeme ediliyor.
Gerek Cumhuriyet öncesi gerekse Cumhuriyet sonrası Alevilerin ısrarla yanlış anlatılmak istenmesinin arkasında hiç şüphe yok ki, anlatmış olduğumuz asimile ve İslam’a aykırı gösterilmeye çalışılan bir Alevi bakışı yatıyor, bununla beraber aynı senaryonun günümüze kadar Kürtler üzerinden de oynanmak istediğini anlamak güç değil.
Bununla birlikte Alevi kültürünü de asimile etme çalışmaları hızla devam etmiştir.
Bu gün bir çok Alevi kardeşimizin hatta Alevi dedelerinin bile kendi kültürlerinde var olduğunu zannettikleri bir takım İslam’a aykırı gelenekler ve olmazsa olmazlar dahil edilerek Alevi kültürü- inancında oldukça farklı değişkenlikler ortaya çıkardı, işin en kötü yanı ise bu farklılıkların ve İslam’ın asla kabul etmeyeceği ilkeler bu günde hassasiyetle ve bence şuursuzca harfiyen uygulanmaktadır.
Bu konu da söylediklerimden ve söyleyeceklerimden emin olarak yazdığım satırların bazı kesimlerde infial uyandırmasını normal görüyor ve yine bazı kesimlerde “doğru söylüyor” denileceğini de tahmin ediyorum.

Mesela Alevi inancına kasıtlı olarak daha önce söylemiş olduğum gibi (Asimile) amacı ile sokulduğuna inandığım birkaç “deyim” “Cümle” “davranış” örneği vereceğim.
Alevilerin temelinde İslam inancının harfiyen uygulandığını kabul etmek en esas temel inanç olmalıdır.
“Allah C.C, Ehl-i Beyt, Kur’an ve Hacı Bektaş Velinin bizlere bıraktığı dört kapı kırk makamın ilkeleri vardır, bu saydığımız varlıklara uymayanlar ve saygı göstermeyenler bizden değildir”
Bizler eğer Allah’ı C.C ‘yi sadece dilimizde söyler isek kalbe indiremezsek hiçbir şekilde zikir yapmış sayılamayız değil mi? Bu gün yaşayan birçok Allah dostu bu şekilde telkin verir, o halde demek ki sadece söylemler değil manalar ve derinlik kalb-i arzu olmalıdır, Şimdi yukarıda tırnak içinde yazdığım sözlerin manasına girelim.
Allah C.C, Ehl-i Beyt, Kur’an ve Hacı Bektaş Veli sadece Alevilerde değil İslam inancında Müslüman olan herkesin kabul ettiği gerçeklerdir peki bu gerçekler zaman ve şartlar sebebi ile değişebilir mi? Asla hayır! Bakın cümle de ki en önemli vurgu yapılan kelimelere “ uymayanlar ve saygı göstermeyenler” bu demektir ki sayılan kıymetli değerlerin söylediği her şey iman gereği kabul görmelidir, buraya kadar tamam, bu değerler ilk neyi şart koşuyor bir Müslümana? Tabi ki Namaz’ı, madem namaz konusunda oldukça uzak davranılıyor o zaman “Uymayanlar ve saygı göstermeyenler” daha çok kimler olmuş oluyor? Bakın nasıl bir noktaya sürüklenmeye çalışıldı ve hatta çoğunluk olarak başarı sağlandı uzaklaştırma ve asimile de.
Buna benzer örneklere devam edelim.

“Eline beline diline aşına eşine işine özüne sözüne gözüne diye devam eden ilkenin” alt kısmında şu cümle kurulur, “Kâbe’miz İnsandır” emin olunuz ki bu kelime kasıtlı olarak Alevi ilkesinin içine monte edildi ve şu saatten sonra da değiştirilmesi un ufak bir ihtimaldir.
Müslüman’ın Kâbe’si bellidir, elbette Alevi kardeşlerimiz de buna iman ettiler, ancak bu kelime başlı başına kıbleye muhalefettir, niyet olarak bunu bu şekilde düşünmeseler bile kelime olarak bu kabul edilecek bir cümle kurumu değil, yine bura da ki amaç “iğneyle kuyu kazmak” gibi yavaş yavaş Alevi inancını ve kültürünü her noktada İslam anlayışından uzak kılmaktır. 
Oysa cümle şu şekilde kurulsa Alevi kardeşlerimize yine aynı güzellik anlatılacak ve asla yanlış bir kelime ortaya çıkmayacaktır. “Yönümüz insandır Kıblemiz Kâbe” anlatmak istenilen bozulmayacağı gibi kafalarda ve fikirlerde de bir ayrıma yol açmayacaktır.

Demek ki sadece Kürt Alevi diyerek değil aynı zamanda Aleviliğin kendi içinde de farklılaştırma gayesi ciddi anlamda nüfuz etmiştir.
Bütün bunları neden anlatıyoruz? Yazımızın başlığında söylediğimiz gibi “Ermeni, Kürt Alevi Gizli gerçekler” İşte gizli gerçeklerin bizi götürmek istediği ve götüreceği yerler buna benzer yerlerdir, Ermenilerin kripto olarak bilinen durumlarının arkası inanın boş değil, kendi içinde her ne kadar “bu durumdan bizde şikâyetçiyiz” deseler de oyun öyle değil, (Aram Ateşyan (papaz) Bir Tv kanalında aynen dediğim gibi bu konulardan dert yandı, Kripto Ermenileri anlattı buna Türkiye’de kendi akrabalarından da çarpıcı örnekler verdi.

KRİPTO ERMENİLER
Devlet dairelerinde, Siyasette, İş dünyasında, spor dünyasında, Türkiye’de oldukça önemli konumlarda ki kripto Ermeniler… devam edecek!