Tüm siyasi hedeflerine mutlaka ulaşan bir Cumhurbaşkanımız var. 
Hakkını teslim edelim; kaybetmeyi bilmeyen ve en kritik anlardaki hamleleri ile hep kazanan bir siyasi lider  Erdoğan.
İnişe geçtiği söylenen anlarda bile çıkışı yakalamayı çok iyi beceriyor. Zor hatta imkansız olarak görünen siyasi sonuçlara ısrarla ve usanmadan yürümeyi biliyor ve başarıyor. 
Erdoğan’ın şu anda önündeki hedef, Başkanlık!
Herkes matematiksel hesaplar yapıyor ve Başkanlık sisteminin yürürlüğe gireceği Anayasal değişikliğin yapılamayacağını söylüyor. Erdoğan’ın siyasi geçmişi ise gelecek açısından tam tersini söylüyor.
Durum onu gösteriyor ki Anayasa değişikliği ile ilgili referandum bir şekilde halkımızın önüne gelecek. 
O gün geldiğinde halkımız neyi oylayacağını biliyor mu?
Parlamenter sistem nedir, Başkanlık sistemi nedir, yasama-yürütme-yargı erklerinin güç paylaşımı nasıl olacak? Asıl tartışılması gereken ve ülkenin ray değiştireceği bu tür önemli konuların halkın oyunu belirleyeceğini düşünmüyorum. Halkın oyları başka algılarla oluşacak. Örneğin Anayasa değişikliği değil de “ Erdoğan’ın oylandığı” zannedilecek.  
Halkımızı, teorilerle, hukuki kavramlarla, sistemlerle, Anayasa’nın terimleri ile oyalamayalım. Ama bir soru ile uzakları görmelerini sağlayalım. 
Allah uzun ömürler versin ama Cumhurbaşkanımız da bir fani. Halkımızın onu başkan yapmak için getirebileceği  bir sistem ondan sonra ne olacak? Alemlere rahmet için gönderilen peygamber efendimizin 63 yaşında vefat ettiğini, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük lider ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’ün 57 yaşında hakkın rahmetine kavuştuğunu, konumu ve önemi ne olursa olsun dünya ve insan  için söylenecek sözün “ akıbeti mevt” olduğunu unutmamak gerekir. 
O halde halkımıza, oy kullanırken Erdoğan’dan sonrasını da hesap etmelerini söylemek  görevi bize düşüyor. 
Haydi bir zihin jimnastiği yapalım ve ihtimallere bakalım. 
-Abdullah GÜL.
Erdoğan’a sorsak kabul eder mi acaba? Hele hele Şimdilerde Gül’ün önderliğinde yeni Ak Parti çalışmalarının yapıldığından şüphenildiği  bir zamanda. Ona yakın sanayi gruplarına operasyon yapıldığı bir anda. Başkanlık sitemine geçersek daha ikinci adımda birinci başkanın isteyip istemeyeceği belirli olmayan bir seçime gideceğiz. 
-Kemal KILIÇDAROĞLU.
Türk tipi başkanlık sistemi nasıl dizayn edilir belli değil ama son aşamada iki adaylı bir yarış olacağını tahmin etmek gerekir. Ak Parti’nin Erdoğan’dan sonra karizması ve halkı etkileme gücü onun kadar olmayacak bir adayla yarışa gireceğini düşünürsek muhalefet adayının da kazanma ihtimali doğacaktır. Bu kişi CHP’nin lideri olursa? Gerisini söylemeyeyim. 
-Zühtü ARSLAN .
Garipsemeyin. Bu memleket bunu da gördü. Seçim krizlerinde zorunlu formüllerden birisi de bağımsız hukukçulardır. Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı seçilmesi sürecinde olduğu gibi. Can Dündar kararından sonra ikinci başkan için birinci başkan ne der bilmem?
-Fethullah GÜLEN.
Masonlardaki uyku dönemi gibi cemaatinde devlet kademelerindeki birçok yerini koruduğu ama gizlendiği söyleniyor. Erdoğan’dan sonra bu uyku dönemi biterse ve devlet imkanları kullanılarak  GÜLEN Amerika’dan getirilip  başkan adayı yapılırsa? Maazallah. Cumhurbaşkanımızın ne düşüneceğini düşünmek bile istemiyorum. 
-Numan KURTULMUŞ.
Düne kadar mümkündü. Ama o da bir sözüyle diğer Ak Partili sözcüler gibi yerle yeksan oldu. Anayasa Mahkemesinin kararından sonra Cumhurbaşkanının “saygı duymuyorum, uygulamıyorum”  beyanına “kişisel açıklama” dedi ya. Bitti. Tıpkı daha önce Bülent Arınç’ın Hüseyin Çelik’in olduğu gibi.
-Deniz BAYKAL.
Ak partililer son günlerde onun devlet adamlığına övgüler yapsa da neticeten CHP’li. Onu da Erdoğan’ı sevenler kabul etmez. 
Şimdi söyleyelim. 
Ey halkım, demek ki neymiş? 
Bu oylama kişilerin değil sistemin, başkanın değil başkanlığın, Erdoğan’ın değil sonrasının da oylamasıdır.